Hayvanlar olmasa tıp nerede olurdu?

İsviçre’de yapılan referandum Türkiye’de yapılsa ne olurdu acaba?
Bu yıl şubat ayında İsviçre’de bir referanduma daha gidildi. Bu ülkede yüz bin imza toplandığında her konuda referanduma gidilebiliyor. İçinde yaşadığımız ülkeye bakınca “Ne tuhaf ülkeler var” dememek mümkün değil.

 

Hayvanlar olmasa tıp nerede olurdu?

Özdemir Aktan Prof.Dr.

Son referandum bilimsel araştırmalarda deney hayvanlarının kullanılıp kullanılmayacağı konusundaydı. Ülke genelinde düzenlenen ve yaklaşık 2,3 milyon seçmenin katıldığı halk oylamasında bu deneyler yasaklansın mı diye soruldu ve referandum yüzde 79,1 “hayır” oyuna karşı yüzde 20,9 “evet” oyuyla sonuçlandı. Hayır kararının ardından İsviçre’de bilimsel araştırmalarda hayvanların, asgari derecede mağdur edilerek, denek olarak kullanılması yasallığını sürdürecek.

Bu sonuca ilaç firmalarının etkisi var mıdır bilinmez ama başta Novartis ve Roche olmak üzere İsviçre’nin çok güçlü ilaç firmaları var. Bence referandum sonunda ne çıkacak bakalım deyip yerlerinde oturmamışlardır.

Hayvanların asgari derecede mağdur edilmemesi için mümkün olan durumlarda hücre kültürleri, bilgisayar modelleri ve gönüllü insanların kullanılması önerisi geliyor. Kullanılacak hayvan sayısının azaltılması gerekli koşullardan biri. Ayrıca aynı alanda çalışan bilim insanlarının bilgilerini paylaşarak aynı deneylerin tekrar tekrar yapılmamasını sağlamaları da öğütleniyor. Ayrıca, ne kadar yapılabilirse, hayvanların uygun ortamlarda ağrı ve stresten uzak tutulmaları isteniyor.

Artık hayvan deneylerinin yapılabilmesi için birçok koşul bulunuyor. Türkiye’de Sağlık Bakanlığına bağlı bir Merkezi Hayvan Deneyleri Etik Kurulu ve çoğunluğu üniversitelerin bünyesinde olan Yerel Hayvan Deneyleri Etik Kurulları var ve bu kurullar “Hayvan Deneyleri Etik Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik” çerçevesinde yapılması planlanan hayvan deneylerini değerlendiriyor ve yapılıp yapılamayacağına karar veriyor. Her konuda olduğu gibi ne kadar etkin çalışıyorlar sorusu cevapsız kalıyor.

Dünyada, yaklaşık dörtte biri ABD’de olmak üzere, yılda yüz milyon deney hayvanı kullanılıyor. Vejeteryanların bu konuya ilginç bir yaklaşımı var: Deney hayvanlarına sahip çıkmaya çalışanlara “iyi güzel de siz bu sayının yüzlerce kat fazlasını kesip yiyorsunuz” diyorlar.

Herkesin heyecanla beklediği korona aşısı da dahil olmak üzere, birçok ilaç ve aşı önce hayvanlar üzerinde denendi ve ardından insan çalışmalarına geçildi. Bugün tıbbın günlük kullanımında olan birçok gelişmenin hayvan deneyleri sayesinde olduğunu biliyoruz. Tıp alanında Nobel ödüllerinin neredeyse üçte ikisi hayvan deneylerine dayanan çalışmalara verilmiş. İlaçlar, aşılar, insulin hep hayvan çalışmaları ile geliştirilmiş.

Hayvan deneylerine karşı çıkanlar hiçbir hayvan modelinin mükemmel olmadığını savunuyor. Yıllar önce bir araştırıcı farelerde kanseri tamamen yok eden bir ilaç geliştirmişti. Basın toplantısında bir gazeteci “Kansere çare bulduğunuzu söyleyebilir miyiz?” diye sorduğunda araştırıcı “Bir fare iseniz evet” diye cevaplamıştı. Bulunan madde insan kullanımına hiç giremedi.

Ancak gözüken o ki hayvan deneylerinin yapılması devam edecek. Bazı hastalıkların anlaşılması ve tedavisi için, şimdilik, başka bir yöntem gözükmüyor. Ayrıca yasal olarak bir kimyasal maddenin ilaç olarak ortaya çıkabilmesi için hayvan deneylerinden geçmesi de şart.

İsviçre’de yapılan referandum Türkiye’de yapılsa ne olurdu acaba? Halkımız “Şunlara bak nelerle uğraşıyorlar” derdi mutlaka. Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı hemen ayrı kamplara ayrılırdı. Altılı Masa kesin dağılırdı. İyi ki bizde böyle şeyler olmuyor.

 

Alıntı: t24.com.tr