Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın rahim ağzı kanserine karşı koruyucu HPV aşısını ulusal aşı programına alma sözünü tutması dört gözle bekleniyor.
Türkiye’de yok ama bakın hangi ülkelerde var
Türkiye’de rahim ağzı kanseri sıklığı 100 bin kadında 4,8. Ölüm oranı 100 bin kadında 2,2. Kadınlarda görülen kanserler içinde 2020’de hem yeni vaka hem de ölümler içinde 12’inci sırada yer alıyor.
Rahim ağzı kanserine karşı koruyucu HPV aşıları 132 ülkede onaylı; sadece kız çocuklarında 68, hem kızlarda hem erkeklerde 19 ülkede olmak üzere 87 ülkenin ulusal bağışıklama programında yer alıyor. Bunların arasında, Mozambik, Zimbabve gibi yoksul, Kosova gibi yeni, Birleşik Arap Emirlikleri gibi şeriatla yönetilen ülkeler yer alıyor.
Buna karşılık 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nde çok sayıda kanserden koruyan HPV aşısına hala ücretsiz ulaşılamıyor. Parası olan aile çocuğuna aşı yaptırıyor. HPV aşıları için toplam yaklaşık 5 bin 576 lira (dörtlü aşı) ve 7 bin 725 lira (dokuzlu aşı) ödemek gerekiyor.
Bakanın sözü
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 25 Kasım 2022’de şunları söylemişti: “Yerli üretim HPV kitinin kullanıma alınmasını sağlayacağız. Bir ayı geçmeden testimiz yerli olarak devreye girecek. HPV aşısının uygulanmasında bir çekincemiz asla yok, ancak ülkemizin sosyal gerçekliklerinden kopuk kararlar alınmasının kimseye bir faydası yok. Yaptığımız planlamaya göre yaş gruplarını ve medeni hal durumlarını dikkate alan bir plan hazırlığındayız. Belirlenen bir grupla aşılamaya başlayacağız ve kapsamını kademe kademe genişleteceğiz.”
Ancak o günden bu yana somut bir ilerleme sağlanamadı.
Prof. Dr. Ayşe Akın: TC maliyeti karşılayabilir
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Kadın-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayşe Akın’la HPV aşılarının önemini konuştuk.
Akın Türkiye’de eliminasyon (hastalığın ortadan kaldırılması) programının oluşturulması için, servikal kanser taramaları ve HPV aşılamaları planlamasının çok dikkatli ve gerçekçi, uygulanabilir olarak yapılması gerektiğini söylüyor.
Aşı için ideal yaş hem kız hem de erkeklerde 11-12. Cinsel ilişki başlamadan, yani virüsle karşılaşmadan. Akın, “Bu yaşlarda aşılamayı kaçıranların aşı olmaları için en uygun yakalama yaşı 13-26 yaş ancak üst yaş sınırının yok daha sonrasında da yapılabilir” diyor.
Profesör, HPV aşısının ülkemizde 15 yaş altı kız çocuklarına ücretsiz olarak yapılması için Genişletilmiş Ulusal Bağışıklama Programı’na eklenmesi gerektiğini vurgulayıp ekliyor: “Rahim ağzı kanseri önlenebilir ve erken tanıyla yakalanabilir. Ulusal Kanser Tarama Programı’nda bulunan rahim ağzı kanseri taraması, HPV aşısının gölgesinde kalmamalı. Sağlık merkezlerinde, kamu hastanelerinde ücretsiz olarak 30-65 yaş aralığındaki cinsel aktif kadınlara, rahim ağzı kanseri taramasına devam edilmeli. Bu yaş grubundaki kadınlar (hastalık belirtisi olmaksızın) kanser tarama programlarına rutin olarak dahil edilmeli.”
Akın’ın yaptığı hesaba göre (11.02.2021 tarihli kamu sağlık hizmetleri fiyat tarifesiyle), 30-64 yaş grubundaki yaklaşık 18 milyon 348 bin kadın olduğu göz önünde bulundurulursa; HPV DNA testi, Pap smear alma işlemi ve sitoloji için toplam maliyet 2 milyar 220 milyon 108 bin lira. Buna kanser tanısı, tedavisi, sosyal yönü vs. dahil değil. 10-14 yaş aralığında 3 milyon 114 bin kız çocuğu var. Bunların aşılanmasının toplam maliyeti 5 milyar 857 milyon 260 bin lira: “İnsani gelişme indeksi sıralamasında 189 ülke arasından 54’üncü sırada yer alan Türkiye bu tutarı karşılayabilir. Sadece bütçe tahsisinde politik öncelik verilmeli. Kuşkusuz sağlık hem bir insan hakkı olarak görülmeli hem de devlet önceliği buna vermeli.”
Cinsel yolla bulaşan en yaygın enfeksiyon
Aslına bakarsanız rahim ağzı (serviks) kanserinin aşıyla önlenebilmesi çok büyük bir şans. İnsanda 150’den fazla HPV (human papilloma virüs) izole edildi. İnsan türüne özgü bu virüsler, cinsel yolla bulaşan en yaygın enfeksiyonları yapıyor.
HPV’nin 200’ün üzerinde çeşidi var. Yaklaşık yüzde 75’i ciltte – genellikle kollar, göğüs, eller ve ayaklarda siğillere neden oluyor ve gündelik temasla da bulaşabiliyor. HPV tiplerinin diğer yüzde 25’i ise mukozal HPV tipleri olarak kabul ediliyor.
Bazı HPV türleri (yaygın olarak HPV 6 ve 11), hem erkeklerin hem de kadınların cinsel organları ve anüsü üzerinde veya çevresinde siğillere (papillomlar) neden olabiliyor. Bunlar nadiren kansere neden olduğu için ‘düşük riskli‘ virüsler olarak adlandırılıyor.
Kansere neden olabilenlereyse ‘yüksek riskli‘ deniyor. Dünyadaki tüm coğrafi bölgelerde servikal kanserlerin yüzde 70’inden HPV’nin 2 tipi HPV16 ve HPV18 sorumlu.
Prezervatif etkili ama yetmiyor!
Prezervatifler (kondom) HPV ye karşı bir miktar korusa da tamamen önleyemiyor. Prezervatiflerin koruyucu olması için her cinsel ilişkide yeni bir kondomun doğru şekilde kullanılması gerekir. Diğer yandan kondom, genital veya anal bölge gibi vücudun HPV ile enfekte olabilecek her bölgesini kapsamıyor.
Yine de hatırlatmakta fayda var: Prezervatif kullanımı önemli. HPV’ye karşı bir miktar koruma sağlıyor ve ayrıca cinsel yolla bulaşan diğer bazı enfeksiyonları da önlüyor.
Dünya genelinde durum ne?
HPV enfeksiyonu rahim ağzı kanseri için önemli bir risk faktörü. HPV tüm dünyada, kadınlardaki enfeksiyon ilişkili kanserlerin yarısından fazlasından sorumlu.
Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı’na (IARC) göre dünyada yılda yaklaşık 604 bin yeni rahim ağzı kanseri vakası ve 342 bin buna bağlı ölüm kaydediliyor. Yani her iki dakikada bir kadın bu nedenle ölüyor. Meme, kolorektal ve akciğer kanserlerinden sonra kadınlar arasında en sık görülen dördüncü kanser bu. Yakalanan yaklaşık 100 kadından 55’i ölüyor.
DSÖ: 2030’a kadar kız çocuklarının yüzde 90’ını aşılayın
Bazı ülkelerde genç kadınlarda insidans (belirli bir nüfusta, belirli bir zaman diliminde ortaya çıkan yeni vakalar) ve ölüm hızlarının arttığı gözleniyor. DSÖ’nün 2022 yılında yaptığı ‘küresel’ eylem çağrısına göre, HPV aşılanması, tarama programları ve gereken müdahalelerle rahim ağzı kanseri halk sağlığı sorunu olmaktan çıkarılabilir.
Örgüt bunun için ülkeleri, 2030 yılına kadar ‘90-70-90′ formülünü hayata geçirmeye çağırıyor. İlk hedef, kız çocuklarının yüzde 90’ına 15 yaşına kadar HPV aşısının yapılması. Kadınların yüzde 70’inin 35 ve 45 yaşında olmak üzere iki kez taranması, kanser öncesi lezyon ya da kanser saptananların yüzde 90’ının da tedavi edilmesi gerekiyor.
Geç yaşta kanser tanısı alınıyor
Akın Türkiye’de bilinen vakaların çoğunun 40-59 yaşlar arasında olduğunu belirtiyor: “Rutin erken tanı sistemi- taramanın yetersiz olması, geç kalınması sonucunda HPV enfeksiyonu ve kanser öncesi lezyonların teşhis edilmemesine sebep olduğu için kadınlarda geç yaşlarda kanser tanısı konuluyor. Rahim ağzı kanseriyle mücadele özellikle de eliminasyon hedeflendiğinde belki de en önemli sorun, mevcut kayıt bildirimlerin gerçek durumu yansıtmaması. Tarama sayısı verilerinde, bazı kadınların DSÖ’nün önerdiğinin aksine, yılda bir kez ve daha sık taramaya katılması, bazılarınınsa hiç katılmaması nedeniyle değerlendirmede zorluklar yaşanıyor.”
Üç kadından ikisi bir kez bile tarama yaptırmamış!
Türkiye’de rahim ağzı kanseri ulusal tarama programına göre pap smear ve HPV testleri özellikle Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezleri’nde (KETEM) uygulanıyor. Tarama, 30-65 yaş kadınlarda beş yılda bir yapılıyor. Primer test HPV-DNA testi. HPV negatif olgular, beş yıl sonra tekrar taramaya çağrılıyor.
Kaldı ki bu testler vulva (dış genital organ), penis, anüs veya boğazda yüksek riskli HPV’yi tespit etmiyor. Bu bölgelerdeki HPV’nin herhangi bir belirtisi yok. Ancak kansere dönüşürse, bazı belirtiler görülebiliyor.
Öte yandan 2019’da üç kadından ikisi (yüzde 61) hayatında bir kez bile rahim ağzı kanseri taraması yaptırmamış. Özellikle toplumun dezavantajlı gruplarının sağlık hizmetlerine, taramalara ve maliyeti yüksek olan HPV aşılarına ulaşımı mümkün değil. Bu da sağlıktaki eşitsizlikleri artırıyor.
Risk kadınlarla sınırlı değil
HPV erkek sağlığını da yakından ilgilendiriyor. Türkiye’nin gündemine bir türlü gelemese de erkeklere de bağışıklama öneriliyor. ABD, Kanada, Avustralya erkek çocuklarına da aşı öneren ülkeler arasında yer alıyor.
Akın, “Yerleştikleri alana göre, rahim ağzı kanseri, vulva kanseri, vajinal kanser, penis kanseri, anal kanser, ağız ve boğaz kanserine neden olabilirler. Dilin tabanı ve bademcikler de dahil olmak üzere boğazın arkasında bulunan kanserlerin çoğu bu tür HPV ile ilişkili. Bunlar erkeklerde en yaygın HPV ile ilişkili kanserler” diyor.
Akın düşük ve düşük-orta gelirli ülkelerde her iki cinsiyette de bu enfeksiyonun önemli bir sorun olduğunu vurguluyor: “Buralarda taramalar sınırlı, HPV enfeksiyon sıklığı fazla, erken yaşta cinsel ilişki, HIV ile ko-enfeksiyon (ikinci enfeksiyon), yoksulluk, eğitimsizlik ve tütün kullanımı gibi hazırlayıcı faktörler fazla.”
Yılda 69 binden fazla erkek HPV’ye bağlı kanserden ölüyor
Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı’na göre, 2018’de tahmini 69 bin 400 erkekteki kanser HPV enfeksiyonlarına bağlı gelişti. HPV erkeklerde penis kanserine yol açabiliyor. Erkeklerde genital HPV enfeksiyonunun yaygınlığına ilişkin 1995 ile 2022 yılları arasında yayınlanan çalışmalarıyla ilgili bir meta analiz, yaklaşık yüzde 31’inin bir HPV türüyle, yüzde 21’inin ise yüksek riskli türlerle enfekte olduğunu gösteriyor. HPV prevalansı genç yetişkinlerde, özellikle de 25-29 yaş grubunda yüksek. HPV aynı zamanda cinsel ilişki şekliyle ilişkili olarak ağız, baş ve boyun, anüs kanserlerine de neden olabiliyor.
Cinsel eğitim şart
Akın, okul çağında – örgün eğitimde bu konuda sağlığı koruyucu eğitimler verilmesin önemine de dikkat çekiyor: “Bu çocukları ileride kanser olmaktan koruyacak. HPV aşısının ulusal bağışıklama programına eklenmesinin ve taramalara toplum katılımının artırılmasının yanında, cinsel sağlık bilgilerinin yaşa uygun şekilde okul öncesi dönemden itibaren örgün eğitim müfredatına dahil edilmesi özel önem taşıyor. Türkiye’de, üreme sağlığı ile ilgili biyolojik büyüme ve gelişme, anatomi ve fizyolojiyle ilgili bazı konular müfredatta yer alsa da ayrı bir ders olarak, kapsamlı, yaşa ve kültüre uygun bir cinsel sağlık eğitimi ilkokul, ortaokul ve lise müfredatında bulunmalı. Bu konuda sistem, politik bakış açısından kaynaklanan ya da diğer her ne engel-bariyer varsa kaldırılmalı.”
Akın söyleşimizin sonunda şu önemli hatırlatmayı yapıyor: “Kanserden değil geç kalmaktan korkun.”
Alıntı: diken.com.tr