Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Hatay Tabip Odası ve SES Hatay Şubesi; deprem bölgesinde sağlık hizmetlerinin kurgulanamaması ve hekimlerin/sağlık emekçilerinin tükenmesi ile ilgili 16 Nisan 2023 günü Hatay Defne Dostluk Parkı’nda bir basın açıklaması düzenledi.
Basın açıklamasında konuşan TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları; rant politikalarının, imar aflarının, denetimsizliğin doğal afeti yapay felakete dönüştürdüğünü söyleyerek söze başladı. Deprem sonrasında halk sağlığının tümüyle göz ardı edildiğini ifade eden Eroğulları, sorumluluklarını yerine getirmeyen yöneticilere şöyle seslendi: “Sorun çözmek için o görevlere geldiniz ama bir sorun olarak varsınız. ‘Giderlerse gitsinler’ denilen hekimler/sağlık emekçileri olmasaydı bugün eksik de olsa bu sağlık hizmeti sunulamayacaktı, halk sağlığı çok daha kötüye gidecekti. Hekimler/sağlık emekçileri, organizasyonsuzluk ve başıbozukluk yetmiyormuş gibi bir de hadsiz idareci tavırlarıyla karşı karşıya kalıyorlar. Aklınızı başınıza alın, görevinizin gereğini yerine getirin!”
Hatay Tabip Odası Başkanı Dr. Sevdar Yılmaz; 6 Şubat depreminin hemen ertesi günü Altınözü Devlet Hastanesi başhekiminin hastanede çalışan emekçilere mesaj atarak göreve gelmemeleri halinde haklarında soruşturma açılacağı tehdidinde bulunduğunu, yine bu günlerde görev yapamayan depremzede emekçilerinden döner sermaye kesintisi yapıldığını söyledi. Hekimlere/sağlık emekçilerine yönelik bu tutumun deprem süreci boyunca devam ettiğini belirten Yılmaz, son olarak Samandağ Devlet Hastanesi başhekiminin hastanede kalan hekimler için tek tek anons yaptırdığını ve odalarını boşaltıp konteynırlara geçmeye zorladığını aktardı. Hekimlerin/sağlık emekçilerinin barınma, beslenme, hijyen gibi sorunlarından söz eden Yılmaz, “Sorunlarımıza çözüm bekliyoruz ama çözülecek mi, güvenmiyoruz.
TTB Aile Hekimliği Kol Sekreteri Dr. Sibel Uyan; deprem bölgesinde gönüllü görev alan hekimlerin/sağlık emekçilerinin sağlıklı çalışma ve yaşama koşullarının halen sağlanamamasına tepki gösterdi. Birinci basamak sağlık hizmetlerindeki organizasyonsuzluğa da vurgu yapan Uyan, “Sağlık Bakanlığı bu muallak, bu puslu durumdan çıkmak ve görevini yapmak zorundadır” dedi.
SES Ankara Şube Eş Başkanı Nazan Karacabey; depremin ilk gününden itibaren hayat kurtarmaya ve hayatta tutmaya çabaladıklarını ifade etti. Yaptıkları tüm çağrılara karşın kamusal faaliyetlerin hemen hemen hiçbir alanda örgütlenemediğini kaydeden Karacabey, koruyucu sağlık hizmetlerinin sürdürülmesi için aile sağlığı merkezlerinin açılmasına öncelik verilmesi gerektiğine dikkat çekti.
SES Hatay Şube Eş Başkanı Meryem Avcı tarafından okunan basın açıklaması şöyle:
Sağlık Sistemi Enkaz Altında!
Deprem Bölgesinde Sağlık Hizmetleri Kurgulanamıyor, Sağlık Emekçileri Tükeniyor
On bir ilde can kayıplarının yaşandığı 6-20 Şubat depremleri, toplumsal yaşantımızı ciddi biçimde etkiledi. Deprem bölgesinde, özellikle Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illerinde birçok kamu ve özel kurum, buralarda görev yapanlar zarar gördü ve eğitim, sağlık gibi kamusal faaliyetlerin yeniden organizasyonu ihtiyacı oluştu.
Deprem sonrası 10 haftayı geride bıraktık. En kritik kamusal hizmetlerden olan sağlık hizmetlerinin hızla yeniden organize olması beklenirken; görmekteyiz ki hem birinci basamakta, hem de ikinci ve üçüncü basamaklarda sağlık hizmetlerinde ciddi ihtiyaç devam etmektedir.
Son dönemde yaşadığımız afetlerde gördüğümüz hazırsızlığı, depremden sonra da fazlasıyla hissettik. Birçok sağlık kurumu depremde ilk yıkılan binalardan oldu. Deprem sonrası acil sağlık hizmetleri yetersiz kaldı. Deprem sonrası, özellikle ilk 72 saatte gördüğümüz tablo; devletin, Sağlık Bakanlığı’nın afet planlarının sadece kağıt üzerinde kaldığını acı bir şekilde bize gösterdi.
İlk 72 saat sonrasında ise daha da önemli hale gelen birinci basamak sağlık hizmetlerindeki ciddi ihtiyaç halen karşılanamadı. Ciddi yıkıma uğrayan kentlerde, apartman binalarındaki özel ASM’lerin büyük çoğunluğu ağır hasar aldı. Deprem bölgesinin dışında görev yapan onbinlerce hekim/sağlık emekçisinin, deprem bölgesinde çalışmak için gönüllü olmasına karşın birinci basamakta emek gücünün planlanması da doğru şekilde yapılamadı.
Salgın kontrolü için önemli olan sağlıklı barınma koşulları, temiz su ve yeterli atık su sistemleri gibi temel ihtiyaçların karşılanmasının yerine alelacele yapılan enkaz kaldırma işlemleriyle insanlar toza boğuldu. Temel ihtiyaçların yeterince karşılanmaması ve birinci basamak sağlık hizmeti verecek altyapının halen oluşturulmaması nedeniyle bugün Hatay’da mahallelerin çoğunda uyuz ve bit vakaları artarak devam ediyor.
Birinci basamak sağlık hizmetlerinin kurgulanamamasının yanında Hatay’ın merkezi ve İskenderun, Samandağ gibi büyük ilçelerinde yeterli ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumu mevcudiyeti ve altyapısı halen sağlanabilmiş değil. Burada, yani Hatay’ın merkezinde ve birçok büyük ilçede anjiyo, ameliyatlar, doğum gibi birçok konuda hekimlerin/sağlık emekçilerinin dış merkezlere sevkten başka bir çaresi yok. Örneğin; burası ve daha güney ilçelerde, yani Antakya, Defne, Samandağ, Altınözü ve Yayladağı’da ücretsiz doğum yaptırabilecek bir sağlık kurumu mevcut değil.
Son dönemde yaşadığımız her büyük afet sonrasında olduğu gibi şubat ayında yaşadığımız depremlerden sonra da çöken sağlık sisteminin tüm yükü yine sağlık emekçilerinin omuzlarına yüklendi. Şu anda dahi bölgede her türlü sağlık hizmeti; hekimlerin/sağlık emekçilerinin inisiyatifleriyle yürütülüyor. Buna rağmen hekimlerin/sağlık emekçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi için herhangi bir adım atılmıyor. Hatta çalışma ve yaşam koşulları daha da kötüleştiriliyor. Sağlık emekçilerine yeterli barınma ve ulaşım koşulları sağlanmadığı gibi sağlık kurumunda konaklamaktan başka çaresi olmayan çalışanları da idareciler engelliyor. Daha birkaç gün önce Samandağ’da yaşanılanların benzerinin birçok ilçede yaşandığını da biliyoruz. Bölgede halen tuvalet, banyo ihtiyaçlarını zor karşılayan; çocukları için kreş imkanı bulamayan, zorla ve aşırı yoğunlukta çalıştırılan, arabada konaklamak zorunda kalan birçok sağlık emekçisi var. Daha da kötüsü bu sorunların çözümü için de Sağlık Bakanlığı tarafından herhangi bir adım atılmıyor. Sağlık emekçileri için yeterli yaşam koşulları sağlanamadığı için de gönüllü olanlar bile bölgede çalışmak için kararsızlığa kapılıyor. Aynı zamanda deprem sonrası meydana gelen göçlerin sağlık sistemine getirdiği yüklerin hesap edilmemesi gibi sorunlar da hekim/sağlık emekçilerini zor durumda bırakıyor.
Bizler kaderine terk edilen insanların, hekimlerin/sağlık emekçilerinin ihtiyaç ve koruyucu sağlık hizmetleri için iki aydan uzun süredir buradayız. Her gün binlerce insana imkanlarımız dahilinde koruyucu sağlık hizmeti sunuyoruz. Bugün de burada, sağlık birimimizin önünden sizlere sesleniyoruz. Ancak kapsamlı sağlık hizmet sunumu imkanı olan Sağlık Bakanlığı ise Hatay’ın en merkezi alanlarından diyebileceğimiz bu alanda dahi sağlık hizmetlerinden çekilmiş durumda. Sağlık sistemindeki bu çöküşün, toplum ve sağlık emekçilerinin sağlığının geri plana atılmasının sorumlularını biliyoruz. Sağlıkta dönüşüm programı ve sonrasında “Beyaz Reform” kandırmacasıyla zirveye çıkan piyasacı sağlık politikaları ve bu politikaların uygulayıcılarının hiçbir şeye şifa olamayacaklarını da iyi biliyoruz.
Yeniden ifade ediyoruz: Bu sağlık sistemi enkaz altında kaldı. Toplum ve sağlık emekçilerinin sağlığını önceleyen, birinci basamağı temel alan başka bir sağlık sistemini hep birlikte inşa edebilmek mümkün!
Hatay Tabip Odası
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Hatay Şube
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Genel Merkezi
Alıntı: ttb.org.tr