YÖNETİM KURULU’NDAN
Türkiye’de 2017 yılında;
- 11 milyon MR çekildi.
- MR taramasında dünyada birinci sırada,
- Bilgisayarlı tomografi uygulamasında ise dünyada sekizinci sırada,
- Cihazlar kapanmadan gece gündüz çalışıyor.
- Antibiyotik kullanımında OECD ülkeleri arasında birinci sıradayız.
- Sezaryenle doğum oranında dünya üçüncüsüyüz.
- Kişi başı hekime başvuru oranı 8.6 ve her yıl artıyor.
- 2017de 110 milyon kişi acile başvurdu.
- Nüfusundan fazla acile başvuru olan dünyadaki tek ülkeyiz.
- SGK zararı 21 milyara dayandı.
- 25.8.2017 tarihinde yayınlanan 694 sayılı KHK ile sağlık bakanlığını tüm teşkilat yapısı yeniden değişti.
- Kamu Hastane Birlikleri kapatıldı.
- İllerde ve ilçelerde sağlığın yönetimi tekrar sağlık müdürlüklerine geri döndü
- 9.831 adet sağlık yöneticisi yeniden atandı.
- GSS primleri aflara rağmen toplanamıyor.
- Günde en az 30 sağlık çalışanı ŞİDDETE uğruyor.
- Şehir hastanelerine 2018 bütçesinde 1,3 milyar TL’si kira 1,3 milyar TL’si hizmet bedeli olarak toplam 2,6 milyar TL
ayrıldı.( 4 Şehir hastanesi açıldı)
2018in ilk ayında;
- Hastane polikliniklerinde gece 23.00e kadar hasta bakılması uygulamaya geçti.
- Acillerden katkı payı alınmaya başlıyor.
SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM NEREYE GİDİYOR?
Sağlık gündeminde Sağlıkta dönüşümün buhranının ve ülkemize, halkımızın sağlığına kaybettirdiklerini konuşmak
yerine bugün Türk Tabipleri Birliğinin yaptığı 24 Ocak 2018 tarihinde yaptığı “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” başlıklı açıklamanın yarattığı gündemi konuşur hale geldik. Merkez konseyinin açıklaması sonrasında TTB Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel ile Merkez Konsey üyeleri Dr. Sezai Berber, Dr. Sinan Adıyaman, Dr. Selma Güngör, Dr. Şeyhmus Gökalp, Dr. Hande Arpat, Dr. Ayfer Horasan, Dr. Taner Gören, Dr. Funda Obuz, Dr. Yaşar Ulutaş ve Dr. Bülent Nazım Yılmaz gözaltına alındılar. Demokratik hukuk devletinde, temel hak ve özgürlüklerin kullanımı konusunda sorunlar yaşanması kabul edilebilir bir durum değildir. Anayasamız ve başta ülkemizin de tarafı olduğu anlaşmalar ifade özgürlüğünü şiddette çağrı yapmaksızın görüşlerini açıklanabilmesini içerir. Aynı bakış açısıyla Türk Tabipler Birliği Merkez konseyinin gözaltına alınması, itibarsızlaştırma çabaları, hedef gösterilmeleri bir hukuk devletinde yaşanmaması gereken durumlardır.
Merkez konseyi üyelerinin açıklamadan sonra gözaltına alınmaları özgürlüklerinin kısıtlanması hem merkezi düzeyde hem de illerde bir dayanışmaya dönüştü. TMMOB ve Baro başta olmak üzere pek çok sendika, sivil toplum örgütleri, siyasi partiler basın açıklamaları ile destek mesajlarını ilettiler. Sonrasında tüm meslek örgütlerini hedef alan bir süreç başladı ve TMMOB, Baro ve Türk Tabipleri Birliğinin örgüt isimlerinde Türk ve Türkiye isimlerinin kaldırılması ve birden fazla meslek örgütünün olabileceği ve üye zorunluluklarının kaldırılması tartışmaya açıldı. Türk Tabipler Birliği, Türkiye Barolar Birliği ve diğer meslek odalarının başında bulunan Türk, Türkiye kelimesi bu kuruluşların, ülkemizin demokratik kitle örgütleri olmasının doğal bir uzantısıdır. Birden fazla sayıda meslek örgütü yapısının oluşması ve üye zorunluluklarının kaldırılması tüm meslek alanlarında çok büyük bir kaosa yol açacağını söylemek yanlış olmaz.
Sağlıkta dönüşüm sonrasında ülkenin sağlık verilerinin gün geçtikçe kötüleşmesi ve bunu dillendiren tek kurumun Türk Tabipleri Birliği olması yaşananların anlaşılmasını kolaylaştırıyor. İnsan sağlığının temel bileşenleri olan demokrasiye, temel insan hak ve özgürlüklerine sahip çıkmak Türk Tabipler Birliği ve odalarımızın, hekimlerin temel görevidir.