Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun CHP Bursa milletvekili Kayıhan Pala’nın yazılı soru önergesine cevap vermiş. Türkiye’de 2023 yılında acillere başvuran hasta sayısı 154.763.952 olmuş. Nüfusun yaklaşık iki katı.
Aynı rakamın başka ülkelerde nüfusun ancak dörtte biri olduğunu söylersem tabloyu anlarsınız. Acil servise başvurularda açık ara dünya birincisiyiz.
Bakan Bey bu durumu “sosyokültürel nedenler” ve “acil servislerin acil durumda olmasa dahi hastalar için sürekli hizmet alınabilecek birimler olarak algılanmasına” bağlamış.
Yani neymiş?
Vatandaş günlerce, haftalarca telefonla randevu düşüremediği için değil, sosyokültürel nedenlerle gidiyormuş acile. Hani dönemin Başbakanı Binali Yıldırım “İnsanlar acil servislere oğullarına, kızlarına eş bakmaya gidiyorlar.” demişti ya, öyle bir şey. Zaten acil servisleri de ayak nasırına, saç dökülmesine bakan yerler olarak algılıyorlarmış.
∗∗∗
Doksanlı yıllarda SSK Okmeydanı Hastanesi acil servisinde kapı nöbeti tutardık. Gündüz normal poliklinikler çalıştığı için acile başvuru düşük olurdu. Akşamüstü poliklinikler kapandığında, hele de akşam saatlerinde hasta yağmaya başlardı.
En büyük korkumuz acil hastayı atlamaktı. En büyük gayretimiz de acil olan hastayla acil olmayan hastayı ayırt etmeye çalışmaktı. Muayene ettiğimiz hastaların çoğunun acil hasta olmadığını bilirdik ama ikisini ayırabilmek için hepsinin şikayetlerini dinler, o yoğunluk içinde de olsa mutlaka muayene ederdik.
O yıllarda Okmeydanı aciline günlük ortalama üç yüz hasta başvururdu. Ben hastaneden 2001 yılında ayrıldım. Sonrasında AKP iktidara gelmiş ve “Sağlık Refomu”nu başlatmıştı. Hasta sayılarını hızla yükseldiğini, artık günlük acil başvuru sayılarının binlere ulaştığını duyuyordum.
Biz üç yüz hastayla zar zor başa çıkarken şimdikilerin üç bin hastayla nasıl başa çıkabildiğini merak ediyordum.
Bir akşam neler olduğuna bir göz atmak için uğradım. Görünüşte değişen bir şey yoktu. Acil servis gene aynı yerindeydi. Kapı nöbeti sistemi de devam ediyordu. Nöbetçi doktor sayısı eskisine göre artmıştı, doktorlar daha hızlı hasta bakıyor, yani hastalara daha az zaman ayırıyorlardı ama bunlar durumu açıklamaya yetmiyordu. Neyin değiştiğini anlayamamıştım.
Olayı ancak üçüncü ziyaretimde, başımı dahiliye acil muayene odasından içeri uzatınca çözdüm. Muayene masalarını kaldırmışlardı!
Hastalara şikayetlerini soruyor, gerek duyarlarsa tetkik istiyorlar, sonra da ilaç yazıp gönderiyorlardı. O kalabalıkla başa çıkmanın yolunu böyle bulmuşlardı. Zaten başka yolu da yoktu.
∗∗∗
Acil servis doktorlarının bulduğu çözümü bir süre sonra Sağlık Bakanlığı da benimsedi. Acillere “triyaj sistemi” getirdi.
Acile gelen hastaları artık doğrudan hekimler değil, önce triyaj hemşiresi görüyor. Hastanın şikayetine ve genel durumuna bakan hemşire hızla değerlendirip durumu gerçekten acilse kırmızı alana, bekleyebilecek durumdaysa sarı alana, acil değilse de yeşil alana yönlendiriyor.
Tabii ki o kalabalıkta acil olanla olmayanı ayırt edebilmek her zaman mümkün olmuyor.
∗∗∗
Cengiz Anıl Bölükbaş’ın haberi geçen hafta T24’te yayınlandı. Haberin içinde görüntüler de var.
Gaziantep’te yaşayan 37 yaşındaki iki çocuk babası Mehmet Ali Şirin, 29 Haziran’da şiddetli göğüs ağrısı ve kol uyuşması şikayetiyle gece saat 00.03’te Gaziantep Şehir Hastanesi’ne gitmiş. Hasta kayıtın ardından, Şirin’in eşi Ayşe Şirin, hemşireye eşinin durumunun kötü olduğunu belirtmesine rağmen beklemesi gerektiği söylenmiş.
Saat 00.37’ye geldiğinde Mehmet Ali Şirin sırasını beklemek için oturduğu banktan yere düşerek yığılmış. Önce sarı, sonra kırmızı alana alınıp müdahale edilmiş ama iş işten geçmiş.
Şiddetli göğüs ağrısı ve kolda uyuşmanın kalp krizinin belirtisi olduğu, vakit geçirmeksizin müdahale edilmesi gerektiğini bütün hekimler, bütün sağlık meslek mensupları bilir. Kalp krizi geçiren birçok hasta bir hastaneye ulaşamadan kaybedilir. Mehmet Ali Şirin ise ulaştığı hastanede, tam da kalp krizi gibi acil müdahaleyi gerektiren hastalara hizmet vermesi gereken acil servisin içinde hayatını kaybetmiş.
Sadece Mehmet Ali Şirin değil, emin olun ki acil servislerde her yıl böyle binlerce olay yaşanıyor, binlerce insan can veriyor.
Her yıl nüfusunun yaklaşık on iki katı muayene yapılan, acil servislere başvuran insan sayısının nüfusun iki katı olduğu bir ülkede başka türlü olması da mümkün değil.
∗∗∗
Siz siz olun, Sağlık Bakanı Memişoğlu’nun “Dünyanın en iyi sağlık hizmetini üretiyoruz. Türkiye sağlık sektöründe hem ulaşılabilirlik hem kalite anlamında dünyaya örnek oluyor.” sözlerine inanmayın.
AKP’nin yirmi iki yıllık politikaları sonucunda kamu sağlık sistemi bütünüyle çöktü.
Onun için acil servisler ölüm saçıyor!
Alıntı: birgun.net