Su vazgeçilmez bir gereksinimdir ve yaşamı kolaylaştırır. Sağlıklı ve bolsa yaşamı destekler ve zenginleştirir. Sağlıksız ve kıtsa sağlığı ve yaşamı tehlikeye sokar. (Daniel A. Okun)
Güvenli su temini ve sağlığı korumak için yeterli sanitasyon, temel insan hakları arasındadır. Dünya çapında 780 milyon kişi gelişmiş bir su kaynağına erişememekte, yaklaşık 2,5 milyar kişi yeterli sanitasyondan yoksun ve 3,4 milyon insan su ile ilgili hastalıklardan ölmektedir. Her yıl tahmini 800.000 yani her gün yaklaşık 2200 beş yaş altı çocuk (özellikle gelişmekte olan ülkelerde) ishalle bağlı ölmektedir. İshal bağlı ölüm nedenlerinin %88 inde güvensiz içme suyu, yetersiz hijyen ve yetersiz sanitasyonun rolü büyüktür. Ayrıca her yıl yetersiz sanitasyona bağlı; trahom, sıtma ve bir çok helmintik hastalıktan milyarlarca kişi etkilenmektedir. DSÖ; su, sanitasyon ve hijyenin sağlanmasıyla global hastalık yükünde % 9,1; tüm ölümlerde ise % 6.3′ lük azalma olacağını öngörmektedir.
Bilindiği gibi, Bursa’nın hava kirliliği ile mücadelesi devam etmektedir. Bununla birlikte son yıllarda Bursa’da ki suların kirliliği ile ilgili yazılı ve görsel basında bir çok haber yapılmıştır. Geçtiğimiz aylarda özellikle arıtma tesislerinin kirliliğe karşı güvensiz durumu ile ilgili olarak kamuoyunun gündemine gelen kente su sağlayan barajların kirlenmesiyle bir çok soruyu beraberinde getirmiştir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2014 yılı için hazırlanan Bursa Çevre Durum Raporu’nda Bursa’nın çevre açısından birinci öncelikli alanı “Su kirliliği” olarak tanımlanmaktadır. Ülkemizde toplum sağlığını ilgilendiren bir çok veriye ulaşmada güçlük çekilmektedir. Bursa’da su kirliliği ile ilgili tartışmalar söz konusu olunca, CHP Bursa milletvekili Orhan Sarıbal tarafından olası bir su kirliliğinin yol açabileceği hastalıklarla ilgili olarak 09.07.2015 tarihinde Sağlık Bakanlığı’na başvuru yapılmış ve akut barsak enfeksiyonları ile ilgili olarak 2010-2015 yıllarına ilişkin veriler talep edilmiştir. Geçtiğimiz günlerde alınan veriler doğrultusunda Bursa’da Su İle İlgili Sorunlar’ isimli bir rapor hazırlamış ve basın açıklamasıyla bu rapor kamuoyuyla paylaşmıştır.
Raporda açıkça göze çarpan doğal su zenginlikleri olan bir kentte DSÖ önerisinin ve Türkiye ortalamasının altında su tüketiminin olmasıdır. Bir toplumda bireylerin su gereksinimi bir kişi için 24 saatlik sürede litre olarak tanımlanır. DSÖ kentlerde yaşayan kişilerin su gereksinimini ortalama günde 200 litre olarak belirlemektedir. TÜİK 2012 istatistiklerine göre 2012 yılı için belediyelerde kişi başına çekilen günlük su miktarı Bursa’da 143 litre olmuştur .. BUSKİ verileri incelendiğin de beş ilçe dışındaki tüm ilçelerde kişi başına su tüketiminin günde 100 litrenin altındadır.
Sağlıklı ve temiz su ;içerisinde hastalık yapan minicanlılar ve toksik kimyasal maddeleri içermeyen ve gerekli mineralleri dengeli biçimde bulunduran sudur. Kullanma suyunun içme suyu gibi temiz olması gerekmektedir. Suyun kirli olması bilindiği gibi bir çok enfeksiyoz ve non enfeksiyoz birikimlere bağlı hastalıklara yol açmaktadır. BUSKİ tarafından şehre verilen suyun 5’de dördü arıtma tesislerinden verilirken geriye kalanı pınar kaynakları ve kuyulardan sağlanmaktadır. Arıtma tesislerinden verilen suyun tesisten çıktıktan sonra temiz olduğu varsayılsa bile; suyun arıtma tesislerinden çıktıktan sonra son kullanıcıya kadar kat ettiği yolda kirlenmeden yoluna devam edebilmesi, arıtma tesisi dışındaki kaynaklardan verilen suyun da temiz olduğunun güvence altına alınabilmelidir. Su kirliliğinin izlenmesi ile ilgili raporlar genel olarak Bursa’da arıtma tesislerinden su sağlanan bölgelerde bir kirliliğe işaret etmemektedir. Ancak 2014 yılında Nilüfer Belediyesi tarafından kırsal alan içme suyu örneklerinde yapılan analizlerin üçte biri bakteriyolojik açıdan kirli bulunmuştur.
SB’nın 2011 yılı sonrasında 2015 yılının ilk altı ayını da kapsayacak biçimde gönderdiği verilerde ilk göze çarpan A09 (enfeksiyöz kaynaklı olduğu tahmin edilen diyare ve gastroenteritler) kodlu hastalıkların 2014 yılında 2013 yılına göre artış gösterdiği; 2015 yılının ilk yarısında da bu artışın sürdüğüdür (Tablo:1).
Tablo 1. Bursa’da A09 (enfeksiyöz kaynaklı olduğu tahmin edilen diyare ve gastroenteritler) kodlu hastalıklar
Aylar | 2011 | 2012 | 2013 | 2014 | 2015 |
OCAK | 3.853 | 1.524 | 477 | 647 | 771 |
ŞUBAT | 3.191 | 1.450 | 393 | 541 | 909 |
MART | 3.197 | 1.553 | 354 | 526 | 1.010 |
NİSAN | 3.322 | 1.806 | 340 | 545 | 824 |
MAYIS | 3.847 | 1.445 | 345 | 555 | 1.069 |
HAZİRAN | 4.159 | 1.654 | 715 | 741 | 1.174 |
TEMMUZ | 5.517 | 2.323 | 799 | 756 | |
AĞUSTOS | 3.993 | 1.324 | 770 | 1.021 | |
EYLÜL | 4.050 | 733 | 721 | 929 | |
EKİM | 3.164 | 482 | 664 | 744 | |
KASIM | 1.998 | 415 | 577 | 621 | |
ARALIK | 2.114 | 321 | 750 | 669 | |
TOPLAM | 42.405 | 15.030 | 6.905 | 8.295 | 5.757 |
Bununla birlikte R11 (bulantı, kusma) kodlu hastalıklarda yıllar geçtikçe artış devam etmiş; 2014 yılındaki toplam olgu sayısı, 2011 yılının neredeyse iki katına çıkmıştır (Tablo 2).
Tablo 2. Bursa’da R11 (bulantı, kusma) kodlu hastalıklar
AYLAR | 2011 | 2012 | 2013 | 2014 | 2015 |
OCAK | 4.987 | 5.513 | 6.580 | 10.001 | 9.938 |
ŞUBAT | 3.961 | 4.398 | 6.987 | 8.663 | 10.397 |
MART | 4.091 | 4.716 | 7.480 | 8.994 | 11.654 |
NİSAN | 4.375 | 5.570 | 6.628 | 8.509 | 11.456 |
MAYIS | 5.048 | 5.401 | 7.312 | 8.714 | 13.256 |
HAZİRAN | 4.820 | 5.630 | 8.460 | 9.321 | 9.555 |
TEMMUZ | 7.386 | 6.725 | 8.152 | 9.467 | |
AĞUSTOS | 5.533 | 5.313 | 7.838 | 11.849 | |
EYLÜL | 6.642 | 5.831 | 8.877 | 11.279 | |
EKİM | 6.468 | 5.675 | 9.502 | 11.404 | |
KASIM | 6.035 | 6.144 | 9.764 | 10.381 | |
ARALIK | 6.100 | 6.745 | 10.887 | 10.308 | |
TOPLAM | 65.446 | 67.661 | 98.467 | 118.890 | 66.256 |
Her iki hastalık grubu söz konusu olduğunda (A09 ve R11) 2013 yılından itibaren artış göze çarpmaktadır. Raporda Sağlık Bakanlığı verileri kullanılarak yapılan değerlendirmede Bursa’da son beş yılda su ve gıda ile bulaşan hastalıkların sayısında da büyük bir artış gözlenmektedir. (Şekil 1).
Şekil 1 Bursa’da su ve gıda ile bulaşan hastalıklar
Sağlık Bakanlığı tarafından akut barsak enfeksiyonları ile ilgili olarak verilen Bursa’daki son beş yıla ait veriler, kentimizde su ve gıda ile bulaşan hastalıklarda son yıllarda büyük bir artış olduğunu açık olarak ortaya koymaktadır
Sonuç olarak;
1. Halk sağlığını yakından ilgilendiren su ve gıda ile bulaşan hastalık gözetimine ilişkin veriler, bir milletvekili tarafından bilgi istenmesine gerek kalmadan yıllık istatistik rapor olarak Bursa İl Halk Sağlığı Müdürlü’ğü tarafından açıklanmalıdır.
2. Sağlık Bakanlığı tarafından veriler bildirilmiş olmakla birlikte, soruna yol açan nedenlerle ilgili her hangi bir açıklama metinde bulunmamaktadır. Bu durum, hastalıkların son yıllarda artmış olmasına ilişkin hem su kirliliğini hem de gıda güvenliği sorununu gündeme getirmektedir. Sağlık Bakanlığı ivedi olarak Bursa’da akut barsak enfeksiyonu grubundaki hastalıkların neden arttığını açıklamalıdır.
3. Bursa’da yaşayanların DSÖ standartları altında su tükettikleri düşünüldüğünde yeterince sağlıklı su tüketmelerini sağlayacak bir planlama yapılmalıdır.
4. Hastalıkların artma eğilimi 2013 yılında gözlenmiş olmakla birlikte; söz konusu hastalıkların önlenmesi için ne tür çalışmaların yapıldığı konusunda her hangi bir bilgi bulunmadığından konuyla ilgili bilgilendirmenin yapılması son derece önemlidir.
Sağlıklı yaşamanın en temel insan hakkı olması nedeniyle; kentimizde yaşayanların hastalanmasına yol açan su ve gıda kirliliğinin önlenmesi yaşamsal bir zorunluluktur. Suyun kalitesi merkezi olarak sağlanmalıdır, bunun tek tek evlere ve kişilere bırakılması maliyette gereksiz artmaya neden olabileceği gibi sonucunun da belirsiz olabileceği kesin bir saptama olarak kabul edilmelidir.