Kentler nükleeri değil, yaşamı savunmalı

Nükleer silahların yasaklanması için mücadele eden uluslararası bir sivil toplum örgütü olan ICAN’ın yürüttüğü ‘nükleer silahsız kentler kampanyası’na, risk altında bulunan Türkiye kentlerinin mutlaka katılması gerekiyor.

Rusya-Ukrayna savaşı geçtiğimiz hafta içinde yeniden alevlendi. Özellikle Rusya’nın Ukrayna’nın enerji alt yapısına dönük yoğun füze saldırıları, Ukrayna’daki nükleer tesislerin de bu saldırılar sırasında isabet alabileceği endişesini tekrar doğurdu. Ayrıca bu saldırılar sırasında nereden geldiği anlaşılamayan bir füzenin Ukrayna-Polonya sınırındaki, Polonya’ya ait bir köyün yakınlarına isabet etmesi de akıllara yeniden savaşın genişlemesi ve nükleer silahların kullanılması olasılığını getirdi.

Aslında çoğu kişinin gözden kaçırdığı Birleşmiş Milletler (BM) tarafından onaylanmış nükleer silahların yasaklanması için bir antlaşma var. 22 Ocak 2021’de yürürlüğe giren Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması’na (TPNW) göre tüm nükleer silahlar artık yasa dışı olarak kabul ediliyor. Ancak nükleer silahları üreten dokuz ülke ile onları destekleyen 32 ülke bu antlaşmayı ısrarla imzalamıyor. Bu nedenle BM tarafından onaylanan bu antlaşmadan henüz gerekli yarar sağlanamamış durumda…

Bu nedenle gerek bu antlaşmaya dikkat çekmek gerekse antlaşmayı imzalamayan ülkeler üzerinde baskı oluşturabilmek amacı ile merkezi İsviçre’nin Cenevre kentinde olan ve nükleer silahların yasaklanması için mücadele eden uluslararası bir sivil toplum örgütü olan ICAN (The International Campaign to Abolish Nuclear Weapons) yeni bir kampanya başlatmış. Örgüt, bu kampanya ile nükleer silahlardan arındırılmış kentler için çabalıyor. Web sayfasında kentlerin nükleer silahsızlanmada başı çekmesi gereğinin nedenlerini de açıklıyor. Buna göre, kentler nükleer silahların ana hedefleri olduğundan, kentlerin yöneticilerinin ulusal güvenlik doktrinlerinde nükleer silahların herhangi bir rolüne karşı seslerini yükseltmeleri o kentte yaşayanlara karşı önemli bir sorumluluğu… Kentin yerel yönetimleri tarafından oluşturulacak baskı TPNW’nin imzalanması ve uygulanmasına önemli ölçüde katkıda bulunabilir.

Dünyada mevcut nükleer savaş başlıkları ve bulundukları ülkeler. Bu ülkeler TPNW anlaşmasını da imzalamayan ülkeler içinde… (kaynak: ICAN, https://www.icanw.org/nuclear_arsenals)

 

Ayrıca tıpkı nükleer silahlarda olduğu gibi, iklim değişikliğinin de kentleri çok etkileyeceği biliniyor. Bu nedenle Paris İklim Anlaşması‘nın hedeflerini yerel düzeyde gerçekleştirmek için oluşturulan COM (Convenant of Majors) benzeri, dünya çapında kentler koalisyonlarının kurulduğunu görüyoruz. Buna benzer şekilde nükleer silahlara karşıda bu silahların kullanılması halinde en büyük zararı görecek kentler işbirliği yapabilir, kentlerinde nükleer silah ve tesislerin olmasına karşı çıkabilir. Nükleer silahlara karşı yürüttüğü kampanyalarla 2017 yılında Nobel Barış Ödülünü de kazanan ICAN, kentlerin bu mücadelesinde kullanabileceği ve aralarında işbirliği yapabilecekleri konu başlıklarının bazılarını da belirlemiş. Önerdiği bu konu başlıklarının arasında ağa katılan bir kent tarafından yönetilen bütçe ve fonların nükleer silah üreticileri olduğu bilinen şirketlere gitmesinin engellenmesi, ulusal hükümetlere o kentin BM Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması’na verdiği destek hakkında bilgi verilmesi, yerel topluma ve medyaya yönelik farkındalık artırıcı kampanyalar düzenlenmesi de yer alıyor.

Türkiye belediyelerinden İCAN’a katılım yok
ICAN tarafından yürütülen nükleer silahsız kentler kampanyasına, TPNW antlaşmasını imzalamayan İngiltere, Kanada, ABD, Hırvatistan, Fransa, Arjantin, Yunanistan gibi ülkelerden çok sayıda kentin yerel yönetimi şimdiden katılmış, katılmaya da devam ediyorlar. Katılanların arasında Paris, Berlin, Washington D.C., Oslo, Sidney, Hiroşima ve Nagazaki gibi büyük kentler de bulunuyor. Türkiye’den ise henüz kampanyaya katılan belediye yok. 11 Kasım’da İzmir’de Ege Barış ve İletişim Derneği tarafından düzenlenen “Atatürk’ün İzinden Büyük Akdeniz Barışı için Sempozyum”da konuşan Türk Tabipleri Birliği (TTB) eski Merkez Konseyi Başkanlarından Beyazıt İlhan belediyelere, dünyanın her tarafındaki yüzlerce kent belediyesi gibi ICAN’ın çağrısına olumlu yanıt vererek nükleer silah ve tesislerin yasaklandığı bir dünya için mücadele etme ve TPNW antlaşmasının Türkiye tarafından imzalanması için çabalama çağrısı yaptı.

İlhan’a göre Türkiye’deki tüm il ve ilçe belediyeleri meclislerinde ve başkanlıklarında konuyu değerlendirmeli, nükleer silahları ortadan kaldırmak için bu harekete katılmalı… Beyazıt İlhan, Ankara, İstanbul ve İzmir Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere İncirlik’in içinde yer aldığı Adana Büyükşehir Belediyesi, nükleer santral yapılması planlanan Mersin Büyükşehir ve Sinop Belediyesi‘nin ICAN tarafından başlatılan bu harekete katılması gereken belediyeler olduğunu söylüyor. İlhan’ın bu listesine, kaçak olarak eski bir kurşun fabrikasının bahçesine gömülü nükleer atıkları temizletebilmek amacı ile meslek odaları ve çevre örgütleri ile yıllardır ortak mücadele yürüten İzmir’in Gaziemir Belediyesi’ni de eklemek mümkün… Fakat genelde, İlhan’ın altını çizdiği gibi bu görev büyük küçük, il ilçe demeden tüm belediyelere düşüyor.

Nükleer silah tehdidini bugün dünden daha çok hissediyoruz. Üstelik Rusya-Ukrayna savaşında görüldüğü gibi bu tehdide şimdi nükleer tesislerin ve nükleer santrallerin vurulması olasılığı da eklendi. Bu nedenle 22 Ocak 2021’de yürürlüğe giren Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması’nın (TPNW) bir an önce tüm ülkeler tarafından onaylanarak yürürlüğe girmesi gerekiyor. O nedenle antlaşmayı imzalamaktan kaçınan, nükleer silahları yapan ve elinde bulunduran ülkeler bu antlaşmayı imzalamaya ikna edilmeli. Bunun içinde yerel çaba ve dayanışmanın önemi büyük. Bu yüzden nükleer silahların yasaklanması için yıllardır mücadele eden ve bu çabaları ile 2017’de Nobel Barış Ödülünü kazanan ICAN’ın kentlerin nükleer silahsız kent talebine kentlerimizin de destek vermesi gerekiyor.

Bakalım önümüzdeki günlerde hangi belediyemiz bu konuda adım atacak?

 

Alıntı: yesilgazete.org