Temiz Hava Hakkı Platformu: Sağlıklı bir çevrede yaşama ve gelecek kuşakların yaşam hakkı tehlike altında

Temiz Hava Hakkı Platformu “Kara Rapor 2022: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri” raporunda sağlıklı bir çevrede yaşama ve gelecek kuşakların yaşam hakkının tehlike altında olduğu belirtildi.

16 meslek ve kitle örgütünün oluşturduğu Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP); hava kirliliğinin azaltılması, halk sağlığının korunması ve temiz hava hakkının savunulması amacıyla hazırladığı “Kara Rapor 2022: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri”ni yayımladı.

Günümüzde dünya genelinde PM2,5 nedeniyle 1 milyondan fazla ölüm yaşanırken DSÖ hiçbir kirleticiye; özellikle PM2,5’a maruz kalma durumunda güvenli bir sınır değerin olmadığının altını çizdiği belirtilen açıklamada; “2021 yılı güncellemesinde PM2,5 için kılavuz değer 5 µg/m3 olarak belirlendi. DSÖ’nün bir çalışmasına göre, eğer bu kılavuz değer dünya genelinde uygulanırsa PM2,5’a maruz kalma nedeniyle yaşanan erken ölümlerin yüzde 80’i engellenebilir” denildi.

Türkiye’de yürürlükte olan hava kalitesi mevzuatında PM2,5 için bir limit değerin hâlâ yer almadığına işaret edilen raporda şöyle denildi; “İki yıldır hazırlıkları devam eden “Dış Ortam Hava Kalitesi Yönetimi Yönetmeliği” taslağında PM2,5 için 2029 yılında ulaşılması hedeflenen limit değer DSÖ önerisinin tam 5 katı yani 25 µg/m3 ‘tür. . Taslakta, diğer kirleticiler için de hâlen yürürlükte olan limit değerlerin olduğu gibi korunduğu, bilimsel gelişmeler ve DSÖ önerileri doğrultusunda gözden geçirilmediği görülmektedir.”

“TÜRKİYE’DE HAVA KALİTESİ YETERİNCE İZLENMİYOR”
Duman salan çok sayıda sanayi bacası

 

2021 yılının, Türkiye’de hava kalitesinin izlenmesi için yürütülen çalışmaların yine yetersiz kaldığı bir yıl olduğuna vurgu yapılan raporda; “Her ne kadar ülke genelinde hava kalitesi izleme istasyonları sayıca artmış olsa da izleme veriminde bir iyileşme olmamıştır. Örneğin, 340 istasyonun yalnızca 165’inde, yılın yüzde 90’ında PM10 ölçümü yapılabilmiştir. Yani 2020 yılında olduğu gibi istasyonlardan yeterli veri alma oranı, 2021 yılında da yüzde 49’la sınırlı kalmıştır” denildi.

HAVA KİRLİLİĞİ VE SAĞLIK ETKİLERİ 3 HAVA KİRLİLİĞİNİN KRONİKLEŞTİĞİ İLLER
2021 yılında PM10 açısından en kirli havayı soluyan ilk beş ilin sırasıyla, Batman, Iğdır, Ağrı, Şırnak ve Malatya olduğu belirtilen raporda şu veriler sıralandı; “Batman, Edirne, Iğdır, Ağrı Doğubeyazıt ve Kahramanmaraş Elbistan istasyonlarında yılda 200 günden fazla PM10 ulusal limit değerinin üstünde hava kirliliği ölçülmüştür. Bu istasyonların yıllık ortalamaları, Dünya Sağlık Örgütü’nün partikül madde PM10 için belirlediği 15 µg/m3 olan kılavuz değerin 5-8 katı olarak gerçekleşmiştir”

“ÜÇ BÜYÜK İLİN İKİSİNDE HAVA KALİTESİ DÜZENLİ İZLENMİYOR”
İstanbul ve Ankara’da özellikle ısınma için kömür yakılan, yapılaşmanın ve trafiğin yoğun olduğu ilçelerdeki hava kirliliğinin ürkütücü boyutlarda olduğu ifade edilen daporda; “İstanbul’da, Sarıyer Kumköy hariç nüfusun neredeyse tamamı DSÖ’ye göre partikül maddeler açısından sağlıksız hava solumaktadır. Ankara’da işletmede olan 18 istasyonun ancak altısında minimum %90 veri alımı sağlanabilmişken yeterli veri alımı gerçekleşen bu istasyonlar bazında bakıldığında Ankaralılar yıllık ortalamada ulusal limit değerin üzerinde kanserojen partikül madde solumaktadır. İzmir ili genelinde bulunan 23 hava kalitesi izleme istasyonunun sadece yedisinden hava kalitesine dair değerlendirme yapılabilecek yeterlilikte veri alınabilmiştir. Bu veriler İzmir’in genelindeki hava kalitesine dair çıkarım yapmaya yeterli değildir” denildi.

“PANDEMİYLE GEÇEN İKİ YILDA HAVA KİRLİLİĞİ AZALMADI”
Pandemide özellikle bazı büyük şehirlerde hava kirliliğinde geçici bir gerileme yaşandıysa da hava kalitesinde yıl ortalamalarına yansıyan bir iyileşmenin olmadığına işaret edilen raporda şöyle denildi; “Sokağa çıkma kısıtlamalarının tüm toplumu kapsayacak şekilde yapılmamasının, özellikle hava emisyonları yüksek olan sanayi, madencilik, inşaat, ürün ve/veya malzemelerin nakliyesinde ya da lojistiğinde hizmet veren yurt içi ve dışı taşımacılık firmalarının çalışmalarının kısıtlamalar dışında tutulmasının bu sonuca yol açtığı düşünülmektedir.”

“KÜKÜRT DİOKSİT VE AZOT DİOKSİT KİRLİLİĞİNİN ANA KAYNAĞI KÖMÜRDEN ELEKTRİK ÜRETİMİ”
“Türkiye’de, 2019 yılında yapılan son hesaplamalara göre kükürt dioksit (SO2 ) emisyonlarının %75’i, NO2 emisyonlarının %41,8’i elektrik üretiminde fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanmaktadır” denilen raporda başta termik santrallerin olduğu bölgelerde ve ülke genelinde bu iki hava kirleticinin düzenli ölçümü yapılmadığı belirtildi.

“2022 4 2030 YILINA KADAR TERMİK SANTRALLERİN KAPATILMASIYLA YÜZ BİN HAYAT KURTARILABİLİR”
Afşin-Elbistan Ovası’ndaki termik santrallerden biri.

Ülkedeki termik santrallerin 2030 yılına kadar aşamalı olarak kapatılması durumunda büyük bir kirlilik yükünün engelleneceği vurgulanan raporda; “Termik santarallerinin kapatılmasıyla 102 bin ölümün önüne geçilebilir. Bu aynı zamanda ülkenin toplam 12,5 yıllık sağlık harcamasına denk gelen 195 milyar avro sağlık maliyetinden de kurtulmak anlamına gelmektedir” denildi.

“HAVA KİRLİLİĞİ TÜRKİYE’DE ÖLÜME YOL AÇAN RİSKLERDE 5. SIRADA”
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre hava kirliliğinin, dünya genelinde her dakika 13 insanın ölümüne yol açtığının aytı çizilen raporda şu ifadelere yer verildi; “2019’da dış ortam hava kirliliğinin yol açtığı 4 milyon ölümün, yani bir milyondan fazlası, fosil yakıtların yanması sonucu ortaya çıkan PM2,5’tan kaynaklanmıştır. Bu 1 milyon ölümün yarısından kömür sorumluyken, diğer yarısı ise doğalgaz ve petrolün yakılması sonucu ortaya çıkan PM2,5 emisyonları nedeniyle gerçekleşmiştir.

Türkiye’de ise ölüme yol açan riskler içinde hava kirliliği tütün, aşırı kilo, yüksek tansiyon ve yüksek kan şekerinin ardından 5. sırada yer almaktadır. Ülkemizde hava kirliliğine bağlı ölümlere yol açan hastalıklarda ilk beş sırada kalp-damar hastalıkları, kronik solunum hastalıkları, kanser türleri, diyabet ve kronik böbrek yetmezliği, solunum yolu enfeksiyonları ve tüberküloz yer almaktadır. Hava kirliliği aynı zamanda anne ve yenidoğan ölümlerine de neden olabilmektedir.”

“2021 YILINDA HAVA KİRLİLİĞİ YÜZÜNDEN EN AZ 42 BİN KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ”
Türkiye’de 2021 yılında hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybeden kişi sayısının en az 42.067 (kırk iki bin altmış yedi) olduğu tahmin edildiği belirtilen raporda; “THHP tarafından yürütülen çalışmaya göre, aynı yıl İstanbul’da 4.848, Ankara’da 2.853 Bursa’da 2.223 ve İzmir’de 1.731 kişinin hayatını hava kirliliğine bağlı hastalıklar nedeniyle kaybettiği hesaplanmaktadır” denildi.

“HAVA KİRLİLİĞİ RUH SAĞLIĞINI VE UYKU DÜZENİNİ DE ETKİLİYOR”
Hava kirliliğinin; ruhsal hastalık riskinde artışa, mevcut ruhsal hastalıklarda kötüleşmeye, psikiyatrik nedenlerle hastane başvurularında ve yatışlarında yükselişe neden olan faktörlerden biri olduğuna, ayrıca intihar düşüncesi ve eylemiyle de ilişkisi olduğuna vurgu yapılan raporda şöyle denildi; “Hava kirliliği; beyin gelişimine olumsuz etkilerinden, sinir hücrelerinin hasarına; ruhsal bozuklukların ortaya çıkmasından, ruhsal hastalıkların belirtilerini şiddetlendirmeye dek varan etkilerle ve sebep olduğu psikososyal zorluklarla önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bu yaşamsal sorundan en olumsuz şekilde etkilenen toplumsal gruplar ise hava kirliliğine, çevresel faktörlere ve mesleki tehlikelere maruz kalan yoksul ve yoksun nüfuslardır.”

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE HAVA KİRLİLİĞİ: BİR MADALYONUN İKİ YÜZÜ
Düşük karbon emisyonuni hedefleyen politikaların küresel düzeyde ve sistematik uygulanmasının, aynı zamanda hava kalitesinin iyileştirilmesini de sağlayacağının altı çizilen açıklamada; Hava sıcaklıklarındaki artış, ikincil bir kirletici olan ve atmosferdeki fotokimyasal tepkimelerle oluşan ozonun yer yüzeyindeki konsantrasyonlarını da insan sağlığını etkileyecek düzeylere yükseltecektir. “İklim cezası” olarak adlandırılan bu ek kirlilik yükünün, özellikle nüfus yoğunluğunun, kentleşmenin ve bunlara bağlı hava kirliliğinin yüksek olduğu Asya kıtasını etkilemesi beklenmektedir.

Öte yandan, iklim değişikliği ile şiddetlenen, sayıca ve sürece artış gösteren doğal yangınlar da özellikle yol açtıkları partikül madde kirliliği ile hava kalitesini hem yerel hem küresel düzeyde olumsuz etkiler. Avrupa Birliği’nin Copernicus Atmosfer İzleme Servisi (CAMS) raporlarına göre Türkiye, 2021 yılında Akdeniz havzasındaki doğal yangınlardan ve buna bağlı hava kirliliğinden en çok etkilenen ülke olmuştur” denildi.

“GELECEK KUŞAKLARIN YAŞAM HAKKI TEHLİKE ALTINDADIR”
“İklim değişikliği ile bir yandan fizikojeokimyasal çevre etkilenmekte, değişmekte, kirlenmekte; diğer yandan bu süreçten sağlığın sosyal belirleyicileri de (barınma, temiz hava, temiz ve sağlıklı suya erişim, güvenli ve sağlıklı gıdaya erişim, güvenlik, barış, demokrasi vb.) olumsuz etkilenmektedir” denilen raporda iklim değişikliğinin öngörülen sonuçlarının temel bir insani hak olan sağlık hakkı, sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı ve gelecek kuşakların yaşam hakkı tehlike altına attığı uyarısı yapıldı.

 

Alıntı: evrensel.net