Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB), 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile ilgili değerlendirmelerini ve taleplerini paylaşmak üzere 20 Aralık 2024 günü bir basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasına TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Pınar Saip, Merkez Konseyi Genel Sekreteri Dr. Önder Okay ve Merkez Konseyi üyesi Dr. Ali Karakoç katıldı.
Açıklama için çağrı yapılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) Çankaya kapısı önü polis tarafından ablukaya alındı ve basın açıklaması yapılmasına izin verilmedi. Engelleme üzerine Olgunlar Caddesi’nde bir araya gelen emekçiler, buradan TBMM’ye yürümek istediklerinde ise polis saldırısına uğradı. Saldırı sonucunda en az iki kişi gözaltına alındı.
Polisin engelleme ve saldırıları üzerine basın açıklaması Sakarya Caddesi’nde yapıldı. Engellemelerin son bulması ve gözaltına alınanların derhal serbest bırakılması çağrısıyla başlayan açıklamada, ortak metnin okunmasının ardından kurum temsilcileri konuşmalar yaptı.
DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün; Anayasa’sında sosyal devlet ilkesinin yazılı olduğu bir ülkede her geçen gün gelir ve vergi adaletsizliğinin büyüdüğünü, emekçilerin alımgücünün düştüğünü, şirketlerin ise kârlarını artırdığını söyledi. Emekçilerin değil, sermayenin esas alındığı bir bütçenin kabul edilemez olduğunu belirten Görgün, DİSK olarak hazırlayarak TBMM’ye sundukları vergide adalet kanun teklifinin bir an önce hayata geçirilmesi çağrısı yaptı.
KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, Türkiye’de demokrasinin kırıntılarının dahi ortadan kaldırıldığını bir kez daha gördüklerini söyleyerek söze başladı. “Bu ülkeyi yönetenlerin sarayları büyüdükçe, bizim odalarımız küçülüyor. Yönetenlerin sofraları büyüdükçe, bizim sofralarımız küçülüyor. Yönetenlerin çocukları zenginleştikçe, bizim çocuklarımızın yaşama şansı azalıyor” diyen Koçak; gelirlerinin büyük çoğunluğu emekçilerden elde edilen bütçenin savaş ve rant politikalarına kurban edildiğini kaydetti. Koçak; demokratik, özgür, güvenceli geleceğin olduğu, emeğin hakkını alabildiği bir ülke için mücadeleyi sürdüreceklerini ifade etti.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz; bütçenin, tıpkı geçmiş yıllardaki gibi Saray’da hazırlanarak hiçbir maddesi değişmeden TBMM’de onaylanmasına tepki gösterdi. TMMOB’nin tarihi boyunca mücadeleler içinden yoğrulduğunu dile getiren Koramaz, “Bizi susturamazsınız. Her zaman hakkımızın peşinde olacağız. Bütçelerin halktan ve haktan yana olması için mücadele edeceğiz. Eşit, özgür, demokratik bir ülkeyi kuracağız” dedi.
TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Pınar Saip, “Sağlığa ayırdıkları bütçenin halk sağlığına yetmeyeceğini TBMM önünde duyurmamızı istemediler, engeller çıkardılar” ifadelerini kullandı. Bütçede halk sağlığı için çok önemli olan barınmaya, beslenmeye, eğitime, koruyucu hekimliğe yeterli pay ayrılmadığının altını çizen Saip, bütçe gelirlerinin %70’inin dolaylı vergiler yoluyla emekçilerden alındığını hatırlattı. Sağlık Bakanlığı bütçesi oransal olarak artmış görünse de, enflasyon artışı göz önünde bulundurulduğunda azalmış olduğunu kaydeden Saip, sözlerini şöyle noktaladı: “Bizler koruyucu hekimliği önemseyen, birinci basamağı güçlendiren, çalışanlarına emekliliğe yansıyan tek ücret veren, öğrencilerine besin ve temiz hava sağlayan, çevreyi koruyan bir bütçe ve demokratik bir ülke istiyoruz. Birleşe birleşe bu mücadeleyi vereceğiz.”
TMMOB Yönetim Kurulu üyesi Özgür Topçu tarafından okunan ortak açıklama şöyle:
Halk İçin Bütçe, Demokratik Türkiye
Değerli basın emekçileri, değerli arkadaşlar,
Bugün Meclis’te geleceğimiz için hayati önem taşıyan bütçe görüşmeleri gerçekleştiriliyor. Bizler, emeğiyle geçinenler, yaşam mücadelesi verenler meydanlarda haklarımızı talep ederken; onlar, rant bütçesini, sermaye bütçesini oylatmaya çalışıyorlar.
Bizler bu bozuk düzene, emekçiyi, halkı dışlayan bu sermaye düzenine karşı durmak için buradayız.
Israrla bizi duymazlıktan gelen iktidar temsilcilerine buradan bir kez daha sesleniyoruz: Halk için bütçe istiyoruz. İnsan onuruna yaraşır bir yaşam istiyoruz.
Çünkü yüksek enflasyon karşısında her gün ama her gün yoksullaşırken yaşam mücadelesi veriyoruz.
Sadece ekonomik olarak değil, siyasi ve toplumsal bir krizin de içinden geçiyoruz.
22 yıldır uygulanan usulsüzlük, kuralsızlık ve yolsuzluklar üzerine oturtulmuş neoliberal ve rantçı politikalar, bizleri yoksulluğun pençesine sürüklemiş, bizleri temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz koşullara sürüklemiştir.
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, doğduğunuz an aldığımız nefese dahi göz dikiyorlar. Emekçinin boğazından geçen tek bir lokmaya, emeklerimize, haklarımıza, geleceğimize saldırıyorlar.
Her gece yarın nelere zam gelecek, eriyen ücretlerimizle nasıl geçineceğiz, karakışı nasıl atlatacağız endişesiyle yatıyoruz.
Başta temel gıda maddeleri olmak üzere bütün harcama kalemlerindeki yıllık fiyat artışı %50’yi geçti. Akaryakıta, doğalgaza, elektriğe birbiri ardına fahiş zamlar yapılıyor. Ev kiraları, ulaşım ücretleri, haberleşme giderleri akıl almayacak kadar yükseliyor.
En temel haklarımız olan sağlık, barınma, eğitim, sosyal güvenlik, emeğiyle geçinenler için neredeyse birer lüks haline getiriliyor.
Her şey pahalanırken, her şeyin fiyatı yükselirken artmayan tek şey emeğiyle geçinenlerin gelirleri oldu.
Hepimiz giderek daha zor koşullarda yaşıyoruz. Artık sadece kendi hayatımızdan değil, gelecek kuşaklarımızın, çocuklarımızın hayatlarından da feragat ederek yaşıyoruz.
Ne için?
İktidar sahipleri koltuklarını koruyabilsin, onların etrafındaki bir avuç sermayedar daha da zenginleşebilsin daha da lüks içerisinde yaşayabilsin diye.
İşte, bu koşullar altında kabul edilecek 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi, halkın hiçbir sorununa çözüm olmayacaktır.
Bizler, bu dünyayı döndürenler, ülkenin tüm değer ve güzelliklerini üretenler, işçiler, emekçiler, emekliler, işsizler, güvencesiz bir geleceğe hapsolan milyonlar olarak, bu oldubittiyi kabul etmiyoruz!
Tüm ekonomik yükü ve vergi yükünü halkın sırtına yükleyen rantçı bütçeyi kabul etmiyoruz.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin yok sayılmasını, kadın istihdamındaki adaletsizlikleri, işyerinde şiddet ve tacize karşı ILO Sözleşmesi’nin dahi onaylanmamasını, kadınların kamusal hizmetlere eşitsiz erişimini, bakım ve ev içi emeğinin yok sayılmasını kabul etmiyoruz.
Eğitime, sağlığa, sosyal güvenliğe harcanması gereken bütçenin, yandaşlara, tarikat ve cemaatlere, silah tüccarlarına aktarılmasını kabul etmiyoruz.
Bizler halk için bütçe istiyoruz.
Eşit, özgür, adil ve demokratik bir Türkiye için bütçe istiyoruz.
Yarattığımız değerlerin, oluşturduğumuz kaynakların insanca bir yaşam, insanca çalışma koşulları ve iş güvencesi, parasız kamusal hizmet olarak geri dönmesini istiyoruz.
Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan adil bir vergi düzeni istiyoruz.
Gelirde adalet, vergide adalet istiyoruz.
Değerli arkadaşlar,
Biliyoruz ki, bu sömürü düzeni kendiliğinden değişmeyecek. Halk için bütçe ve demokratik bir Türkiye toplumsal mücadelelerle elde edilebilecek bir kazanım olacaktır.
Bizlere her geçen gün daha fazla yoksulluk, sefalet, güvencesizlik dayatılan bu pespaye sistemi değiştirmek ve dönüştürmek elimizde!
Tüm emekçileri ve halkımızı ağırlaşan yaşam koşullarına, hayat pahalılığına, insafsız vergi düzenine ve yoksullaşmaya karşı demokratik ve adil bir ülke için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Ekmek ve emek mücadelesi gelecek mücadelesidir.
Demokratik bir Türkiye’yi hep birlikte kuralım. Hep birlikte yoksullaşmaya hayır diyelim.
Kamuoyuna ve basına saygılarımızla.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK)
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)
Türk Tabipleri Birliği (TTB)
Alıntı: ttb.org.tr