Bilim tarihini değiştiren tütün işçisi: Henrietta Lacks

Ölümünün üzerinden geçen 69 yılda Henrietta, dünya bilim literatürüne 600 binden fazla bilimsel yayın, 11 binden fazla patent, onlarca ilaç ve çocuk felci aşısını kazandırdı ve pandemide de bize yardım ediyor.

2020 yılı şüphesiz tarihe geçen bir yıl oldu. Pandemi, bu seneyi hepimizin yaşamında oldukça değişik kıldı; bir tarihi yaşayarak yazıyoruz. Bu nedenle yıl içinde bilim köşesinde ağırlıkla pandemiden ve virüslerden bahsettik. Bu yılın kapanış yazısında bir değişiklik yapıp bilim ve tıp tarihini kökten değiştiren ancak çok az kişinin adını bildiği birisinden bahsetmek istiyorum: Henrietta Lacks’ten.

Henrietta, 1 Ağustos 1920’de ABD’nin Virginia eyaletinde doğdu. 1920’lerin ABD’sinde siyah ve kadın olmanın getirdiği zorluklarla yaşama başlayan Henrietta, dört yaşındayken, annesi Eliza’yı kaybetti. Eliza, 38 yaşında onuncu çocuğunu doğuruyordu. Babası, tüm çocukları akrabalarına dağıttığında Henrietta, eski köle barakalarında kalan dedesi Thomas’ın yanına düştü. Tütün tarlalarında çalışmaya başladı ve 14 yaşında ilk çocuğunu dünyaya getirdi. 1941’de, Baltimore’a taşındılar ve eşi David çelik fabrikasında işe girdi. Henrietta Baltimore’da dört çocuk daha dünyaya getirdi. 1950 yılında 30 yaşındayken Henrietta rahminde bir yumru hissetmişti. Uzun süre doktora gidemedi çünkü o dönemde bölgede siyahları kabul eden yalnızca bir hastane vardı. 29 Ocak 1951’de Dr. Jones, Henrietta’nın rahim ağzından biyopsi aldı ve yapılan çalışmalar sonunda Henrietta’nın kanser olduğunu belirledi. O dönemki tedavi olanaklarından bazıları denendikten sonra birkaç gün sonra Henrietta hastaneden taburcu edildi. Tedavi sürecinde Henrietta’nın rahminden iki doku örneği alınmıştı. Dönemin yasal düzenlemeleri kapsamında kişiden izin alınması ya da kişiye bilgi verilmesi gerekmiyordu. Örnekler, kanser araştırmacısı George Otto Gey’e verilmişti. Birkaç ay süren tedavilerden sonra 8 Ağustos’ta Henrietta kanama nedeniyle yeniden hastaneye yattı. Ağrıları arttı ve 4 Ekim 1951’de 31 yaşında vücudunun tamamını saran kanser nedeniyle yaşamını kaybetti. Henrietta hiçbir zaman tıbbı derinden değiştirdiğini bilemedi. Ailesi ise 1975 yılında şans eseri Henrietta’nın dünya için ne kadar önemli olduğunun farkına vardı. Nasıl mı? Henrietta’nın ölümsüz olduğunu öğrenerek.

HELA HÜCRELERİ

Henrietta’nın biyopsi hücrelerini alan Dr. Gey, daha önce hiç karşılaşmadığı bir şeyle karşılaşmıştı. O dönemde, hastalardan alınan doku örneklerinden izole edilen hücreler, laboratuvar ortamında birkaç gün tutulabiliyor, birkaç defa bölündükten sonra bu hücreler kanser hücreleri bile olsa kendiliğinden ölüyorlardı. Bu nedenle insanlardan alınan örneklerde yapılan çalışmalar kısa süreli oluyordu, insan hücrelerini kullanarak ilaç ya da aşı üretmek de bu nedenle neredeyse imkansızdı. Fakat Henrietta’nın hücreleri çok hızlı bölünüyorlar ve aradan haftalar geçmesine rağmen ölmüyorlardı. Hücre kültürü olarak adlandırılan laboratuvar ortamında hücrelerin büyütülmesi işlemi Henrietta’nın hücreleri için çok uzun süre devam edebilirdi. Henrietta’dan alınan hücrelere adı ve soyadının ilk iki harfinin birleşimi olan HeLa hücreleri dendi. Hela hücreleri, birçok bilimsel araştırma için dünya tarihinde ilk defa insan hücrelerinin uzun süreli kullanılabilmesini olanaklı kılıyordu. Örneğin, 1954’te Jonas Salk, çocuk felci aşısını yüksek dozlarda üretebilmek için Hela hücrelerini kullandı. Kanser araştırmalarında hücre bölünmesi ile ilgili mekanizmalar ilk defa HeLa hücrelerinde ortaya çıkartıldı. Önemli kanser ilaçlarından bazıları ilk defa HeLa hücrelerinde denendi. İlk klonlanan insan hücresi HeLa hücreleriydi. Genom dizisi çıkartılan ilk hücrelerden birisi HeLa hücreleriydi. Yani Henrietta, izni alınmadan kendisinden alınan hücreleriyle tıbbın ve bilimsel gelişmelerin hızlanmasının yolunu açtı. Ölümünün üzerinden 70 yıl geçmesine rağmen HeLa hücreleri hala laboratuvarlarda kullanılıyor ve bu hücrelerin hepsi Henrietta’nın vücudundan alınan hücrelerin torunları.

ÖLÜMSÜZ OLMASININ SEBEBİ

HeLa hücrelerinin “ölümsüz” olmasının nedeni kromozomlarındaki alışılmışın dışındaki değişikliklerdi. Normal bir insan vücut hücresinde 46 kromozom bulunurken Henrietta’nın rahim hücrelerinde 80 kromozom bulunuyor. Bunun nedeni, rahim ağzı kanseri yapan HPV (insan papilloma virüsü) ile enfekte olmuş olması ve kromozomlarında bu nedenle bir değişiklik gerçekleşmesi. 1980’lerde, Henrietta’nın biyopsisinden alınan hücrelerde HPV-18 virüsünün olduğunu bulunur. Bu keşif, HPV ile ilgili aşı çalışmaları yürüten ve HPV ile rahim ağzı kanserinin ilişkisini bulan Harald zur Hausen’e Nobel ödülü kazandıracaktır. Kızamık virüsünün HeLa hücrelerini enfekte ettiğinde çok hızlı şekilde mutasyona uğradığının bulunması, AIDS’e yol açan HIV virüsünün HeLA hücrelerini enfekte etmesi sağlanabildikten sonra hücre içindeki çoğaltım mekanizmasının açığa çıkarılması, Zika virüsünün HeLa hücreleri içinde bölünemediklerinin keşfi Henrietta’nın hücrelerinin laboratuvar ortamında sınırsız şekilde çoğalabilmesine ve bilimin bu hücreleri kullanabilmesi nedeniyle gerçekleşmiştir. 1960 yılında uzaya gönderilen ilk insan hücre hattı HeLa hücreleriydi ve yerçekimsiz ortamda insan hücrelerinin daha hızlı bölünebildiği bu şekilde keşfedildi. 1965 yılında ilk defa insan hücreleri ile fare hücreleri birleştirilebilmiş, kromozomlar üzerindeki gen bölgelerinin izole edilebilmesi gerçekleştirilmiş, bu gelişme yıllar sonra insan genomu projesinin ortaya çıkmasına ve şimdi bildiğimiz DNA dizinimizin keşfine yol açmıştı. Yani Henrietta, tıbbın ve bilimin gidişatını değiştirdi. Ancak ne Henrietta bundan haberdardı ne de ailesi Henrietta’nın hücrelerinin kullanılmasından bir kazanç elde etti.

İZİNSİZ KULLANIM

Henrietta’nın ailesi, 1975’te birden onlarca telefon almaya başlamıştı. Bir araştırma enstitüsünden arayan araştırmacılar, hekimler, aileden kan örneği istiyorlardı. Bundan şüpheye düşen aile işin aslını öğrendiğinde, Henrietta’nın 1951’de alınan kanser hücrelerinin bilimsel çalışmalarda kullanıldığını, şirketlerin ticari amaçla ürettikleri ilaçlar için önemli bir kaynak oluşturduğunu ve binlerce laboratuvardaki milyonlarca hücre örneğinin halen yaşamakta olduğunu öğrendiler. Bu haberi almalarındaki neden ise HeLa hücrelerinin çok hızlı bölünmeleri nedeniyle laboratuvardaki başka hücre hatları ile karışması ve birçok çalışmayı geçersiz kılmasıydı. Bu nedenle hücre hatları HeLa hücrelerinden arındırılmalıydı ve hücrelerin moleküler özelliklerini anlamak için Henrietta’nın ailesinden örnekler alınması gerekiyordu. Şaşkınlığa düşen aile yasal işlemlere başladı ve Henrietta’nın hücrelerinin kullanılmasının önüne geçmek için harekete geçti, ancak yasal mevzuat buna izin vermedi. HeLa hücreleri halen oldukça yaygın şekilde kullanılıyor ve Henrietta’nın ailesi hiçbir maddi kazanca sahip değil. 11 Mart 2013’te HeLa hücrelerinin genom dizisi, ailenin izni ve bilgisi olmadan yayımlandı. Bilimsel olarak büyük bir adım olan bu gelişme kişilik hakları ve etik açısından büyük tartışmalara yol açtı.

YÜZÜNCÜ DOĞUM YILI

2010 yılında ABD’de Henrietta Lacks Vakfı kuruldu. Bazı üniversiteler ve özel şirketler, HeLa hücrelerini kullanmaları nedeniyle bu vakfa bağış yapmaktalar ve bu bağışlar da vakıf tarafından aileye ve vücutları izinsiz şekilde kullanılan kişilerin ailelerine destek olmakta. Bir tütün işçisi olan Henrietta, farkında olmadan bilimin gelişmesine eşsiz katkıda bulundu. Günümüzde “ölümsüz” olan birçok insan hücresi hattı mevcut ancak HeLa hala en çok kullanılan hücre olmaya devam ediyor. Yaşamını tütün tarlalarında geçirmiş siyah işçi kadın Henrietta, pandemiyi anlamakta da bize yardımcı oldu. COVID-19’a yol açan SARS-CoV-2 virüsünün hücrelere girme mekanizması, birçok hücre tipi kullanılarak açığa çıkartıldı ancak ilk kullanılan hücrelerden birisi HeLA hücreleriydi. Şüphesiz, ortaya çıkan aşıların altında yatan bilimsel bilgiyi yaratmakta da kullanılan HeLA hücreleri, Henrietta’nın insanlığa bir hediyesi. Hüzünlü ama efsanevi bir hediye. Bilimsel gelişmelerde sıklıkla karşımıza çıkan rastlantısal durumlar, Henrietta örneğinde etnik ve sınıfsal konuları da tartışmaya açıyor. Bu konu çok daha kapsamlı bir yazıyı hak ediyor.

2020, Henrietta’nın yüzüncü doğum yılı. Ölümünün üzerinden geçen 69 yılda Henrietta, dünya bilim literatürüne 600 binden fazla bilimsel yayın, 11 binden fazla patent, onlarca ilaç ve çocuk felci aşısını kazandırdı ve pandemide de bize yardım ediyor. Nice yıllara, nice bilimsel buluşlara Henrietta!

 

Alıntı: https://www.birgun.net/haber/bilim-tarihini-degistiren-tutun-iscisi-henrietta-lacks-327314