Geleceğin hastanelerinde bizleri neler bekliyor?

Dünya çapındaki hastaneler ve sağlık kuruluşları insanların hasta olduğunda kapısını çaldığı bir yer olmaktan hastalıkları önlemek ve sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek için doğru yolu izlediklerinden emin olmalarını sağlayacak bir yol rehberi olmaya doğru ilerliyor. Mimarileri, sağlık hizmetlerini sunuş biçimi, bekleme salonları, işlem süreleri, hastalara ve sağlık profesyonellerine başarıyla hizmet verecek şekilde değişiyor. Bu değişim ve gelişimi Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı tarafından Türkçeye kazandırılan, Bertalan Meskó’nun kaleme aldığı “Tıbbın Geleceğine Yolculuk” isimli kitapta vizyon açıcı farklı örnekler yer alıyor.

İnovasyon her zamankinden daha hızlı gerçekleşiyor. Dev şirketler ve yeni girişimler tıbbın irili ufaklı segmentlerinde devrimci bir dönüşüm yaratmaya can atıyorlar. Doktorlar dijital dünyaya yakınlaşarak e-hasta sistemini oluşturuyor.

Amerika’da 1873 yılında 173’e çıkan hastane sayısı 1909’da 4 bin 300 ve 1946 yılında 6 bine, 1970’te 7 bin 200’e kadar yükseldi bu rakam bugün 5 bin 7’e düştü. Çünkü sistem artık daha farklı şekilde ilerliyor.

Geleceğin hastaneleri nasıl?

Geleceğin hasta odası iyileşmek için güvenli hat ve bağlantılı bir yer şeklinde tasarlanmalı. New Yorklu kâr amacı gütmeyen bir organizasyon olan NXT Health enfeksiyonları, düşme olaylarını, hataları ve son olarak da maliyetleri azaltmayı amaçlayan böyle bir prototip tasarladı.

Önerilen odada yatağın üzerindeki bölmede elektrik, teknik ve gaz tesisatlarıyla, gürültü önleyici bir sistem bulunuyor. Kişinin ruhsal durumuna göre ışık tedavisine programlanabilecek bir halojen ışık kutusu aynı zamanda bulutları ya da gökyüzünü gösteren bir ekrana dönüştürebiliyor. Başucundaki panel hastaya hiç sıkıntı vermeden her türlü sağlık parametresini ölçüp sürekli kaydediyor. Ayak ucundaki duvarda eğlence, video konsültasyonları ve hastanın gerek duyduğu bilgilere erişimi için bir ekran bulunuyor.

Yerler hiç kimyasal yapıştırıcı kullanılmamış, bakteri ve benzeri maddeleri barındırmayan az gözenekli bir kauçukla kaplı. Bir kaza olasılığında düşmenin etkisini azaltıyor. Enfeksiyon olasılığını azaltmak için bütün yüzeyler genelde mutfak tezgahlarında kullanılan yekpare malzemeden yapılmış.

Girişteki ışık personeli odaya girmeden önce ellerini yıkaması gerektiğini hatırlatıyor. Burada yer alan kontrol panelindeki hastayla ilgili kayıtlara istenen enformasyon ve veriler eklenebiliyor.

Hastaneleri tasarlarken neler yapılmalı?

Dallas’daki Walnut Hill Tıp Merkezine, tasarımı ve inovatif niteliğinden ötürü Apple deneme hastanesi deniyor. Burada çalışmayı düşünenler psikolojik bir sınava girmek ve hayli çetin bir başvuru sürecinden geçmek zorundalar.
Hastalar otoparkta bir vale servisi tarafından karşılanıyor. Girişteki personel Ritz Carlton’un “4 buçuğa 1 buçuk” kuralını uyguluyor, yani hastaya 4,5 metre uzaktayken gülümsüyor ve 1,5 metre kala sıcak bir şekilde hoş geldiniz diyor.
Bütün çalışanlar hastalar ve aileleriyle düzgün iletişim kurabilmeleri için eğitim görüyorlar. Hasta odalarında içeri doğal ışık alan ve keyif verici bir manzaraya sahip büyük pencereler bulunuyor. Bol renkli ahşap ve bu toprak tonları içeriye hoş bir görünüm katıyor. Kabul sırasında hastalara çeşitli videolar, okuma malzemesi ve personelle iletişimi kolaylaştıracak ve sağlık durumuyla ilgili gelişmeleri izlemek için gerekli amaçlar yüklü tabletler veriliyor.

Geleceğin hastaneleri renkleri ve mimarisiyle insanlarda olumlu duygular uyandıracak. Fitness, wellness ve sağlık koruma tesisleri eksik olmayacak. Oyunlaştırma, hastaları kararlaştırılan tedaviye uydukları sürece ödüllendirerek sağlıklı bir yaşam tarzına motive etmekte önemli bir yer tutacak.

Artırılmış gerçeklik ve biyonik etiket kullanarak, pozitif hasta tanıma yöntemiyle kimlik tespiti hatalarına son verilecek. Sanal işlemler ve gerçek zamanlı konsültasyonlar günlük rutin içinde yer alacak.

Yapay zeka yakında sağlık hizmetleri sisteminin tüm ayrıntılarını düzenleyecek. Kayıtlarını analiz ederek, doktorların not ve reçetelerini otomatik yanıtlayarak, insanların ne zaman nereye gönderileceğini bildirecek. Bekleme listesi diye bir şey kalmayacak. Hastalar giyilebilir sağlık takip cihazlarıyla, doktoru görmeden gerekli verileri indirecek. Tıp kayıtları ve arşivler dijitalleştirilecek, yeni enformasyon güvenli ve etkin bir formatla bulutta toplanacak. Üç boyutlu yazıcılar tıp cihazlarını, hatta gerektiğinde protezleri basacak.

Büyük veri gelecekte doktorumuz olabilir ya da en azından tıp pratiğinde ve tedavi yöntemleri geliştirme alanında bugünküne göre çok daha önemli bir rol oynayabilir. Tıpkı bugün Netflix, Google, Amazon ve Facebook’un yaptığı gibi, büyük veriyi kullanmak sağlık hizmetlerinin temellerini değiştirmek sürecindeki bir sonraki büyük adım olacak.

Geleceğin hastaneleri, doktor ile hasta arasındaki kişisel ilişki koruma olanağıyla birlikte, giyilebilir cihazlar ve ileri teknolojiler çerçevesinde dönecek böylelikle hastane deneyimini gerçekten canlandırıcı ve pozitif bir deneyimi dönüştürecekler.

Esra Öz
Gazeteci
CNNTÜRK