Halk Sağlığı Bakış Açısıyla Dünya ve Türkiye Ruh Sağlığı

4 kişiden biri – tahmini 2 milyar kişi ruh sağlığı probleminden muzdarip

Gelecekle ilgili tahminler oldukça korkunç

Her Şeyin Başı “Sağlık”

Sağlık belki de hayatta vazgeçemeyeceğimiz tek şeydir. En çok “bedenen, ruhen, sosyal yönden tam bir iyilik hali” tanımıyla karşımıza çıkar. Ama bizler çoğu kez sağlık algılarımızı bedensel sağlıkla sınırlandırmaktayız. Araştırmalar gösteriyor ki gelişmekte olan ülkelerde fiziksel sağlık gündemdeyken gelişmişlik düzeyi arttıkça ruh sağlığına verilen önem artmaktadır[1].

Ruhsal ve fiziksel sağlık, sağlığın eşit derecede önemli bileşenleridir. Ruh sağlığı problemleri olan kişilerde inme, tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalıklar gibi kronik problemler görülme sıklığı artmaktadır. Kronik hastalığa sahip olan kişilerde de ruh sağlığı problemi görülme olasılığı artmaktadır[2].

Sınırlı Veriyle Bile Ürküten Tablo

Global Ruh Sağlığı Araştırması’na göre ruh sağlığı bozukluğu sıklığı % 18-36 ‘dır[3]. Günümüzde 200’ün üzerinde ruh sağlığı problemi tanımlanmaktadır[4]. DSÖ 2017 verisine göre 21 milyon insan psikotik bozukluktan etkilenmektedir. Şizofreninin ömür boyu görülme sıklığı % 0,5-1’dir[3]. Dünyada 60 milyon kişi bipolar bozukluktan muzdariptir[3]. Depresyon ise 300 milyon kişinin işlevselliğini çeşitli düzeylerde etkilemektedir. Peripartum depresyon doğumdan sonra en sık karşılaşılan yaklaşık 7 kadının 1’inde karşılaşılan ruh sağlığı problemidir[3][5][6]. Anksiyete bozuklukları yaşamlarının herhangi bir noktasında insanların % 33’ünü etkiler[7][8]. Obsesif  kompulsif ve ilişkili bozukluklar her 100 kişiden 2-3’ünde görüldüğü saptanmıştır[9]. Her yıl 800.000’e yakın kişi intihar nedeniyle hayatını kaybetmektedir[10]. Dünya genelinde 275 milyon kişi yasa dışı madde kullanmaktadır. [11]. 2016 yılında dünya genelinde 3 milyon kişi alkolün zararlı kullanımı sonucu hayatını kaybetmiştir[12]. Travma sonrası stres bozukluğu, askerler gibi riskli gruplarda görülme sıklığı % 34’e kadar yüksek olabilmektedir[13]. Tüm bu rakamlar ne yazık ki buzdağının belki de sadece görünen kısmı kadardır. Çünkü gelişmemiş ülkeler ve gelişmekte olan bazı ülkelerde çeşitli sebeplerden dolayı hala resmi değerlere ulaşılamamaktadır.

Türkiye Ruh Sağlığı Profili çalışmasına göre; nüfusun % 18’i yaşam boyu ruh sağlığı problemi yaşamaktadır[14]. Çocuk ve ergenlerde klinik düzeyde sorunlu davranış oranı ise % 11’dir[14]. Ulusal düzeyde hastalık yükü çalışmalarına göre; kardiovasküler hastalıklar % 19 ile ilk sırada, psikiyatrik hastalıklar ikinci sırada yer almaktadır[15]. En fazla YLD(Yeti Yitimi ile Geçen Yıllar)’ye neden olan temel hastalık gruplarında ilk sırayı psikiyatrik hastalıklar almaktadır[15]. Cinsiyete göre YLD’ye sebep olan ilk 20 neden arasında; erkeklerde beş psikiyatrik hastalık, kadınlarda dört psikiyatrik hastalık yer almaktadır[15].

Devletlerin Ruh Sağlığına Ayır(ma)dıkları Pay

Hastalığın kişide yaratmış olduğu kendisindeki ve çevresindeki kayıpları oldukça yıpratıcıyken daha üzücü olan karşılaştığımız bir diğer manzara ise devletlerin ruh sağlığı hizmetleri için ayırdıkları payın oldukça az olmasıdır. Düşük ve orta gelirli ülkelerde, kişilerin % 76 – % 85’i, yüksek gelirli ülkelerde ise % 35 – % 50’si ruh sağlığı hastalığı için uygun tedaviyi alamamaktadır[16]. 2016 yılında, OECD ülkeleri genelinde sağlık harcamaları GSYİH’nın ortalama % 9’udur[1]. ABD, kişi başına diğer ülkelere göre çok daha fazla harcama yapmaktadır[1]. Sağlık harcamalarının GSYH’ya oranının 2009-2014 % 16,4 ; 2016 yılında % 17,2’ye ulaştığını görülmüştür[1]. Bu 35 OECD ülkesi ortalamasının (4 003 ABD Doları)  yaklaşık 2,5 katıdır. OECD’de sağlık konusunda kişi başına düşen en düşük harcamaları yapan ülkelerden biri, ortalamanın oldukça altında seviyelere sahip olan Türkiye’dir[1]. Ayrıca Türkiye, Avrupa Bölgesi içerisinde nüfusuna oranla en az sayıda ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanına sahip ülkedir. AB-28 ülkede, 100 bin kişiye ortalama 16,8 psikiyatri uzmanı düşerken Türkiye’de bu sayı 3,80’dir. Yine AB-28 ülkede,100 bin kişi başına 72,9 psikiyatri hasta yatağı düşerken Türkiye’de bu oran 6,1’dir[17].

DSÖ Ruh Sağlığı Eylem Programı’nda (mhGAP), küresel hastalık yükünün % 14’ünü ruh hastalıklarının oluşturduğu ve düşük gelirli ülkede etkilenenlerin % 75’inin ihtiyaç duydukları tedaviye erişemedikleri ifade edilmektedir[18]. Uygun bakım, psikososyal yardım ve ilaçla, milyonlarca kişinin tedavi edilebileceği, intiharın önlenip, kaynakların sınırlı olduğu durumlarda bile normal yaşamlar sürülebileceği de yer almaktadır[18].

Özeleştiri

Ülkemizde ruh sağlığı alanında yapılmış bir çok çalışma bulunmaktadır. Çalışmaların neredeyse hepsi özbildirim ölçeklerine dayalıdır. Çalışmalar hep aynı konu ve aynı popülasyon üzerinden tekrarlanmaktadır. Bu da genellenemeyen ve tozlu raflarda yerini alan çok sayıda çalışma ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Çözüme odaklanan, sağlık politikalarına veri sağlamayı amaçlayan, toplum ruh sağlığına katkıda bulunan araştırma sayısı çok azdır. Psikiyatrik bozukluklar için yeterli hizmetlerin sağlanması ve etkin programların geliştirilebilmesi için bozuklukların yaygınlığının, demografik özelliklerinin, risk etmenlerinin saptanması gerekmektedir[19]. Tüm bu sebepler ruh sağlığı hizmetlerine katkı sağlayacak politika ve önleme stratejileri oluşturma konusunda geri kalmamıza neden olmaktadır.

Son Olarak…

Ruh hali, stabil seyretmeyen dinamik bir oluşumdur. Bu günlük hayatın değişmez gerçeğidir. Bazen kişilerin ya da kitlelerin yardıma ihtiyacı olacağı dönemler ortaya çıkabilir. İşte böyle anlarda kapısını çaldıkları biz hekimlerin bu konuda bilinçlenip, etiketlemenin önüne geçip onlara gerekli eli uzatması gerekmektedir. Sağlığa bütüncül yaklaşmak, ruh sağlığına gereken önemi tıp eğitimi sırasında vermek ve yeni nesil hekimlere bu durumun önemini benimsetmek belki de güzel bir yaklaşım olabilir.

Dr. Yüksel Nurgül ÇELEBİ

 

KAYNAKLAR

[1] OECD Indicators, Health at a Glance 2017. 2017.

[2] “Mental Health – Home Page – CDC.”  : https://www.cdc.gov/mentalhealth/index.htm.

[3] R. C. Kessler et al., “The global burden of mental disorders: An update from the WHO World Mental Health (WMH) Surveys,” Epidemiol. Psichiatr. Soc., vol. 18, no. 01, pp. 23–33, Mar. 2009.

[4] A. P. A. Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 5th edition (DSM-5). Washington, DC, “DSM-5 BOOK.” 2013.

[5] “Workplace Mental Health – Depression.”: http://www.workplacementalhealth.org/Mental-Health-Topics/Depression.

[6] “Workplace Mental Health – Postpartum Depression and Anxiety.” : http://www.workplacementalhealth.org/Mental-Health-Topics/Postpartum-Depression-and-Anxiety.

[7] “Workplace Mental Health – Anxiety Disorders.” : http://www.workplacementalhealth.org/Mental-Health-Topics/Anxiety-Disorders.

[8] “Panik Bozukluk.” : https://sagligim.gov.tr/ruh-sağlığı/liste/114-panik-bozukluk.html.

[9] “Takıntı Hastalığı – Obsesif Kompülsif Bozukluk.”: https://sagligim.gov.tr/ruh-sağlığı/liste/123-takıntı-hastalığı-–-obsesif-kompülsif-bozukluk-okb.html.

[10] WHO, “Suicide,” 2018.: https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/suicide

[11] “WHO | Management of substance abuse,” WHO, 2018.

[12] “WHO | Global information system on alcohol and health,” WHO, 2018.

[13] “Workplace Mental Health – Posttraumatic Stress Disorder.” : http://www.workplacementalhealth.org/Mental-Health-Topics/Posttraumatic-Stress-Disorder.

[14] Türki̇ye Ruh Sağlığı Profi̇li̇. 1998.

[15] T.C. Sağlık Bakanlığı Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı 2011-2023

[16]  “WHO | World Health Statistics 2018: Monitoring health for the SDGs,” WHO, 2018.

[17]  C. SONGUR, “Avrupa’da ve Türki̇ye’de Ruh Sağlığı Hi̇zmetleri̇ni̇n Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi̇ / A Comparative Examination of Mental Health Services On Europe and Turkey,” Soc. Sci. Stud. J., vol. 3, no. 7, pp. 276–289, 2017.

[18]  “WHO | WHO Mental Health Gap Action Programme (mhGAP),” WHO, 2019

[19] T. Aker, A. Devec, O. Taycan, and H. Ula, “Türkiye’de Psikiyatrik Epidemiyoloji: Yakın Zamanlı Araştırmalarda Temel Bulgular ve Gelecek İçin Öneriler,” Türk Psikiyatr. Derg., vol. 24, pp. 1–18, 2013.