Bilim insanlarının buluşları arasındaki en büyüleyici, aynı zamanda en korkutucuları, kendi vücudumuzdakiler olmalı.
İnsan anatomisinin gizemine dair bu keşiflerden sonuncusu, “interstisyum” adı verilen yeni organ oldu. Uzmanlara göre, vücudun en büyük organlarından biri olan interstisyum, kanserin yayılmasında bir “otoban” görevi görüyor olabilir.
Bu, insan bedeninin bize ne ilk, ne de son sürprizi.
İşte son 3 yılın 3 büyük keşfi.
Tıp dünyası, 2017 yılına sindirim sistemindeki yeni bir organın keşfiyle başladı.
İrlandalı cerrah Profesör Calvin Coffey, daha önce sindirimi sağlayan birçok parçadan oluşan bir yapı olarak görülen mezenter (bağırsak askısının) bir organ olduğunu ortaya koydu.
Mezenter, kolon, mide, ince bağırsak ve karındaki diğer organların bağlantı kurduğu noktada.
Uzmanlar mezenterin anatomisi ve yapısına dair az çok fikir sahibi olsa da, organın nasıl çalıştığı tam olarak bilinmiyor.
Mezenterin, kalın bağırsak kanseri, obezite ve iltihabi bağırsak hastalıklarında rol oynadığı da düşünülüyor.
Fiziksel sağlığımız ile Alzheimer ve depresyon gibi beyinde yaşanan bozukluklar arasında nasıl bir bağ var?
Bu soruya yanıt olabilecek keşif üç yıl önce ABD’den geldi.
Virginia Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi, kafatasının hemen altında, bağışıklık sistemi ile beyin arasındaki bağlantıyı kuran damarları keşfetti.
Nature dergisinde yayınlanan araştırmayı yürüten Prof Jonathan Kipnis, yaşadıkları şoku şu sözlerle anlatacaktı:
“Bedenin artık tamamen haritalandırıldığını ve bu gibi buluşların geçen yüzyılda çoktan bittiğini düşünürdüm. Anlaşılan yanılmışım.”
Beyin anatomisine ait yeni bir parçanın keşfedilmesi heyecan yarattı yaratmasına ama bazı uzmanlar, bu damarların hastalıklardaki olası rolünden emin değil.
Özellikle Alzheimer gibi hastalıklara ait çok sayıda teorinin ortaya atıldığı ve bu konuda dikkatli olunması gerektiği vurgulanıyor.
Öte yandan, beyindeki iltihabi vakaların bu damarlarla ilişkisini anlamak için, keşfi önemli bir adım görenler de var.
İnsan beyni hakkındaki fikirlerimiz uzun yıllar boyunca 20’inci yüzyılda yapılan beyin haritasına göre kodlandı.
2016’da bilim insanları beynin her iki yarısında bulunan ve 97’si daha önce hiç keşfedilmemiş 180 farklı bölüm olduğunu ortaya koydu ve yüzyıllık beyin haritasını güncelledi.
Hem de çok sofistike ve renkli bir formatta.
Nature dergisinde yayınlanan harita belki Google Haritalar kadar ayrıntılı değildi ama beyin zarına ait, en taze verileri en yeni teknolojilerle sundu.
Araştırma ekibinden David Van Essen, bu yeni bölümlerin beynin bilişsel faaliyetleriyle bağlantılı olduğunu söyledi.
Ekip önce ince damar tabaka ağlarıyla başladı, sonra 210 sağlıklı genç yetişkinin beyin taramalarını yaptı.
İkinci aşamada beynin tasarımı, çalışması, bağlantısallığı ya da topografisinden sadece birine odaklanılmak yerine, bu 4 kriterin hepsini birden kullanarak, kortekste “ülkelere” ayırır gibi sınırlar çizildi.
Ekip, beyindeki bölümlerin kendi içinde benzerlikler taşırken komşularından farklı yapılara sahip olabildiklerini gördü.
Bilim insanları şimdi, ileri teknoloji bu şema üzerinden otizm gibi rahatsızlıkların tedavisi hakkında daha fazlasını öğrenmeyi amaçlıyor.