Tıp Bayramı’nda Türkiye manzarası: Sağlıkta çöküş

Türkiye’de resmi veriler sağlığın çöktüğünü gösteriyor. Doktor ve hemşire sayısı yetersiz. Hastalar randevu bulamıyor. İktidarın 4 yıl sonraki plan hedefi bile dünyanın gerisinde kalıyor.

Bulunamayan hastane randevuları, aylar sonraya verilen MR sıraları, 5 dakikada bir muayene dayatması, 1 doktorun günde yüzden fazla hastaya bakmak zorunda kalması, 1 yılda nüfusun 2 katının acil servislere başvurmasının birçok sebebi var. Ama en önemli sebeplerinden biri Türkiye’de sağlık alanındaki insan gücü sayısının yetersizliği, Erdoğan’ın “Gidiyorlarsa gitsinler” dediği doktorundan hemşiresine sağlık emekçilerinin eksikliği.

100 BİN KİŞİYE 228 DOKTOR
Sağlık alanındaki bu yetersizlik hem resmi verilere hem de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın “Bazı branşlarda eksiklerimiz var” itiraflarına yansıyor. Türkiye, 100 bin kişi başına düşen doktor ve uzman doktor sayısında Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD) üyesi 37 ülke arasında son sırada. Sağlık Bakanlığının 2019-2023 stratejik planında 100 bin kişi başına düşen doktor sayısı için konulan hedef de tutmayarak 228’de kaldı. OECD ülkelerinde 100 bin kişi başına düşen doktor sayısının ortalaması 350’nin üzerinde. Bakanlığın 2028 yılı için hedeflediği 100 bin kişi başına düşen sayısı da 315. Yani 4 yıl sonra bile bu alanda OECD ülkelerinin ortalaması yakalanamıyor.

HEMŞİRE SAYISINDA DA DURUM BENZER
100 bin kişi başına düşen ebe hemşire sayısında da durum farklı değil. Tüm dünyada hemşire sayısının doktor sayısından daha fazla olduğu bilinirken Türkiye’de Bakanlığın son verilerine göre 100 bin kişi başına düşen ebe hemşiresi sayısı 356. OECD ülkelerinde 100 bin kişi başına düşen hemşire sayısı ise 920, Türkiye’nin yaklaşık 3 katı. Bakanlığın 2028 için 100 bin kişi başına düşen ebe hemşire sayısı hedefi de OECD’nin çok altında 500 olarak planlanmış.

TTB : ASIL DOKTOR AÇIĞI KAMUDA

Ali İhsan Ökten

Türk Tabipleri Birliği (TTB) 2. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, doktor açığının özellikle kamuda çok belirgin olduğuna dikkat çekti. Hekim açığı konusunda Sağlık Bakanlığının bir planı olmadığını belirten Ökten “Türkiye’nin hangi alanda hekim açığı var? Pratisyen hekim mi, aile hekimi mi yoksa uzman hekim mi? Uzman hekim açığı var ama hangi uzmanlık alanlarında? Bakanlık bunları ayrı ayrı değerlendirmiyor” dedi. Türkiye’nin öncelikle koruyucu hekimlik açısından aile hekimine ihtiyacı olduğunu dile getiren Ökten “Şu an aile hekimliği birimi sayısı 27 bin civarında. Bunun en az 40 bin olması gerekir” dedi. Hekim açığının önlemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu dile getiren Ökten “Bakanlığın sağlık alanını piyasaya açan 2002’den beri uygulanan sağlıkta dönüşüm projesi devam ettikçe doktor açığı da giderilemez. Vatandaş randevu bulamazken sağlığı ticaret gören bu anlayış yurt dışından parasıyla gelenlere sağlık turizmi adı altında alan açıyor. Bu politikayla kamudaki açık kapatılamaz, OECD ülkelerinin ortalaması da yakalanamaz” dedi. Kamu sağlık alanındaki sorunlar nedeniyle istifa eden, özel hastanelere geçen ve yurt dışında çalışmayı tercih edenlerin arttığına işaret eden Ökten “Son yıllarda özellikle yan dallar, cerrahi ve çocuk bölümleri boş kalıyor. Hatırlarsanız Urfa Harran Tıp Fakültesinde doktor yokluğundan 9 bölüm kapanmıştı. Bu gibi sorunlar başka kentlerde de yaşanıyor. Böyle giderse ileride bizi muayene ve ameliyat edecek nitelikli eğitim almış doktor bulamayacağız” uyarısını yaptı.

FAKÜLTE ÇOK, KADRO YETERSİZ, EĞİTİM NİTELİKSİZ…
Türkiye’nin 128 (91’i devlet, 37’si vakıf) tıp fakültesi sayısıyla dünyada 1. sırada olduğunu ama bunun olumlu bir liderlik olmadığına vurgu yapan Ökten “Nicelik artarken tıp eğitiminin niteliği düşüyor. Tıp fakültelerinin açıldığı yerlerde en az 1.5 milyon nüfus (hasta sayısı açısından) olması gözetilmiyor. ‘Giderlerse gitsinler’ anlayışıyla her geçen ay artan hekim göçünün kontenjan artışlarıyla telafi edileceği düşünülüyor” dedi. Türkiye’deki 4 tıp fakültesinin kontenjan açmamış tabela tıp fakültesi konumunda olduğunu belirten Ökten, “14 tıp fakültesinde ise eğitimin bir kısmı ya da tamamı başka bir tıp fakültesi tarafından yürütülmekte. Bu tıp fakülteleri altyapı, eğitici insan gücü ve olanakları açısından henüz eğitime hazır değil” dedi. Tıp fakültesi sayısı ve kontenjanların fazlalığıyla birlikte tıp eğitiminin niteliğinin giderek kötüleştiğini belirten Ökten “Devlette 485, vakıf tıp fakültelerinde 334 olmak üzere 2022-23 eğitim döneminde toplam 819 öğretim üyesi kadrosu boş kaldı” dedi. Tıp fakültelerindeki toplam öğrenci sayısının 2022’de 112 bin 58 olduğunu belirten Ökten şunları söyledi: “Bu sayılar nitelikli hekim yetiştirme olanaklarından uzak olduğumuzu gösteriyor. Bir diğer önemli konu tıp fakültelerinin akreditasyonudur. Tıp Eğitimi Programlarını Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (TEPDAD) Türkiye’deki tıp fakültelerinin sadece 36’sı, vakıf tıp fakültelerinin 8’i akredite edilmiştir. Yani Türkiye’deki her üç tıp fakültesinden ikisi akredite değildir.”

SES: BİNAYA DEĞİL İNSAN GÜCÜNE YATIRIM YAPILMALI

Eylem Kaya Eroğlu

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) MYK Üyesi Eylem Kaya Eroğlu, Sağlık Bakanının sürekli hasta, hastane ve muayene sayılarıyla övünmesini eleştirerek “Sağlıkta asıl övünülmesi gereken koruyucu sağlık hizmetlerinin gelişkinliği ve sağlık insan gücüne yapılan yatırım olmalı” dedi. Türkiye’nin sağlık alanındaki insan gücünün uluslararası alanla karşılaştırıldığında ne kadar yetersiz olduğunun görüldüğüne vurgu yapan Eroğlu “Sağlıkta krizler karşısında dayanıklı durabilmek için yalnızca fiziksel kapasite artışı yeterli olmuyor. Halkın nitelikli sağlık hizmetine erişmesindeki en büyük engel olan sağlık insan gücü yetersizliği giderilmeli” dedi. Sağlık emekçilerine yönelik tırmanan şiddet, iş yükü artışı, liyakatsiz yöneticilerin yol açtığı sorunlar, mobbing ve baskı yüzünden hekimlerle başlayan sağlık emek göçünün hemşirelerle devam ettiğine dikkat çekerek “Sağlık Bakanlığı ise fiziksel kapasite artışı tercihinde ısrar ediyor. Halkın nitelikli sağlık hizmetine erişmesindeki en büyük engel sağlık insan gücü yetersizliğini gidermeyen sağlık politikalarıdır” dedi.

HEKİM GÖÇÜ 11 YILDA 60 KAT ARTTI

Doktor, ebe ve hemşire yetersizliğine bir de sağlıkta artan şiddet, malpraktis davaları ve ekonomik özlük haklarının geriye gitmesi nedeniyle artan doktor göçü de ekleniyor. Yurt dışında çalışmak için Türk Tabipler Birliğinden (TTB) ‘iyi hal belgesi’ alan doktor sayısı 11 yılda 60 kat artarak 11 bini geçti. TTB’nin verilerine göre 2012’de yurt dışında çalışmak için belge alan hekim sayısı 59 iken 2023’te bu sayı 3025’e çıktı. 2024’ün sadece ilk iki ayında ise bu sayı 453 oldu. Artan hekim göçüne son yıllarda hemşire göçü de eklendi. Son 3 yılda 13 bini aşkın doktor da kamuya ait sağlık kurumlarından istifa etti.

CERRAHİ BRANŞLAR BOŞ KALDI
Doktor eksikliğinin en fazla hissedildiği alan ise çocuk yan dallar ve cerrahi branşlar. Nisan 2022’de TUS yerleştirme sonuçlarına göre, 12 bin 294 kontenjanın bin 859’u boş kalmıştı. 2023’ün ilk TUS yerleştirmesinde ise cerrahi branşların 4’te 3’ü boş kaldı. Sağlık Bakanlığı, uzman hekim açığını çözmek için sözleşmeli istihdam edilecek hekim sayısını artırırken bir yanda da 65-72 yaş arasındaki hekimlerden atama talebi topluyor.

BÖLGESEL EŞİTSİZLİK HAD SAFHADA
Öte yandan Türkiye’de sağlık alanındaki bölgesel eşitsizlik de giderilemiyor. Batı Anadolu, Ege Bölgesi ve İstanbul dışında kalan yerlerin tamamında doktor ve uzman doktor sayısı Türkiye ortalamasının da altında. Örneğin Ege Bölgesi’nde 100 bin kişi başına 225, İstanbul’da 267 doktor düşerken, Güneydoğu Anadolu’da bu sayı 148’e iniyor. Bakanlığın 2022 verilerine göre İstanbul’da 100 bin kişi başına 151, Ege Bölgesi’nde 121 uzman doktor düşerken bu oran Kuzeydoğu Anadolu’da 79, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ise sadece 69.

 

Alıntı: evrensel.net