Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) de bileşenleri arasında olduğu Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu, 21-22 Eylül 2024 tarihlerinde Ankara’da düzenlediği “Ücretsiz Okul Yemeği Hemen Şimdi” Çalıştayı’nın sonuçlarını 16 Ekim 2024 günü Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısı ile paylaştı.
TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Pınar Saip’in de katıldığı basın toplantısında ortak açıklamayı Öğrenci Veli Derneği Yönetim Kurulu üyesi Seval Keleş okudu.
Okul yemeğinin ve içme suyunun, kamusal eğitim hakkının temel öğeleri arasında yer aldığını söylenen açıklamada, bu nedenle de okul yemeği için kaynak ayrılmasının tercihten öte bir gereklilik olduğu belirtildi. Türkiye’de okul terklerinin her geçen yıl arttığı ve 2023 itibariyle ülke tarihinin en yüksek seviyesine ulaştığı ifade edilen açıklamada, okul yemeğinin hem okullaşma hem de akademik başarıdaki rolüne dikkat çekildi.
“Okul yemeği çocukların sağlıklı beslenmelerinin, ruh sağlıklarının ve genel sağlıklarının ayrılmaz bir parçasıdır” ifadelerine yer verilen metinde, sağlıklı beslenmeden yoksun kalan çocukların bodurluk ve zayıflık ile enfeksiyon, ishal, pnomoni gibi ölümcül hastalıklar ile karşı karşıya kaldığı hatırlatıldı. Açıklamada TTB ve SES’in hazırladığı “Deprem Bölgesindeki Beş Yaş Altı Çocukların Beslenme Durumları – Hatay Örneği” Raporu’na atıfla deprem bölgesindeki beş yaş altı çocuklarda bodurluk ve zayıflık oranlarının arttığını da kaydedildi.
Okul yemeğinin çocuk psikolojisi, toplumsal cinsiyet eşitliği, gıda güvenliği ile ilişkilerinden de bahsedilen açıklamada; Anayasa’ya, ilgili yasalara ve Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelere atıf yapılarak kamu otoritesinin sorumlulukları hatırlatıldı. Açıklamanın sonunda Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu’nun talepleri şöyle sıralandı:
- Okul yemeği lütuf değil tüm çocukların, gençlerin kamusal hakkıdır. Okul yemeği kamusal haktır ve okul yemeği programlarını uygulamak sosyal devlet ilkesinin gereğidir. Kamu eliyle, kamu kaynaklarıyla okul öncesinden yükseköğretime tüm öğrenciler için okul yemeği programları bir an önce hayata geçirilmelidir.
- Çocukların sağlıklı beslenmesinin sağlanması “bütçe yetersizliği” meselesi olarak değil, sosyal devletin yerine getirmesi gereken öncelikli kamusal görev olarak görülmelidir. Bütçe görüşmelerinin ana gündemlerinden biri okul yemeği olmalı, okul yemeği için yeterli bütçe ayrılmalıdır.
- Türkiye, Uluslararası Okul Yemeği Koalisyonu’nun katılımcı ülkelerinden biri olmalı; bu üyelikten kaynaklı olarak gerekli kamusal yükümlüklerini yerine getirmelidir.
- MEB’e bağlı bir Beslenme Genel Müdürlüğü (illerde olacak şekilde) birimi oluşturulmalı, yeterli sayıda beslenme ile ilgili gıda mühendisi, beslenme ve diyet uzmanı, hekim, aşçı ve mutfak personellerinin kadrolu, güvenceli istihdamı sağlanmalıdır.
- Yapılacak tüm çalışmalar sağlık ve beslenme mevzuatına uygun olarak yürütülmelidir.
- Fiziki mekân açısından uygun okullarda acilen yemekhane mekanları oluşturulmalı; fiziki mekanı uygun olmayan okullarda ise il ve ilçe bazında uygun yerleşim noktalarında merkezi mutfaklar oluşturulmalı; okullara bu noktalardan uygun taşıma araçlarıyla okul yemeği ulaştırılmalıdır.
- Okullarda ve illerde kurulacak merkezi mutfaklarda verilecek hizmet bir kamu görevi olarak görülmeli; okul yemeği programı MEB’e bağlı olarak kurulacak olan Beslenme Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmelidir.
- Okul yemeği programlarında topraktan sofraya uzanan süreçte ekolojik bir bakış açısı esas alınmalı; bu amaçla yerelde agroekolojik üretim yapan küçük üreticiler ve kooperatifler (toprak onarımı, çiftçilerin kalkınması, su varlıklarının kirlenmesinin önlenmesi, biyoçeşitliliğin korunması, kamusal faydalar) desteklenmelidir.
- Okullarda çocukların suya erişimini sağlayacak uygunlukta sebil ve çeşmeler oluşturulmalıdır.
- Ülkemizdeki içme suyu varlıklarındaki toksik kimyasal madde içeriğine dair bir kirlilik haritası çıkarılmalı; su kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde kısa vadede okullara toksik kimyasalları tutacak filtrasyon sistemleri kurulmalı; uzun vadede de yerel yönetimler ve ilgili kamu kurumlarının işbirliği ile benzeri sistemler tüm iller bazında oluşturulmalıdır.
- Türkiye’deki su varlıklarının kirletilmesinin önlenmesi Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile yerel yönetimler tarafından etkin ve titiz bir şekilde takip edilmeli; Türkiye’deki yeraltı yerüstü su varlıklarında izlemesi yapılan toksik kimyasal maddelerde Uluslararası Akademik literatürde ve Uluslararası Sağlık ve Gıda Güvenliği alanında çalışan kurumlarda belirtilen etken maddelerin tamamının dikkate alınarak güncellenmesi sağlanmalı; eksik olan PFAS, pestisitlerin tamamı gibi çocuk sağlığını tehdit eden toksik kimyasalların kontrol ve izleme faaliyetleri yapılmalıdır.
- Okul yemeği programları ve sağlıklı suya erişim uygulamaları okul aile birlikleri, meslek örgütleri, sendikalar ve demokratik kitle örgütlerinin denetimine açılmalı; yalnızca valilik kontrolünde değil, beslenme genel müdürlükleri kapsamında da olması sağlanmalıdır.
- İlgili kamu kurumlarının gıda ve su alanında yürüttüğü kontrol, denetim ve izleme faaliyetlerinden elde edilen sonuçlar ve yapılan çalışmalar kamuoyu ile düzenli bir şekilde şeffaf olarak paylaşılmalıdır.
- Okullarda sağlıklı beslenme dersi, zorunlu dersler arasında yer almalı; Sağlık Bilgisi ve Hayat Bilgisi gibi derslerde su ve beslenme temel bir ünite olarak yer almalıdır. Ayrıca su ve beslenme konusu okul rehberlik hizmetlerinin ve sınıf rehberliğinin temel bir parçası olmalıdır. Velilere yönelik olarak beslenme konusunda bilgilendirme çalışmaları yapılmalı; okul yemeği programlarının gerekliliği, yaratacağı faydalar ve çeşitli ülkelerde var olan deneyimler hakkında bilgilendirici yayınlar yapılmalıdır.
- Türkiye’de tüm okullarda ayrımsız, amasız, fakatsız şekilde sağlıklı su ve yemek sağlanmalı; bunun yanında Türkiye, Uluslararası Yemek Koalisyonu’na katılarak taahhütte bulunmalıdır.
“Ücretsiz Okul Yemeği Hemen Şimdi Çalıştay Raporu”nun tamamı için tıklayın.
Alıntı: ttb.org.tr