Türkiye İstatistik Kurumu, TÜİK 2024 yılına ait Sağlık Harcamaları İstatistikleri geçtiğimiz Perşembe günü açıklandı.
TÜİK’e göre 2023 yılında yüzde 105 artarak 1 trilyon 244 milyar TL olan toplam sağlık harcaması 2024 yılında da yüzde 89.6 artarak 2 trilyon 359 milyar TL’ye çıkmış.
Keza, TÜİK’e göre 2022 yılında yüzde 4’e kadar düşen toplam sağlık harcamasının gayri safi yurtiçi hasılaya, GSİYH’ye oranı 2023 yılında yüzde 4.6’ya çıkmıştı. Artış bu sene de devam etmiş, yüzde 5.3’e çıkmış.
TÜİK haber bültenine göre kişi başı sağlık harcamasında son yıllardaki hızlı artış da devam etmiş; 2022 yılında 7.141 TL, 2023 yılında 14 bin 582 TL iken yüzde 89.2’lik artışla 27 bin 587 TL olmuş. Bültende yer alan rakamlara göre kişi başı sağlık harcaması sadece TL olarak değil, ABD Doları olarak da artmış; 2022 yılında 431, 2023 yılında 621 iken geçen yıl 840 ABD Doları olmuş.
Bültende sağlık harcamalarıyla ilgili başka bir dizi rakam da var ama benim ilgimi daha çok bunlar; en çok da kişi başı sağlık harcamasının iki yılda TL bazında yaklaşık dört katına, dolar bazında da yaklaşık iki katına çıkmış olması çekti.
Bu rakamlar doğruysa, yani kişi başı sağlık harcaması son iki yılda TL’yi geçtim de dolar bazında bile ikiye katlandıysa bu artışı günlük hayatımızda hissetmemiz, sağlık hizmeti alırken bir rahatlama filan yaşamamız gerekmez miydi, diye düşündüm.
∗∗∗
Tesadüf bu ya, TÜİK’in 2024 yılı Sağlık Harcamaları İstatistikleri açıklandığı aynı gün Toplum ve Hekim dergisinin Kasım-Aralık sayısı da yayınlandı. Sayıda yer alan yazılardan biri de “Türkiye İstatistik Kurumu’nun Açıkladığı Sağlık Verisine Güvenilir mi?” başlıklı derleme. Yazarı Bursa Uludağ Tıp Fakültesi’nden halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Alpaslan Türkkan.
Türkkan, verinin sağlık hizmetleri, özellikle de halka sağlığı açısından önemini vurguladıktan sonra TÜİK, Sağlık Bakanlığı, Avrupa İstatistik Ofisi Eurostat ve Dünya Bankası verileri arasındaki tutarsızlığa işaret ediyor.
Örneğin COVID-19 ölüm sayıları konusunda TÜİK ile Sağlık Bakanlığı arasında belirgin farklar olduğuna dikkat çekiyor. TÜİK 2020-2021 döneminde toplam ölüm sayısını 87 bin 334 olarak açıklarken Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı sayı 101 binin üzerinde olmuş.
∗∗∗
Türkkan yazısının devamında Bursa’nın sağlık göstergeleri konusunda TÜİK ile Bursa Sağlık Müdürlüğü rakamları arasındaki uyumsuzluklara yer vermiş.
Yazıda yer alan tabloda 2010 ile 2019 yılları arasında Bursa’daki bebek ölüm hızı, 100 bin kişiye düşen hastane yatağı sayısı ve tüm sektörlerde yatak sayısı ile ilgili olarak bu iki kamu kurumunun verdiği sayılar karşılaştırılmış.
TÜİK ve Bursa Sağlık Müdürlüğü otuz parametreden sadece ikisi, 2011 yılında tüm sektörlerdeki hasta yatağı sayısı ile 2012 yılında 100 bin kişiye düşen hastane yatağı sayısı birbiriyle uyumluymuş. Diğer yirmi sekiz parametre birbirini tutmuyormuş.
Bu arada Bursa Sağlık Müdürlüğü ile TÜİK ve Sağlık Bakanlığı’nın bildirdiği yer alan Bursa’daki hastane sayısı bile aynı değilmiş. Yatan hasta sayısı, uzman hekim sayısı, asistan sayısına gelince hesap hepten kayıyormuş.
∗∗∗
Türkkan’ın da yazısında belirttiği gibi Türkiye’de resmi istatistikleri derlemek, istatistiksel yöntem ve standartları belirlemek, göstergeleri üretmek, analiz etmek, yayımlamak ve dağıtmak TÜİK’in sorumluluğunda. TÜİK, Türkiye verisini aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler, Uluslararası Çalışma Örgütü gibi uluslararası kurumlara da gönderiyor.
Bu durumda hepimiz ister istemez TÜİK’in verdiği rakamları kullanmak zorundayız.
Zaten böyle büyük verileri başka bir kurumun; diyelim bir STK’nın, bir meslek örgütünün filan toplaması, işlemesi, hesaplaması da mümkün değil.
Öyle de olsa TÜİK’in verilerini kullanırken dikkatli olmak gerekiyor.
Alıntı: birgun.net – Osman Öztürk