Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) 2024 yılı ikinci dönem sınav yerleştirmeleri önceki hafta yapıldı. Bu sınavlar ve genç hekimlerin tercihleri hem halkımızın sağlığı hem de ülkemiz tıbbının geleceği açısından çok önemli. Son TUS 18 Ağustos 2024’de yapıldı, kontenjanlar sonuçlar açıklandıktan 40 gün sonra yayımlanabildi. Belli ki yetkililer karar vermekte zorlandı. Asistan hekimlerin yerleşecekleri yerleri ve sayıları belirlemede keyfilik hüküm sürmeye devam ediyor.
Hatırlayalım, Cumhurbaşkanı “varsın gidiyorlarsa gitsinler, bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı buralarda istihdam ederiz” açıklamasını yaptıktan sonra asistan hekim kontenjanları bir anda fırlamıştı. Eylül 2021 TUS’unda 5 bin 655 olan asistan kontenjanı Mart 2022’de 12 bin 233 olmuştu. Sonuç; birçok bölümde asistanlar odalara sığmıyor, hasta ziyaretlerinde koridorlara taşıyor, birbirlerini tanımıyor. Sayılarının çok arttığı anlaşılmış olacak ki, 2024 birinci dönemde 10 bin 29 olan kontenjan ikinci dönemde 8 bin 114’e indirilmiş. Aile hekimliği toplam asistan kadro sayısı 712’den 2010’a çıkarken diğer branşlarda sert düşüşler var. Örneğin Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi aile hekimliğine 17 asistan alınırken halk sağlığına bir asistan alınıyor. Bu dağılımların nasıl bir planlamanın ürünü olduğu açıklanmıyor.
Doğrusunu hep tarif ediyoruz: Sağlık Bakanlığı ve YÖK, başta TTB ve uzmanlık dernekleri olmak üzere alanın ilgili kurumlarını kattığı bir çalışmayla tıp ve uzmanlık eğitiminin, kontenjanların planlamalarını yapmalıdır. Oysa bakıyoruz, kurumlardan talepler alınsa da bunlara uyulmadan asistan dağılımları yapılıyor.
ÖZEL HASTANELERDE UZMANLIK EĞİTİMİ
Uzmanlık eğitiminde bir çığır açılıyor. Sağlıkta özelleştirmenin sakıncalarını yenidoğan bebek skandalında gördük ama vazgeçmiyor, seviye atlıyoruz. Vakıf üniversitesi tıp fakültelerinden 15’inin kendi hastanesi yok, özel hastaneler ile afiliasyon yapıyor. Oysa 16.10.2020 tarihinde yayımlanan bir yasa maddesiyle, vakıf üniversitelerinin tıp fakültelerine eğitim ve öğretim hizmetlerinin sunumu için asgari 200 yatak kapasitesine sahip ve YÖK’ün kriterlerine uygun bir hastanesi olması koşulu getirilmişti. Bu koşula uymayan vakıf üniversitesi tıp fakültelerine iki yıl süre verilmişti. İnanamazsınız, süre geçtiği halde kendi hastanesi olmayan vakıf tıp fakülteleri öğrenci almaya devam ediyor, yetmedi, şimdi de asistan alımına başlıyor. Bunların 10 tanesi son TUS’ta 30 asistan aldı. Örnek olsun, Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi dermatoloji, plastik cerrahi ve radyoloji bölümlerine alınan üç asistan Medical Park Bahçelievler Hastanesi’nde, Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi dermatoloji, iç hastalıkları ve nöroloji bölümlerine alınan üç asistan Medicana International Ankara Hastanesi’nde eğitim alacak.
Daha acayip olanı var. Haliç Üniversitesi Tıp Fakültesi eski sağlık bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun sahibi olduğu Özel Avcılar Hospital ile afiliasyonda idi. Bu hastane yenidoğan skandalı nedeniyle kapatıldı, ama son TUS’da pediatri, göz, kulak burun boğaz ve radyoloji bölümlerine dört asistan yerleşti. Nerede eğitim alacaklar? Bu tıp fakültesinin 4, 5 ve 6. sınıf öğrencilerinin klinik eğitimleri nasıl olacak? Üniversite çözümü bulmuş, hastane kapatıldıktan sonra dört gün içinde bu kez Şişli Memorial Hastanesi ile afiliasyon yapmış, YÖK Genel Kurulu da onay vermiş. Bir özel hastane dört gün içinde mezuniyet öncesi ve sonrası eğitim veren mekâna dönüşmüş. Hayırlı olsun.
Bu kontenjanlar verilirken Tıpta Uzmanlık Kurulu’nun yerinde yeterlilik incelemesi yapmadığını, hatta kimi kontenjanların da bu tıp fakültelerinin talebi olmadan verildiğini öğreniyoruz. Bu yaklaşımla nitelikli uzmanlık eğitimi ve sağlık hizmeti olur mu?
YAŞAMSAL BRANŞLAR TERCİH EDİLMİYOR
Bu devam eden büyük bir sorun. Puan sıralamalarına bakınca en çok tercih edilen bölümler spor hekimliği, dermatoloji, plastik cerrahi, nükleer tıp, tıbbi genetik, göz hastalıkları ve biyokimya. En az tercih edilenler ise çocuk hastalıkları, aile hekimliği, acil tıp, çocuk cerrahisi, göğüs cerrahisi, kadın doğum, genel cerrahi, kalp damar cerrahisi, beyin cerrahisi. Boş kalan kontenjanların çoğu da bu bölümlere ait. Çocuk hastalıklarında 882 kontenjanın 351’i boş kalmış. Genç hekimler uzunca bir süredir yaşamımız için çok kritik branşları tercih etmiyor. Böyle değildi. Öne çıkan sebepler gelecek kaygısı, iş yükü, nöbet sıklığı, ekonomik sorunlar, şiddet, malpraktis davalarından çekinceler. Hekimler hastayla olabildiğince az temas eden, estetik girişimleri önceleyen, riski az bölümleri istiyor. Sağlık sisteminin ülkemizi getirdiği acı hâllerden biri de budur.
Her şey ortada. Asistan eğitiminde, geleceğin uzman hekimlerini yetiştirmede sıkıntılar yaşıyoruz. Planlamadan eğitim kalitesine yapılması gereken çok şey var, ancak sorunlar görmezden geliniyor, üstelik derinleşiyor. Bu da hepimizin sağlığına dair iyi işaretler vermiyor. Tekrarlayayım, çözüm akıldan, bilimden, sağlığı piyasa malı değil hak olarak gören bir anlayıştan geçiyor.
Alıntı: birgun.net