Akıl Ve Vicdan

İnsanın birbirini tamamlaması gereken iki niteliği.

Vicdansız akıl tehlikelidir, akılsız vicdan çaresiz.

Onun için de tarih boyunca bütün egemenler aklı bastırarak, vicdanı susturarak kitleleri istedikleri gibi yönetmişlerdir.

Devrimler aklın ve vicdanın isyanlarından doğmuştur.

Karşılaştığımız bütün sorunları bu açıdan irdelersek konuyu daha iyi görürüz.

Pompalı tüfekli katiller vicdanlarını yok etmiş akıllarını bulandırmış zavallılardır.

Uyuşturucu kullananlar akıllarından vazgeçmiş, vicdanlarını koydukları yeri unutmuş bağımlılardır.

İnternet, aklını kullananların elinde yararlı bir iletişim yolu,aklından vazgeçenlerin elinde ekran uyuşturucusudur.

Eğitim, aklını kullanıp hedefini seçerek öğrenmek isteyenler için yararlı bir süreçtir.

Hiçbir şey düşünmeyip bir şey olmaya çalışanlar için ise zaman emek ve para kaybıdır.

Akılcılık insanlığın dogmalarla boğuşarak, kimi zaman savaşarak bin yıllar boyunca filazofuyla, yazarlarıyla, onlardan esinlenen asker sivil yöneticilerle, tarihin devrimcileriyle reformcularıyla kazandığı büyük bir aşamadır.

Akılcılık bir dönüşümdür.

Günümüzde de akılcılık dogmacılığın tehdidi altındadır.

Çünkü, dogmacılık, düşünmenin, karar vermenin, harekete geçmenin sorumluluğunu ortadan kaldırır.

Dogma ‘ sen bir şey düşünme ‘ der, ‘ ben senin yerine düşünmüştüm’. ‘Sen sadece bana inan, benim dediklerimi yap, kararları bana bırak, o kadar’ der.

Dogma, seslendiklerine ’kendi aklını sadece benim dediklerimi yapmak için kullan’ der.

Sorumluluktan korkan, sorumluluktan kaçan insan da bu çağrıya itaat eder.

Dogmanın bütün gücü işte bu itaattir.

Dogmanın kaynağı din olabilir, gelenek olabilir, töre olabilir,  herhangi bir öğreti olabilir.

Sorgulamadan inanılan, eleştirilemeyen, tartışılamayan her şey dogmadır.

İnsanlığın en büyük kazanımı ‘eleştirel akıl’ dır.

Bundan vazgeçen insanın aklı da işe yaramaz vicdanı da.

Ahlak, aklın ve vicdanın ortak sunucudur.

Akılsız olanın vicdanı ahlaklı olmaya yetmez.

Vicdansız olanın aklı da ahlaka ulaşamaz.

Ahlak, korkunun ürünü değildir, akılla vicdanın ortak sonucudur.

İşte, Mustafa Kemal Atatürk’ ün ‘ Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştiriniz’ sözünün büyüklüğü de buradadır.

Özgür düşünce, özgür vicdan, özgür kültür.

Dogmaların esaretinden, sultanların vesayetinden, yabancıların ipoteğinden kurtulmuş insanlar olmak.

Bugün öyle bir Türkiye’ de mi yaşıyoruz?

Sorunlarımızın çözümünü akılla ve vicdanla mı arıyoruz?

Yoksa, Cumhuriyetin 83. yılında bütünüyle ortaçağa doğru yol mu alıyoruz?

 

Dr. Erdal Atabek – TTB Merkez Konseyi Eski Başkanı

 

Hekimce Bakış 80. Sayı