Bursa’da hava durumu

Ulan bu gemiler senin gemilerin mi
Minarelerini kürdan gibi dişlerinin arasında
Liman liman götüren
Ulan bu mazot tüküren bu dövmeli gemiler senin mi

Attila İlhan (İstanbul Ağrısı şiirinden)

İnsanlar kendilerine söylenenleri unutabilirler. Muhtemelen bu hava kirliliği yazısı sizlerle ilkbaharda buluşacak. Baharın güneşli günlerinde hava kirliliğinden söz etmek Bursa gibi büyük sanayi kuruluşları ve motorlu araç sayısı fazla illerimizde giderek gerekli hale gelmiştir. Bütün iyi işleri kendilerinden, kötü işleri ve olumsuzlukları Allahtan bilen bir partinin tek başına 8 yıl sürdürdüğü iktidarı ve onun çevre ve sağlık politikalarındaki olumsuzluklarını unutmayasınız diye birilerinin söylediklerini yazması da gerekir. 2010 Aralık ayının ilk günlerinden beri yaptığım inceleme ve veri toplama çalışmasının sonucu bu yazı ne yazık ki 2011 Mart ayının sonuna ve hatta Nisana sarktı.

Kaynak Havası Satılması Yakındır Son araştırmaları bilmiyorum, ama bu ülkede erişkinlerin yaklaşık %38’i (2002 sayıları ile: Erkeklerin %50’si, kadınların %26’sı) son yıllarda popüler olan iç ortamın ‘temiz hava sahası’nı bozmamak için yasanın izin verdiği mekânlara çıkarak temiz sandıkları kent havasıyla birlikte sigaralarından derin nefesler çekmeye devam ediyorlar.

Evlerimizin, iş yerlerimizin ve okullarımızın ve gebelerimizin, çocuklarımızın, yaşlılarımızın, hastalarımızın ve sağlamlarımızın soluduğu iç ortam havasını dış ortamdan gelen temiz (!) hava ile havalandırıyoruz.

‘İç ortam havası’nın da, ‘dış ortam havası’nın da yönetmeliği, yasası var, ama kimse, gülmece programlarına konu olacak kadar diğer çevre suçlularını ve dış ortam havasını kirleten suçluları ‘iç ortam’ınkiler kadar aramıyor. Çünkü herkes aynaya baktığında büyük bir suç örgütünün üyesi oldukları gerçeği ile karşı karşıya geliyor. Arasalar dahi yapacak fazla bir şeyleri yok. Zira tiryakisi oldukları ‘hava’ kirli de olsa, susuzluk, açlık gibi göreceli olarak uzun süre dayanılacak bir temel içgüdü değil; en fazla bir dakika süre ile erteleyebildikleri istemsiz bir hareket. Sonra kirli ya da temiz; deriiin bir nefes!

Dış ortam havasını kirleten suç örgütleri (sektörler) sigarada olduğu kadar az ve homojen değil. Belki herkesin fabrikası yok, ama herkesin havayı kirleten özel ya da ticari bir arabası, bir sobası, kalorifer tesisatı (kombi vb) vb var. Giderek artan sayıda insanımız şebeke suyuna güvenmeyerek şişelenmiş ‘kaynak suyu’na para ödüyor, ama şebeke suyundan daha kirli olsa da ‘kaynak havası’ henüz satılmıyorsa da son afet öncesi kimi zaman Japonya’dan geçilen bazı haber görüntülerinde gördüğümüz (Karayolu dinlenme istasyonlarında sıkça gördüğümüz paralı masaj aletleri gibi) jetonla birkaç dakika temiz hava (oksijen) soluma cihazlarını Bursa, Adana, İnegöl gibi kimi kirliliği yüksek il ve ilçelerimizde görmenin zamanı bu gidişle yakındır.

Biyolojik Kirlilik, Kimyasal Olandan Daha mı İğrenç?
İnsanlar kendilerinin ve diğer hayvanların salgılarından, dışkı ve idrarlarından; bunlarla bulaşmış madde ve eşyalardan, mide barsak sistemi kökenli gazlarla bütün bunların topluca bulunduğu, akıtıldığı veya ortama salındığı kanal ve çukurlardan ve katı atıklarından ve ölülerinden tiksinirler. Çünkü onlardan gelen riskin (tehlike olasılığının) algılanma geçmişi romanlara konu olacak kadar eski ve öğrenilmiş iğrençlik ve mide bulandırıcılık ve insanlık tarihinin büyük acıları ile doludur.

Buna karşılık insanların büyük çoğunluğu kullandıkları motorlu araçların (Attilâ İlhan’ın şiirinde dile getirdiği gibi) ‘tükürüğü’ ya da ‘dışkısı’ sayılabilecek egzoz gazlarından veya evlerinde ya da işyerlerinde ısınmak veya enerji üretmek için kullandıkları yakıtların yanmasından çıkan gazlardan pek o kadar tiksinmezler ve korkmaz; kaçmazlar. Sigara dumanından tiksinmeyi yeni öğreniyoruz. Çünkü her ne kadar romanlara doğrudan konu olmamışsa da sigaraya karşı, 40 yıllık tıp araştırmaları ile desteklenen büyük bir devasa bir reklâm, yasa ve iktidar desteklenmiş bir tüketici isteği var, ama pek çok roman, öykü ve filmin kahramanı kanser hastalığı ile tanışmış olsa bile henüz konusu veya kahramanı doğrudan hava kirliliği ve ona bağlı hastalıklardan acı çekenler olan (örn. 1952’de 4000 kişinin öldüğü günlerce süren Londra smog ve inversiyonunun) klâsik denebilecek bir edebiyat eseri yoktur ve bol ödüllü çok fazla film çevrilmemiştir.

Oysa, insan ve hayvan salgısındaki mikropların neden olduğu hastalıklara göre daha geç ortaya çıksalar ve henüz sanat eserlerine konu olmamış olsalar bile havayı kirleten bu gazların zararlı sonuçları da ölüm sayımızın %10’u kadar beklenen ömür süresini kısaltır. Üstelik çoğu kez ilacı olmayan ve hatta ölümcül olabilen kanser ve astım krizi gibi yaşamın kalitesini azaltan hastalıklara yol açacak kadar ağır ve korkutucudur.

Sigaradaki tıbbi araştırma kanıtları kadar çok ve sadece koruyucu tıbbın değil, tüm tıp sektörünün desteğine sahip olmasa ya da (veba, tifüs gibi) orduların savaş kaybetmesine yol açma(dığı sanıl)sa bile, aslında hava kirliliği araştırma kanıtları da yeterincedir. Hava kirliliği; içinde bulundurduğu ve neler olduğu hiçbir zaman tam bilinemeyen zararlı etkenlerin karmaşık etki(leşim)leri nedeniyle diğer bütün hastalıkların daha erken başlamasına, daha gürültülü seyretmesine, yavaş iyileşmesine veya iyileşmemesine neden olur . Hava kirleticileri akciğer, kardiyovasküler ve davranış nörolojisi fonksiyonlarında kayıplar veya bozukluklar ve hastalık ve ölüm hızlarında belirgin artışlar yaparlar. Ortam havasındaki birden fazla kirleticiye bağlı olarak: Kişiden kişiye değişen şiddette rahatsızlık-huzursuzluk hissi , rahatsız edici koku algılama; gözde, burunda, boğazda yanma duygusu, kuru öksürük, larenjit, farenjit, bronşit, astım, sinüzit, anemi, allerji, pnömoni ve kanser gibi hastalıklarda artış; depresif ruh hali, başağrısı ve iştahsızlık gibi belirgin veya örtülü belirtiler veren sağlık etkileri görülür. Bu yazının amacı, arasında bilim insanlarının da bulunduğu siz meslektaşlarımız aracılığı ile kentlerde ya da kırsal kesimde ve ilçelerimizde kirletici sanayi tesislerinin yakınında yaşayan tüm halkımıza hava kirliliğindeki ‘sahte negatif’ sonucu yani hava kirliliği var olmasına rağmen (kırsal bölgelerde ve ilçelerde) yapılmayan ya da yapılsa da “kenti temsil etmeyen ve kirlilik etkenlerini büyük çoğunluğunu içermeyen”, ‘dostlar alışverişte görsün’ şeklindeki ‘-miş gibi’ ölçümlerle kışın kalın bir yorgan gibi kentlerimizin üstünü örten, ama aslında yıl boyu var olan hava kirliliği yatağının nasıl ‘yok’ gösterildiğini; delillerinin nasıl karartıldığını, sonuçta hava kirliliği gerçeğinin bizlerden nasıl saklandığını anlatmaktır . Yalnız şu kadarını söyleyelim ki ne kadar karartılsa da örneğin: Sınırlı sayıda olmakla birlikte bazı araştırmalara göre: “1990-1996 yılları arasında Türkiye’nin büyük kentlerinde yaşayan 15 milyon kişi Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) standartlarının üzerinde PM ve S02’ye maruz kalmıştır. 1993 yılındaki araştırma verilerine göre söz konusu iki kirlilikte DSÖ standartları tutturulamadığı için 3.310 kişinin yaşamı kurtarılamamış; solunum yolları rahatsızlıkları nedeniyle hastanelere 5.490 başvuru; acil müdahale gerektiren 112.100 civarındaki olgu sayısı azaltılamamış; hastalık ve astım krizi gibi nedenlerle yurttaşların günlük etkinliklerinin zorunlu olarak sınırlandığı gün/kişi sayısı 6,85 milyon gün/kişi oranından aşağı indirilememiş ve 1-12 yaş grubundan çocuklarda rastlanan solunum yolu rahatsızlığı vakalarında yılda 73 bin azalma sağlanamamıştır. Sayılan bu sağlık sorunlarının toplam maliyetinin GSYH (Gayrisafi Yurtiçi Hasıla) içindeki payı, 1990’da %0,12; 1993 yılında ise %0,08 olmuştur .”. Bir başka kaynakta Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Türkiye yıllık 21 bin 300 ölüm ile ülkeler hava kirliliğine bağlı ölüm sıralamasında en çok ölüm görülen ilk 14’üncü sırada yer alıyor. Artan hava kirliliğine bağlı artması beklenen bu rakam Türkiye’de bir yılda yaşamını kaybedenlerin yaklaşık %10’udur .

İç ve dış ortamlardaki soluduğumuz havanın doğal bileşiminin dışında bir kirlilik olup olmadığı sürekli ölçülmelidir. Acıklı olan “Neyin” ölçüleceğidir. “18 milyondan fazla sentetik kimyasal maddenin %0,5’inden azı (muhtemelen 50.000-100.000 arasında) gerçekten ticari olarak kullanılmaktadır. Bunların büyük çoğunluğu organik maddelerdir ”. Doğal ya da yapay kimyasal maddelerden ticari kullanımda olan (yani hayatımızda yüz yüze geldiğimiz) yaklaşık 50 -100 bini aşkınının yanması veya gazlaşması ile çoğu zaman burnumuz ve yaşadığımız ve çalıştığımız yerlerin pencereleri hizası ile ev ve fabrika bacaları yüksekliği arasına dağılan veya atmosfere dağılan (Çernobil ve çok yakındaki Japonya’daki nükleer santral felaketinde v.b. olduğu gibi kimi zaman sınırötesi de olabilen) bu maddelerin ne olduğunun, hangisinin nerede (soluduğumuz yerin yakınında mı uzağında mı) yakıldığının; yakın ve uzak kavramlarının gazlar ve meteorolojik olayların özellikleri nedeniyle bilinmeyen, çok değişken, yaşa ve cinse göre göreceli ve burnumuzun dibi ila 100 km çapındaki çevremizde olduğunu bilmek işi daha zorlaştırır. Okyanus havasında kirlilik 1 birim ise, kırsal kesimde 10, kasabada 35 kentte 150 birimdir. İstanbul-Bursa gibi megapollerde kilometrekareye ayda 50-100 ton kurum yağar.

Bununla birlikte en yaygın ve ölçülmesi gereken kent havası kirleticileri SO2, askıda katı maddeler (PM10 ve PM 2,5), azot oksitler (NOx), ozon (O3), kurşun (Pb), karbon monoksit (CO) ve uçucu organik bileşiklerdir (VOCs-Volatile Organic Compounds). SO2, NOx ve aerosol halindeki sülfat ve nitratı da içeren uçucu ve solunabilir küçüklükteki parçacıkların (PM) en önemli kaynakları ev, motorlu araçlar, küçük veya büyük ticari işletmeler, fabrikalar ve termik santrallarda yakılan fosil yakıtlardır. Motorlu araçlarda yakılan petrol ve kökenli (LPG) yakıtlar kent havasına ve atmosfere büyük miktarlarda SO2, PM, CO, Pb ve kokusuz bir gaz olan NOx salınmasına neden oluyor. Örn. 200.000 otomobil bir kömürlü termik santral kadar NOx kirliliğine neden olur. Toplam NOx salımlarının (emisyon) %50’sinden (Avrupa’da pratikte tüm CO’in tamamından; NOx salımlarının %75’inden ve PM’nin de %40’ından ve CO2’in %25’inden) motorlu taşıtlar sorumludur. Büyük şehirlerde bu oran daha da fazladır. Örn. Londra’da NOx salımlarının %74’ü karayolu trafiği kökenlidir. Londra’da yapılan geniş ölçekli bir araştırmada yoğun motorlu taşıt trafiğinin olduğu yolların çevresinin yakın çevresi NOx ölçümleri, orta derecede uzak noktalardakinden %35-40; şehir arkaalanındaki ölçümlerden de %60-70 daha fazla bulunmuştur. Azot oksitlerin karbon dioksitten 150 kat daha güçlü limonluk (sera) etkisine sahip olduğu belirtilmektedir. Günümüzde artan oranda ulaşımda, konut ve sanayide kullanılmaya başlanan doğalgaz ve LPG’nin yanması halinde; SO2 ve PM yönünden oldukça masumdur, ama açığa çıkan azot oksitler havadaki (nem) veya akciğerlerimizdeki su buharı ile karşılaşınca kendisi başlı başına tahriş edici nitröz asitlere çevriliyor. Ayrıca NOx ve motorlu taşıt egzozlarından (petrokimyasal çözücüler ve egzoz gazında bulunan yanmamış yakıtlar) kaynaklanan bir diğer kirletici olan VOC’s’lar güneşli ve sıcak havalarda güneş ışınlarının neden olduğu fotokimyasal tepkimelerle ağır bir solunum yolu tahriş edicisi (irritan) olan ozona (O3) çevrilerek yer seviyesindeki ozonun artışına neden olurlar. Bu nedenle ozon yaz günlerinin hava kirliliği nedeni olarak bilinir. Ortam havasında bulunan ve özellikle kış aylarında artan %0,02-6.0 oranındaki su buharı (nispi-bağıl nem) kirleticilerin etkilerini çoğaltır  . Kaynaklara göre, ülkemizin de içinde bulunduğu Asya ülkelerinde dış ortam hava kirliliğine bağlı yılda beklenen erken ölüm sayısı tüm dünyada beklenen ölüm sayısının %61’idir .

Otomobil içindekiler ve yol kenarında yürüyenler daha fazla hava kirliliğine sunuk (maaruz) kalırlar. Aynı yolda gidenlere göre otomobil içindekiler yol kenarındakilerden, yayalardan, bisikletlilerden ve toplu taşımayla yolculuk edenlerden 2 ila 5 kat daha fazla CO ve benzene (VOCs) sunuk kalırlar. Avrupa şehirlerinde hava kirliliğinden ölenlerin %35’i (her yıl 36.000-129.000 kişi) karayolu trafiğinden gelen kirlilik nedeniyle yaşamlarını yitirmektedirler. Her yıl karayolu trafiği nedeniyle Avrupa’da her yıl 6.000-10.000 fazladan solunum yolu hastane başvurusu olmaktadır. Hollanda ve A.B.D’de yapılan araştırmalara göre havadaki her 10 mikrog/m3 PM artışı yaşam beklentisini birkaç yıl düşürmektedir.

Ağır taşıtlar en büyük kirleticidirler. Katalitik konvertörlü bir otomobile göre bir dizel motorlu kamyon 50-100 kat daha fazla ince (fine)( PM2,5) ve çok ince (ultra-fine particles) partiküler madde salar. Modern dizel motorlar daha az PM2,5, daha fazla çok ince PM salar. Bu nedenle ince partiküllerin daha fazla sağlık etkileri olduğu için yeni dizel motorlar eskilerinden daha zararlı olduğu tahmin edilmektedir.

Türkiye’de Hava Kirliliği Nasıl ve Nerede Ölçülüyor?

Aydınlar ve arkadaşlarına göre: “Şehir içi bölgelerde, nüfus yoğunluğuna ve coğrafi yayınım alanına bağlı olarak ölçüm istasyonları kurularak hava kalitesi seviyesinin belirlenmesi gerekmektedir. Çeşitli hava kirleticiler için büyük şehirlerde kurulması gerekli istasyon sayısı ve en az ölçüm sıklığı Tablo 2’de verilmiştir.

Tablo 2. Nüfus Yoğunluğuna Bağlı Olarak Ölçüm İstasyonu Sayısı Hesabı

(*) Otomatik olmayan ölçüm sistemlerinde ise minimum istasyonu sayısı

İki milyon nüfus başına en az bir otomatik ölçüm istasyonu kurmak gereklidir. Otomatik olamayan ölçüm sistemlerinde kükürt dioksit ve toplam askıda maddeler (PM10) gibi kirleticileri ölçmek için nüfusu 10 milyon olan bir şehirde ortalama 35 ölçüm istasyonunun olması gerekmektedir.” .

2010 verileri ile ülkemizdeki merkez ilçeleri de dahil olmak üzere belde ve köyler hariç nüfusun % 75’ine yakınının yaşadığı 81 il merkezimizde ve 1923 ilçelerimizde Hava Kalitesi İzleme Ağı Ölçüm Sonuçlarını veren ve fakat kent havasının pek temsil etmeyen sadece 113 tam otomatik ölçüm cihazı vardır. Bunların 10 adedi İstanbul’un, 8 adedi Ankara’nın, 7 adedi İzmir’in, 4 adedi Adana’nın, 3’ü Kayseri ve Kocaeli’nin, ikişer adedi de Denizli ve Trabzon’un metropol ilçelerinde bulunuyor. Kalan 74 ölçüm cihazının 73’ü diğer il merkezlerinde birer adet olarak dağıtılmış durumda. Kalan tek cihaz ise Çanakkale’de özel bir işletmenin “tesis etki sahası” içinde bulunuyor (bkz. Tablo: 3).

Tablo: 3- Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı Mevcut Durum

Cihazların yedeği yok; bu nedenle herhangi bir nedenle cihaz bozulunca ölçüm kesintiye uğruyor. Bu durum akla idari baskı ile yüksek kirliliklerin de sudan nedenlerle ya da planlı biçimde engellenebileceğini akla getiriyor.

En azından bu durum ölçümlerin olması gerekin en az % 50’si olduğu günlerin sayısı sanıldığından fazla olmasına neden oluyor. Zira başkanlarının çoğu iktidar partisinden olan az sayıda Büyükşehir belediyesi dışında Türkiye’de hava kirliliğini ölçen özerk kurum ya da sivil toplum örgütü (devlet dışı örgüt-NGO) yok. Her ildeki az bir otomatik ölçüm istasyonunda SO2 ve PM10 ölçümü yapılıyor. Sadece 10 ildeki 26 istasyonda azot oksitler, 8 ildeki 14 istasyonda ozon; 9 ildeki 20 istasyonda CO ve sadece Ankara’daki 8 istasyonda PM2,5 ölçümü yapılıyor.

Türkiye’de hiçbir ölçüm istasyonunda çok ince (ultra-fine particles) partiküler madde ölçülmemektedir. Bir karşılaştırma yapmak için: 2000’lerin başında ülkemiz yüzölçümünün (814.578 km2) yaklaşık üçte biri büyüklüğündeki (244.100 km2) İngiltere’de ülke genelinde hava kirliliği ulusal denetleme ağındaki 80’i otomatik, toplam 1.200 pasif ölçüm cihazı ile ölçüldüğünü belirmeliyiz. İngiltere’de yaklaşık her otomatik ölçüm istasyonunda yol kenarı (yolun 1-5 m yakını), orta uzaklık (yoldan 20-30 m uzaklıklar) ve arkaalan (yoldan 50 m’den daha uzaktaki yerler) ölçümleri yapabilen 15 pasif ölçüm cihazı vardır.
Kaynaklar itibarıyla Türkiye elektrik santralları kurulu gücünün %54,3’ünü oluşturan toplam 24,199 MW’lık kurulu güç ile toplam elektrik üretiminin %48,6’sı doğalgazdan, %21,7’si yerli kömürden, %18,5’i hidrolik kaynaklardan, %6,6’sı ithal kömürden, %3,4’ü sıvı yakıtlardan, %0,76’sı rüzgardan ve %0,34’ü jeotermal ve biyogazdan sağlanmıştır.

Resmi olmayan kaynaklara göre ülkemizdeki sayıları irili ufaklı 38 adet (9108 MW kurulu gücündeki 16 adet kömürlü, 4182 MW kurulu gücündeki 5 adet doğalgaz ve 557,9 MW kurulu gücündeki 16 petrol yakıtlı) termik santralın ve sayıları 2007 verileriyle 251’e ulaşan organize sanayi bölgelerinin bir kaçı dışında etki sahalarında ya ölçüm cihazı yok ya da santral ve işletmelerin sahipliğindeki ölçüm cihazlarının ölçüm verileri Türkiye Hava Kalitesi İzleme (THKİ) Ağı’nın dışında ve ölçüm sonuçları ÇOB tarafından toplanmıyor ve kamuoyunca bilinmiyor.

Türkiye’de 2010 Ekim ayı verileriyle 15 milyonun üzerinde (14.943.715) motorlu araç var. Bu taşıtların kaçında otogaz (LPG) kullanıldığı tam bilinmemektedir. 2010 ADNKS sayımına göre nüfusumuz 73.722.988. Türkiye’de yaklaşık her beş kişiye bir motorlu araç düşmekte. Sanayide ve 66 ilde (bölgede) konutlarda doğalgaza geçildi .

Ölçüm söz konusu olunca işin içine belediyeler ve bakanlıklara ait (sabit veya mobil) ölçüm cihazları da giriyor ve ölçüm cihazı sayı, çeşit ve ölçüm yöntemlerinin doğruluk ve kalibrasyonu konusu tam bir bilinemezlik arzediyor. Artık RSMB ve ÇOB bu konuda web sayfalarında veri yayınlamadığı için ülkemizdeki ölçüm cihazlarının halen hangi kuruma ait olduğu, faal durumda olanların sayıları; ölçüm istasyonlarının adresleri, bir yönetmelikle belirlendiği için istasyon konumlarının uygunluğu, kentin havasını temsil edebilirlikleri; ölçtükleri kirletici çeşitleri, ölçüm metotlarında standardizasyon-kalibrasyon ve ölçüm günü sayısı bakımlarından güvenilirlikleri; otomatiklik (yarı-tam), taşınabilirlikleri (mobil-sabit) ve hava kirliliği ölçüm yüksekliklerinin kenti ve toplumun soluduğu havayı temsil edebilirlikleri hakkında hiçbir bilimsel araştırma ve resmi rapor bulunmamaktadır.

Bursa’da durum: Biri bizi kandırıyor İlin 2011 ADNKS toplam nüfusu 2.605.495, merkez nüfusu 2.308.574’dir. Türkiye nüfusa göre nüfusun yaklaşık % 3,5’ini barındırarak Türkiye’nin 4. ili olan Bursa, motorlu araç yoğunluğunda da Türkiye dördüncüsüdür.

İlde, kent merkezine çok yakın (Ovaakça) bir adet 1432 MW kurulu gücünde doğalgaz çevrim ve Orhaneli İlçesinde de bir adet 210 MW gücünde ve kükürt dioksit arıtma tesisi olmayan linyit kömürlü santrali vardır. Kestel’deki dev çimento fabrikası kentin hâkim rüzgâr yönü önünde konuşlanmış olarak yıllardır çalışmaktadır.

Bursa ilinde Merkez ilçelerde 7, İnegöl ve Mustafa Kemal Paşa’da 2; Kestel ve Yenişehir’de birer adetten toplam 13 OSB vardır. Merkezde ve İnegöl’de konutlarda ve sanayide doğal gaza geçilmiştir. 2010 verilerine göre, Bursa merkezde her beş evden birinde doğalgaz kullanıldığı söylenmektedir.

Motorlu araç 533.527, Otomobil sayısı 267.696, traktör sayısı 50779 (% 9.5) adettir.

Bursa’nın hakim (yıl boyu en çok esen dört rüzgar yönü vardır.

NE (yılda 5066 kez), E (3700), ENE
(3464) ve NNE (3437) ve SW
(3096)’dir (Bkz. Harita: 1).

Kentte yaşayan çocuklar kentte yaşamayanlara göre 1,14 kat daha fazla astıma yakalanmaktadırlar. Kalyoncu’nun 1999 araştırmasına göre Bursa İlinde (Tüm ilçeler ortalaması) 6-14 Yaş çocuklarda Yaşam Boyu Astım Sıklığı görülme sıklığı %8,7’dir.

İnegöl, Gemlik, Bursa’nın Merkez (megapol) ilçeleri (Yıldırım, Osmangazi ve Nilüfer) hava kirliliğinin yoğun yaşandığı ve organoleptik muayenelerle dahi görülebildiği ilçelerdir. Bursa’da son yıllara kadar iki başlı (SB ve ÇOB) yapı izlemeyi ve değerlendirme yapmayı zorlaştırmakta idi. 2009 yılına ait Sağlık Bakanlığı’na ait (İl Sağlık Müdürlüğü) istasyon sayılarında çelişkili veriler vardır. fiubat ayı itibarıyla Bursa Sağlık Müdürlüğü’nce hepsi de kent merkezinde dört ölçüm istasyonu (Sırameşeler, Çekirge, Eğitim ve Tophane’de) PM ve SO2 ölçümü yapıldığı; ayrıca Bursa İl Sağlık Müdürlüğü denetiminde olduğu belirtilen 10 adet yarı otomatik hava kalitesi ölçüm istasyonunda (Tophane, Garaj, Arabayatağı, Eğitim, Küçükbalıklı, Karaman, Çekirge ve Sırameşeler ve Orhangazi ve İnegöl İlçeleri) SO2 (kükürt dioksit) ve PM (Partiküler Madde) ölçümleri yapılmakta olduğu belirtilmektedir. 2011 itibarıyla Sağlık müdürlüğü hava kirliliği ölçüm istasyonlarını ÇOB’na devretmiştir.

Sonuç itibarıyla  2011 Şubat ayında Bursa İl Çevre ve Orman Müdürlüğü yetkilileri ile yaptığımız konuşmayla da doğrulattığımıza göre Çevre ve Orman Bakanlığı sayfasında verileri izlenebilen ve halen kentin tek hava kirliliği ölçüm istasyonu, il merkezinde Merkez Osmangazi İlçesi Soğanlı Botanik Parkı karşısındaki Osmangazi Belediye Başkanlığı Fen İşleri Sahasındaki tam otomatik hava kalitesi izleme istasyonudur (bkz.
Harita: 1). Bununla birlikte en yeni ve sevinçli gelişmeye göre, Bursa İl Çevre ve Orman Müdürlüğü web
sayfasındaki habere göre ve yetkililerle yaptığımız görüşmede Bursa iline beş adet daha izleme istasyonu konacağı ve bunların yer seçimlerinin araştırmasının bittiğini anlıyoruz.

Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca Heykel Orhangazi Parkı, Duaçınarı semti ve Nilüfer Burulaş’ta ; bir başka kaynağa göre de Çevre ve Orman Müdürlüğünce Ulusal Hava İzleme Ağına bağlı olduğu söylenen Duaçınarı ve Burulaş’da bulunan 2 ana istasyonda SO2, CO, PM10, Ozon, NO2 ölçümleri yapıldığı belirtilmektedir. Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından Mayıs–2001 yılında, şehrimizdeki trafik ve ısınma kaynaklı hava kirliliği boyutlarını tespit ederek gerekli önlemleri almak amacıyla Hava Kalitesi İzleme Ağı kurulduğu açıklanmaktadır. Sistemde 4 istasyon, bir merkezi bilgisayar ve bir halka sunum panosu bulunmaktadır. Söz konusu ağ kapsamında Duaçınarı ve Burulaş’da bulunan 2 ana istasyonda SO2, CO, PM, Ozon, HC, NOX ve meteorolojik veriler ölçülürken Hamitler Kent Katı Atık Depolama Tesisi ve Demirtaş Eski Çöp Depolama Sahası Rehabilitasyon alanındaki 2 küçük istasyonda yalnızca çöp gazlarından kaynaklanan HC parametresi ölçülmektedir. Nilüfer Belediyesi tarafından 2007-2008 yılları arasında Nilüfer-Cumhuriyet Mahallesi Toplum Destekli Polis Merkezi yanında yapılan ölçümler, 2011 yılından itibaren Nilüfer Beşevler Hüseyin Özdilek ATL ve EML’de yeniden başlayacağı yetkililerce tarafımıza ifade edilmiştir.

ÇOB Hava Kalitesi İzleme Ağı web sayfasından yaptığımız incelemeye göre: Bursa’da 2008-2009 kış sezonunda PM10 ölçüm yapılmayan gün ortalaması (saatlik ortalaması verilen günler sayılmıştır): ayda 12 gün, 2009-2010 kış sezonu PM10 ölçümü yapılmayan gün ortalaması: ayda 12,2 gün, 2010-2011 (4 aylık) PM10 ölçümü yapılmayan gün ortalaması: ayda 11 gün’dür. Aynı şekilde SO2 için ayda ölçüm yapılmayan gün ortalaması ise: 19,7- 12,5 ve 6,8 gün olmuştur. 2009 Martında 20, 2010 Ocağında 24 gün, 2010 Kasımında 16,0 gün PM10 ölçümü yapılmamıştır. Aynı şekilde, 2008 Kasımında 22,0 gün, 2009 Şubatında 28,0 gün, 2009 Martında 30,0 gün, 2010 Ocağında 22,0 gün, 2010 Ekiminde 14,0 gün SO2 ölçümü yapıl(a)mamıştır. Bursa’da 2008-2011 yılların arasındaki üç kış sezonunun ölçüm yapılmayan günlerinin ayın günlerine oranı Grafik: 1’de görülmektedir.

Ölçüm sonuçları bu kadar eksik ve ilçelerde ölçüm yapılmazken tarihi belli olmayan bir kaynağa göre:
Kömür dağıtımı mevzuatı açısından Merkez ve merkez ilçeler kirliliği açısından Bursa 1.sınıf kirli İller arasındadır. Orhaneli, Keles, Harmancık, Büyükorhan, Yenişehir 2.grup kirli İlçelerimiz olup bunların dışında kalanlar 1.grup kirli İlçelerimizdir .

Araştırmamız sonucundan anlaşılan odur ki, geçmişte belediyelerdekiler dışında Bursa Valiliği yönetiminde olan kimine göre 10, kimine göre 4 adet veya bugün bir adet olan ve aralarındaki hiyerarşi ve yöntem birliği (olup olmadığı) bilinmeyen hava kirliliği ölçüm istasyonlarına sahip Bursa’daki geçmişte ve bugün, ölçüm istasyonlarının tamamı (OB’na ait olan tam otomatik hava kalitesi izleme ağına bağlı olan istasyon dahil) hava kirliliğinin izlenmesi anlamında İngiltere örneğinde bir ölçüm istasyon bile etmemektedir. Zira yukarıda görüldüğü gibi, klasik altı kirleticiden sadece ikisini (PM10 ve SO2) bile bütün ay ve günlerde her zaman izleyemediği gibi; hali hazırdaki Hava Kalitesi İzleme İstasyonu Uludağ eteklerinde doğu-batı yönünde uzunlamasına yaklaşık 25 km ve Güney-kuzey yönünde uzunlamasına 10 km enindeki yayılan megapolün doğu-batı yönünde tam orta yerinde, ama güney-kuzey yönünde kentin kuzey kenarında olup kentin havasını hem kirletici sayısı hem de uzaklık açısından örnekleyememektedir.

Yine anlaşılan odur ki Bursa’da hava kirliliği izlemlerinin bilimsel ve yönetimsel olarak kullanabilirliği için kurumlararası ciddi bir eşgüdüme ve ölçümde, kalibrasyon ve kirlilik yorumlamasında deneyimli ve bilinçli bir ekip çalışmasına ve de böyle büyük bir megapoldeki başta azot oksitler ve ozon olmak üzere bütün kirleticilerin ölçümüne gereksinimi vardır.

Bursa atmosferindeki Uçucu Organik Bileşik (UOB) derişimlerinin meteorolojik parametreler (sıcaklık, rüzgar hızı, karışım yüksekliği, ventilasyon sabiti ve rüzgar yönü) ile olan değişiminin 2005 Eylül-Ekim ve 2006 Mart-Mayıs aylarında incelendiği bir araştırmada Bursa kent atmosferinin Kötü ve Çok Kötü olarak nitelenecek hava kalitesi grubu içerisinde yer aldığı bulunmuş ve bunun sonucunda da oldukça durağan olan bu atmosferik koşullardan dolayı kirletici konsantrasyonlarının Bursa atmosferinde hızlı bir şekilde artış gösterebileceği ve bu durağan koşulların atmosferin kirlilik yükü üzerinde önemli bir role sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır

17 Şubat 2009 tarihli Çevre ve Orman Bakanlığı Hava Kalitesi İzleme İstasyonları web sitesinde Bursa’da PM10: 975 mikrogram/m3 olarak yayınlanmıştır. Bursa Çevre ve Orman müdürlüğü ilgilileriyle 07 fiubat 2011 tarihinde 24 saatlik ortalamada 340 mikrogram/m3’ü, saatlik veride 2800 mikrogram/m3’ kadar çıkan ölçümler için ay içinde yaptığımız telefon konuşmasında böyle ani ve aşırı rakamların aletteki bozukluktan (hatalı ölçümden) kaynaklandığı söylenmiş ise de bunun böyle olduğu resmen açıklanmamıştır. Bizim gibi araştırmacılar ve yurttaşlar için neyin ‘yanlış ölçüm’ olduğu açıklanmadıkça resmi bakanlık sayfasından görülen bütün veriler doğru olması gerekir. Ayrıca böyle açıklama yapılamayan durumlar ölçümlerin güvenilirliğine karşı kamuoyundaki güvensizliği kamçılar. Çevre Mühendisleri Odası İl Çevre Durum Raporunda belirtildiği gibi: “Dünya Sağlık Örgütü’nün 2008 yılı Hava Kalitesi Rehberinde PM10 için sınır değer 1 yıl için 20;, 24 saat için 50 mikrogram/m3 olarak belirtilmiştir. Hava kirliliği sorunu esas olarak yerel yönetimlerin kontrol ve yetkisi içinde değerlendirilmelidir. Yeni Belediyeler Yasası buna olanak sağlamaktadır. Belediyeler bu konuda ek bir birim oluşturmalı, Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı istasyonları devralmalı, yaygın bir ölçüm ağı oluşturmalı, verili istasyonları yenilemeli, bu işe ek bütçe ayırmalı, kirlilik kaynaklarını belirleyip, kirletici etkilerini azaltmak için önlem almalı, ölçüm sonuçlarını yaz-kış hem yerel medya aracılığı ile düzenli olarak duyurmalı ve hem de kentin çeşitli noktalarına ışıklı tabelalar asarak anında ölçümleri yurttaşlara duyurmalı, okullar, camiler, kıraathaneler aracılığı ile eğitim çalışması başlatmalıdır.”

Ne Yapmalı ve Hekimin Kent  Havasındaki Yeri?
“Bursa’da araç sayısının,sanayileşmenin ve kentleşmenin hızla artması, kentimizde hava kirliliğini özellikle kış aylarında birincil sorun haline getirmektedir. Geçtiğimiz yıllarda kentimiz hava kirliliğinde ülke düzeyinde
birincilikleri olan bir ildi. Kentimizde ortaya çıkan kirliliğin dağılımı kabaca evsel kirlilik, endüstriyel kirlilik ve
taşıt araçlarında kaynaklanan kirlilik olarak sınışandırılabilir. Hava kirliliğine çözüm olarak ile sürülen doğalgazın çözüm olmadığı süreç içinde anlaşılmıştır. Kentin büyük bölümü gaz kullanmasına karşın kirlilik artmaktadır. Yine kentimizde misyon kaynaklarının bu hızla artmasının, önümüzdeki süreçte sorunun yaz-kış birincil sorun haline geleceği beklentisini arttırmaktadır. Bu noktada sanayiden kaynaklanan kirlilik kaynaklarının kontrol altına alınması büyük önem taşımaktadır. Son dönemde trafiğe çıkan araç sayısındaki artış da kirliliği önemli ölçüde tetiklemektedir. Özellikle alt kotlardaki semtlerde hem gözle görünür oranda kirlilik yaşanmakta ve hem de havadaki partiküler kirlilik giderek artmaktadır.”diyen Çevre Mühendisleri Odası İl Çevre Durum Raporunda belirtilenler doğrudur, ama böyle bir raporun tamam olabilmesi: İlçelerin PM ve SO2 kirliliğinin ve hiçbir yardaki istasyonda ölçülmediği için bilinmeyen diğer hava kirleticilerinin ölçümüne (Azot oksitler, karbon monoksit, kurşun ve yer seviyesindeki ozon) ve dolayısı ile hekim ve halk sağlığının bütüncü bakışına ihtiyaç duyar.

Kenti temsil eden ölçüm cihazı ne demektir? Bunu tahmin etmek o kadar zor değildir. Yakın çağa kadar kentler düşman saldırılarına karşı, şehri tamamen çevreleyen surlarla, üzerinde birbirini gören gezici ve nokta nöbetçilerle ve kentin dört ana yönündeki iyi korunmuş giriş kapıları ile korunuyor ve girişleri denetleniyordu. Böyle bir yaklaşımla fakat kentin temiz havasının düşmanı kentin dışından değil çoğu yerleşim yerinde kendinden geldiği (kaynaklandığı) için; bizim de kentin yılboyu en çok esen (hâkim) rüzgar yönlerini ve aksi yönlerini (zira hava kirliliği kaynağından çıktıktan sonra rüzgarın estiği yönün tersi yöne doğru yayılır) mutlaka temsil eden; (kale burcundaki nöbetçiler gibi düşmanı görecek yerlere konmuş ve artan kirliliği anında haber verecek olan) hâkim rüzgar yönüne göre birbirlerini dik açılı kesen kentin dört farklı yönünde, kentin tam ortasını ölçümlemek için bir de kent merkezinde olmak üzere (ve kentin hava kirliliği kaynaklarına kentin yüz ölçümünün büyüklüğüne göre sayıları şimdi ve zaman içinde artabileceği ve bunun belediyeler ya da merkezi yönetimce kurallara bağlanmış olduğu var sayılan) her il ve ilçede toplamda en az beş adet sabit (tam ya da yarı otomatik) hava kirliliği ölçüm cihazı ile ölçüm yapılmalıdır. Yer seçimi ve fazla sayıdaki ölçüm cihazı kararları çarpık yönetmelik kuralları ile değil meteoroloji, çevre sağlığı ve halk sağlığı mesleği üyeleriyle oluşan bir yer seçim heyetinin seçiminin kent konseyi ve sivil toplum örgütleri yoluyla (karar verme toplantısından üç aydan az olmayan makul bir süre önce yapılacak çevre koruma dernekleri, tüm meslek odaları ve sendikaların bilgilendirme toplantısı sonucu) toplumun bütün çıkar gruplarınca da benimsenerek verilmiş olmalıdır. Hava kirliliği ölçüm cihazları yaşama geçirilince hepsi de resmi kurumların emrinde çalışmaları nedeniyle cihazların ölçümleri başladığında sonuçların doğruluğu ve her zaman çalışıp çalışmadığı konusunda kamuoyunun güvenini kazanmış bir kalite kontrol ve kalibrasyon denetimi belirli zaman aralıklarında özel ve kamu tıbbi tahlil laboratuarlarına benzer bir düzenleme ile ve tecimsel amaçlı olmayan güvenilir kurumlarca (üniversite ya da uluslararası ya da farklı bakanlıklara bağlı ulusal uzman kalibrasyon kurumlarınca) yapılmalıdır.

İl’e, ilçeleri ile bir bütün olarak bakılmalı ve geçmiş yıllarda ölçüldüğü için bilinen ve bütün yıllarda Türkiye’de havası en kirli ilk beş ilçeden biri olan İnegöl başta olmak üzere ilçelerde başta “azot oksitler” ve “ozon” olmak üzere hava kirliliğinin bütün klâsik kirleticilerini izleyen birer ölçümü istasyonu kurulması hekim ve sağlıktan sorumlu bütün örgütlerce talep edilmelidir. Kent için yeterli ve kenti temsil edecek sayıda tam otomatik  veya yarı otomatik ve gezici veya sabit hava kirliliği ölçüm cihazı koymayı isteyerek hekim örgütleri ve hekim bireyler başta olmak üzere hasta ve sağlam üyelerinin temel temsilcisi olan tüm sendikalar, meslek odaları başta olmak üzere bu yönde de tüketici talebi yaratmalıdır. İl ve ilçelerde Sosyal Yardım ve Dayanışma Vakıflarınca dağıtılan kalitesiz olduğu bilinen linyit kömürünün kükürt oranı bir önceki yılın hava kirliliği değerlerine göre mayıs-ekim ayları içinde belirlenmekte; bazı illerde (örn: Bolu) tamamen yasaklanabilmektedir. Ölçülmeyen ilçelerde ve ölçülen ilçelerde bütün aylar toplamına bakılarak (temiz günler ölçümü bir günler ve anların yüksek kirlilik ölçümlerini seyrelteceğinden) il ve ilçedeki kömür dağıtımına karar vermek son derece yanlıştır. İlde ve ilçelerde dağıtılacak kömürün kalitesinin belirlenmesinin karar aşamalarına sivil toplumsal baskı ve müdahillik yapılmalıdır. Bursa ve İnegöl ilçelerinde yardım amaçlı kömür dağıtımı ve yakılıyorsa Bursa Çimento fabrikasında petrokok, plastik ve katı çöp yakılması Bolu örneğindeki gibi Valilikçe yasaklanmalıdır. Bu amaçla İl ve İlçe Hıfzısıhha Kurullarına üye sıfatıyla katılan sağlık müdür yardımcısı ve Toplum Sağlığı (Grup Başkanı sıfatıyla) resmi ve özel hekim üyelerin kanıta dayalı (belgeli) konuşmalar yapmaları, görev ve sorumlulukları gereğidir.

Bursa merkezinde ve kirliliğin yoğun olduğu ilçelerinde NOx ve dolayısı ile O3 kirliliğinin önlenebilmesi için önlemler düşünülmeli ve en kalıcı çözüm olarak elektrikli taşıtlar ve raylı toplu ulaşım modelleri zaman geçirmeden tasarlanması için toplumsal talep yükseltilmeye çalışılmalıdır. Buna rağmen tabii ki çevremizde en çok kullanılan yakıt ve gazlarla en çok karşılaşma olanağımız vardır ki bunların başında fosil yakıtlar gelir. Tek bir uzman ve yazı ile sorunun çözümleri eksikli olur. Bu nedenle çok uzmanlı, bütün çıkar gruplarının seçilmiş ve atanmış temsilcileriyle yapılacak çalışma gruplarında kentin hava kirliliği sorunu sorun mertebesine yükseltilmeli ve sonrasında köklü ve gelecek nesilleri de kapsayan uzun erimli ve kalıcı çözümler üretilmelidir. Hava kirliliği mikrobiyolojik olmadığı için her hangi bir ön ilaçlama yöntemi ile zararsız hale getirilemez. Bu nedenle örneğin azaltılmalı ve Aynen sigara yasağı gibi sıkı izlenmeli ve yasaklanmalı ve yok edilmelidir.

En çok gereksindiğimiz, en çok tükettiğimiz ve en yaşamsal olan temel ihtiyacımızı talep edilmelidir: Temiz hava.

 

Kaynaklar;

Fatma Evyapan, “Türkiye’de Hava Kirliliği Sorunu ve Solunum Sistemi Sağlığı Üzerine Etkileri”, http://www.toraks.org.tr/pdf/hava_kir_semp/hava_kirliligi.pdf adresine 01.03.2011 tarihli ziyaret. Bayram, H. ve ark. (2006), ““Hava Kirliliğinin İnsan Sağlığına Etkileri, Dünyada, Ülkemizde ve Bölgemizde Hava Kirliliği Sorunu” Paneli Ardından”, http://www.dicle.edu.tr/fakulte/tip/dergi/yayin/11.Havakirliliginininsansagliginaetkileri.pdf adresine 01.03.2011 tarihli ziyaret.

Hava kirliliğinin ne olduğu, nedenleri ve neden olduğu hastalıklar ve zararları ile maliyetleri ve kaynakçası belirtilmeyen bilgiler hakkında daha ayrıntılı bilgiye araştırma ve yazı içinde belirtilmeyen bilgilerin kaynakçası için bkz. (Gürsoy, U., “Enerjide Toplumsal Maliyet ve Temiz ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları”, Türk Tabipler Birliği Yayını, 2004).
T.C. Çevre Bakanlığı (1998), “Ulusal Çevre Eylem Planı”, www.cevre.gov.tr adresine 12.05.2003 tarihinde yapılan ziyaret.

Çevre Mühendisleri Odası Bursa Temsilciliği’nin Bursa Çevre Durum Raporu-2009”, http://www.cmo.org.tr/dosyalar/cdr2009/bursa.pdf 12.01.2011 tarihinde yapılan ziyaret.

Bkz. (Brown, R. L., ve ark., Dünyanın Durumu-2000, TEMA Vakfı Yayını: 32, İstanbul, 2000).

1 nolu age.
Sağlık Bakanlığı, “Hava Kalitesinin Kontrolu Yönetmeliği”, içinde Çevre Sağlığı Mevzuatı, ed. by.

Güler, Ç., Çobanoğlu, Z., 1996, Ankara.
WHO, “Monitoring Ambient Air Quality for Health Impact Assessment”, WHO Regional Publications, European Series, No. 85, 1999, Copenhagen.

WHO, “Air Quality Guidlines for Europe”, 2th ed., WHO Regional Publications, European Series, No.91, 2000, Copenhagen.
Dedeoğlu, N., Çevre Sağlığı Ders Notları-2004, Mimograf.
“A global perspective on energy: health effects and injustices”, The Lancet, Current Issue, Volume 370, Number 9591, 15 September 2007.

Aydınlar, B. ve ark., “Hava Kirliliği Nedir, Ölçüm ve Hava Kalitesi Modelleme Yöntemleri Nelerdir?”, Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Çevre Mühendisliği Bölümü, 01.02.2009. http://www.sahakk.sakarya.edu.tr/documents/hava%20kirliligi%20ve%20modellemesi%20I.pdf adresine 19.01.2011 tarihli ziyaret.
Bkz. Çevre ve Orman Bakanlığı Türkiye Hava Kalitesi İzleme Ağı, http://www.havaizleme.gov.tr/Default.htm adresine 2010 yılının son aylarında muhtelif zamanlarında yapılan ziyaretler.
10 nolu dipnotta age.

http://www.ebilge.com/11343/%C3%9Ckemizdeki_termik_ve_hidroelektrik_santraller_nerededir.html

adresine 21.01.2011 tarihli ziyaret.
http://sanayi.tobb.org.tr/organize_sanayi_harita.php adresine 23.01.2011 tarihli ziyaret.

“Bakan Yıldız: Önümüzdeki yılın Sonuna Kadar 81 İle Doğalgaz Vereceğiz”, http://www.enerji.gov.tr/BysWEB/faces/genel/icerik/belgeveResminiGoster.jsp;jsessionid=ac100a15 30d7893aa867bae6479c980dd4a082d0a71c.e3mPbheTb3j0aN4Ma40?file=128940 adresine 09.03.2011 tarihli ziyaret.

Bkz. 10 nolu kaynaktaki Çevre ve Orman Bakanlığı Türkiye Hava Kalitesi İzleme Ağı web adresi ve

Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi Başkanlığının
http://www.rshm.gov.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=161&Itemid=508 adresine,

Adana, Antalya, Bursa ve Osmaniye Meteoroloji, Sağlık Müdürlükleri ve İl Belediyeleri web sayfalarına

yapılan 12.01.2011 tarihli ziyaretler.
http://sanayi.tobb.org.tr/organize_sanayi2.php?il=16&adi=BURSA&toplam=13 adresine 22.03.2011 tarihli ziyaret.
http://www.bursa.bel.tr/?baslik=bursa-da-5-evden-3-u-dogalgaz-kullaniyor&bolum=haber&id=4797&kid=5 http://www2.cedgm.gov.tr/icd_raporlari/bursaicd2008.pdf
3 nolu dipnotta age.
http://www.bsm.gov.tr/cevre_havakalite.asp adresine 12.01.2011 tarihinde yapılan ziyaret.

http://bursa.cevreorman.gov.tr/Bursa/AnaSayfa/resimliHaber/11-01-31/Marmara_B%c3%b6lgesi_Hava_Kalitesi_E%c5%9şe%c5%9ftirme_Projesinin_%e2%80%9c

Yer_Se%c3%a7imi%e2%80%9d_ile_ilgili_%c3%87al%c4%b1%c5%9fma_Program%c4%b1_tamamland%c4%b1.aspx?sşang=tr
(22) nolu dipnotta age.
http://www.bursacevreorman.gov.tr/cysbursahava.htm 12.01.2011 tarihinde yapılan ziyaret. Nilüfer Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Dr. fieref Tuzcu ile yapılan 09 Aralık 2010 tarihli internet yazışması.
(14) nolu dipnotta age.
www.bursa.bel.tr/…/ HAVA%20KİRLİLİĞİNİN%20KONTROLÜ%20VE%20ÖNLENMESİ.ppt, adresine 10.03.2011 tarihli ziyaret.
Yorulmaz, S. Ve ark., “Meteorolojik Parametrelerin Bursa Atmosferinde Ölçülen Uçucu Organik Bileşik Konsantrasyonları Üzerindeki Etkisi”,

(26) nolu dipnotta age.

(5) Nolu dipnotta age.

(5) Nolu dipnotta age.

“EK:I- 2010-2011 Kış Sezonu İçin Kullanılması Gereken Yakıtlara Göre İl ve İlçe Grupları”, http://gumushane.cevreorman.gov.tr/Gumushane/New%20folder%20(4)/Hava_Kir_Kont_ve_Onlen mesi_Genelges_2010_14%20(1).pdf adresine 10.03.2011 tarihli ziyaret. http://www.haber27.com/interview_detail.php?id=76 adresine 10.03.2011 tarihli ziyaret.

“Samsun İli 2010/9 Nolu M.Ç.K. Kararı 2010/2011 Yılı Kış Dönemi Isı Yakıt Programı”, http://samsun.cevreorman.gov.tr/samsun/anasayfa/tumduyuru/10-10-27/2010_9_Nolu_M_%C3%87_K_Karar%C4%B1_2010_2011_Y%C4%B1l%C4%B1_K%C4% B1%C5%9F_D%C3%B6nemi_Is%C4%B1_Yak%C4%B1t_Program%C4%B1.aspx?sşang=tr http://samsun.cevreorman.gov.tr/samsun/anasayfa/tumduyuru/10-10-27/2010_9_Nolu_M_%C3%87_K_Karar%C4%B1_2010_2011_Y%C4%B1l%C4%B1_K%C4% B1%C5%9F_D%C3%B6nemi_Is%C4%B1_Yak%C4%B1t_Program%C4%B1.aspx?sşang=tr adresine 10.03.2011 tarihli ziyaret.
“Kalitesiz Kömür Sorunu Çözülüyor”, http://www.oncurtv.com/news_detail.php?id=21571 adresine 10.03.2011 tarihli ziyaret.

Hekimce Bakış 78. Sayı