Bursa’da Su Ve Gıda ile Bulaşan Hastalıklar Neden Artıyor?

Bursa’da su ile ilgili sorunlar özellikle son yıllarda toplumun gündemindedir. Bir yandan Bursa’da yaşayanların tamamının arıtma tesislerinde arıtılmış temiz suya erişiminin mümkün olmaması, diğer yandan da özellikle arıtma tesislerine su sağlayan barajların yeterince korunmaması yaşadığımız kentte su ile ilgili gündemin iki önemli boyutunu oluşturmaktadır.

T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2014 yılı için hazırlanan “Bursa İli İl Çevre Durum Raporu” nda Bursa’nın çevre açısından birinci öncelikli alanı “Su kirliliği” olarak tanımlanmaktadır (T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2015). Raporda Bursa’daki su kirliliği kaynakları şöyle sıralanmaktadır:

1. Belediyelerin hizmet ettikleri alan içerisinde;

a. Kanalizasyon sistemlerinin olmaması, yetersiz olması veya atıksu arıtma tesisiyle sonlanmaması,
b. Atıksu arıtma tesisinin olmaması veya kapasitelerinin yetersizliği,

2. Zeytin karasuyu ve süt işleme tesislerinin, atıksu bertaraf sorunu,

3. Havza yönetimi çalışmalarının sonuçlandırılarak, uygulamaya geçilmemesi,

4. Proseslerinde fazla miktarda su kullanan işletmelerin (tekstil, deri, kağıt ) sayılarının giderek artması,

5. Tekstil atık sularının arıtılmasında ileri teknolojilerin kullanılmaması (renk, iletkenlik, tuzluluk sorunları),

6. Geleneksel tarım uygulamalarından kaynaklanan, bilinçsiz kimyasal gübre ve zirai ilaç kullanımının yaygın olması sonucu meydana gelen çevresel (Su ve Toprak) kirlilikler,

7. Mevcut düzensiz depolama alanlarından kaynaklanan çöp sızıntı sularının alıcı ortamlara ulaşması.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na göre yukarıda bahsedilen çevre sorunlarından dolayı akarsularımızın, denizlerimizin ve göllerimizin kirlilik derecesi artmakla birlikte, bu ortamlarda yaşayan canlılar da olumsuz etkilenmektedir. Ayrıca aynı Raporda bahse konu kirliliklerin içme suyu kaynaklarına kadar ulaşarak hem içme suyu kalitesini etkiledikleri, hem de içme suyu kaynaklarımızın miktarlarının azalmasına sebep oldukları da vurgulanmaktadır.

Bursa, kentte yaşayanlara verilen  su  miktarı  açısından ne yazık ki su yoksuludur. Türkiye İstatistik Kurumu istatistiklerine göre 2012 yılı için belediyelerde kişi başına çekilen günlük su miktarı Bursa’da 143 litre olmuştur (TÜİK, 2014). Bu değer ile Bursa 216 litre olan Türkiye ortalama değerinin çok altındadır ve en az su sağlayan Şırnak’tan sonra ne yazık ki Türkiye’nin ikinci en az su sağlayan belediyesi konumundadır (Şekil 1).

Bursa Su ve Kanalizasyon İdaresi (BUSKİ) tarafından yayınlanan 2014 yılı verileri ilçelerde yaşayan kişi sayısına göre günde tüketilen su miktarı açısından incelendiğinde, beş ilçe dışındaki tüm ilçelerde kişi başına su tüketiminin günde 100 litrenin altında olduğu, en yüksek tüketimin günde 146 litre ile Nilüfer’de, en düşük tüketimin ise günde 28 litre ile Büyükorhan’da olduğu anlaşılmaktadır (Tablo 1).

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) kentlerde yaşayan kişilerin su gereksinimini günde 200 litre olarak belirlemektedir. Buna göre Bursa’nın ilçelerinde BUSKİ tarafından sağlanan su DSÖ standartlarının çok gerisindedir. (Tablo 1).

Şekil 1. Belediyelerde kişi başına çekilen günlük su miktarı, 2012, litre/kişi-gün

 

Tablo 1. Bursa’da ilçelere göre kişi başına günlük su tüketimi (2014, Litre)

Kaynak: BUSKİ 2014 Faaliyet Raporu ve TÜİK Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2014.

 

BUSKİ tarafından şehre verilen suyun %82’si arıtma tesislerinden verilirken (Şekil 2), geriye kalanı pınar kaynakları ve kuyulardan sağlanmaktadır. Arıtma tesislerinden verilen suyun tesisten çıktıktan sonra temiz olduğu varsayılsa bile; Bursa’da yaşayanların temiz suya erişim açısından iki önemli sorunu bulunmaktadır. Bunlardan birincisi suyun arıtma tesislerinden çıktıktan sonra son kullanıcıya kadar kat ettiği yolda kirlenmeden yoluna devam edebilmesi, ikincisi ise arıtma tesisi dışındaki kaynaklardan verilen suyun temiz olduğunun güvence altına alınabilmesidir. Her iki sorunun da çözümü, etkin bir kamusal izleme ve değerlendirme sisteminin varlığına bağlıdır. Bu konuda Bursa’da yaşayanları tatmin eden, bağımsız bir izleme/değerlendirme sisteminin varlığından söz etmek zordur.

Geçtiğimiz aylarda özellikle arıtma tesislerinin kirliliğe karşı güvensiz durumu ile ilgili olarak kamuoyunun gündemine gelen kente su sağlayan barajların kirlenmesiyle ilgili kimi sorunlar konuya bilimsel bir bakış açısını zorunlu kılmaktadır. Bu yazı, Bursa’da yaşayanları su kirliliği ile ilgili olarak aydınlatmak, sorunları saptamak ve çözüm önerilerimizi paylaşmak amacıyla hazırlanmıştır.

Şekil 2. Bursa’da şehre verilen suyun kaynak bazında dağılımı (BUSKİ, 2014)

Su kirliliği söz konusu olduğunda, konuya su şebekesinin sağladığı suyun (bakteriyolojik/biyokimyasal) niteliği ve kirlilik söz konusu olması halinde ortaya çıkabilecek sağlık sorunları üzerinden yaklaşmak gerekir.

Su kirliliğinin izlenmesi ile ilgili raporlar genel olarak Bursa’da arıtma tesislerinden su sağlanan kentsel bölgelerde bir kirliliğe işaret etmemektedir. Zaman zaman su analiz raporları “Kirli” olarak açıklansa da, bu raporlar çok nadir olarak gözlenmektedir. Örneğin 23.10.2013 ve 04.12.2013 tarihlerinde Orhaneli Göynükbelen Belediye Şebekesi, 03.04.2013 ve 13.11.2013 tarihlerinde Orhaneli Karıncalı Belediye Şebekesi uygun bulunmamıştır(BHSM, 2016). Benzer biçimde 17.04.2013 tarihinde Kınık Belediye Şebekesi, 02.10.2013 tarihinde ise Harmancık Kılavuzlar Mahallesi uygun bulunmamıştır. Gerek BUSKİ tarafından, gerekse de İl Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından yapılan su analizlerinin sonuçları genelde “Temiz” olarak raporlanmaktadır.

Ancak kırsal alan içme suyu örneklerinde Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Eğitim ve Uygulama Merkezi ve Nilüfer Belediyesi tarafından yapılan analizler su kirliliği konusundaki tehlikeyi ortaya koymaktadır. Nilüfer’de 2014 yılında kırsal mahallelerde yapılan toplam 212 su analizinden 77’si (%36,3) bakteriyolojik açıdan kirli bulunmuştur (UÜ-HSEUM, 2015). Nilüfer Belediyesi’nin Uludağ Üniversitesi ile 2002 yılında imzaladığı protokolü 2016 yılında iptal etmesi yüzünden, artık ne yazık ki Nilüfer’de ne kırsal alanda ne de kentsel alanda su analizi yapılamamaktadır.

Suyun kirli olması halinde yol açabileceği sağlık sorunları su ve gıdalarla bulaşan hastalıkların gözetimi ile değerlendirilmektedir. Bu hastalıklar genel olarak “Akut barsak hastalıkları” olarak adlandırılmaktadır. Sağlık Bakanlığı akut barsak hastalıkları gözetimini (sürveyans) 2005 yılında başlatmış, 2010 yılında tüm Türkiye’de günlük sürveyansa geçilmiştir. Bu kapsamda uluslararası hastalık sınıflama (ICD-10) kodlarına göre:

  • A09 (enfeksiyöz kaynaklı olduğu tahmin edilen diyare ve gastroenteritler),
  • R11 (bulantı, kusma) ve
  • K52 (Enfektif olmayan diğer gastroenterit ve kolit)

tanı kodlarıyla tüm sağlık kurum ve kuruluşlarından bildirilen veriler günlük olarak takip edilmektedir.

Bursa’da su kirliliği ile ilgili tartışmalar söz konusu olunca, olası bir su kirliliğinin yol açabileceği hastalıklarla ilgili olarak Sağlık Bakanlığı’ndan ve Bursa Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğinden 2010-2015 yıllarına ilişkin veriler istenmiş ve elde edilmiştir (T.C. Sağlık Bakanlığı 2015; BKHB 2016). Ancak ne yazık ki Bursa İl Halk Sağlığı Müdürlüğünden veri elde edilemediğinden, aile sağlığı merkezleri, toplum sağlığı merkezleri ve Müdürlüğe bağlı diğer sağlık kuruluşlarında tanı konan akut barsak hastalıkları bu değerlendirmede kapsam dışında bırakılmak zorunda kalınmıştır.

2010 yılı verileri aylara göre elde edilememiştir. 2011 yılı ve sonrasında ilk göze çarpan bulgu A09 (Enfeksiyöz kaynaklı olduğu tahmin edilen diyare ve gastroenteritler) kodlu hastalıkların 2013 yılında, 2011 yılına göre azalmış olmasıdır (Tablo 2). Bu Bursa için olumlu bir gelişmedir. Ancak 2014 yılında 2013 yılına göre artış yaşanmış; 2015 yılında da bu artış sürmüştür. Öyle ki örneğin 2015 yılının Mart ve Mayıs aylarında olgu sayıları 2013 yılına göre neredeyse üç katına çıkmıştır. Bu artışın titizlikle incelenmesi gerekmektedir.

 

Tablo 2. Bursa’da A09 (Enfeksiyöz kaynaklı olduğu tahmin edilen diyare ve gastroenteritler) kodlu hastalık tanısı konan kişi sayısı

R11 (Bulantı, kusma) kodlu hastalıklarda yıllar geçtikçe büyük bir artış yaşanmış; 2015 yılındaki toplam olgu sayısı, 2011 yılının iki katını aşmıştır (Tablo 3). Burada dikkati çeken başka bir bulgu, 2015’in olgu sayılarının Ocak ayı dışında tüm aylarda son beş yılın en yüksek sayıları olmasıdır. Bu kadar yüksek sayıda bulantı ve kusma tanısı konması ve yıllar geçtikçe olgu sayısının artması düşündürücüdür.

Tablo 3. Bursa’da R11 (bulantı, kusma) kodlu hastalık tanısı konan kişi sayısı

K52 (Enfektif olmayan diğer gastroenterit ve kolit) kodlu hastalıklarda da yıllar geçtikçe büyük bir artış yaşanmıştır (Tablo 4). Toplam olgu sayısı 2015’te 2011’e göre %105,2 artışla 138.586 olarak gerçekleşmiş; 2015 yılının Ağustos ayında son yılların en yüksek olgu sayısı bildirilmiştir. Bir yandan yıllar içindeki artış, diğer yandan da 2015 yılı içindeki artışlar dikkat çekicidir.

Tablo 4. Bursa’da K52 (Enfektif olmayan diğer gastroenterit ve kolit) kodlu hastalık tanısı konan kişi sayısı

Her üç hastalık grubu söz konusu olduğunda (A09, R11 ve K52) 2010’da 123.217 olan toplam akut barsak enfeksiyonu olgu sayısı 2015’te %134,7 artışla 289.140’a yükselmiştir (Şekil 3).

Şekil 3. Bursa’da su ve gıda ile bulaşan hastalıklar

 Bursa’da son altı yılda su ve gıda ile bulaşan hastalıkların sayısında büyük bir artış gözlenmektedir. Konuya ilişkin saptamalar/sorunlar ve çözüm önerileri şöyle sıralanabilir:

  1. Halk sağlığını yakından ilgilendiren su ve gıda ile bulaşan hastalık gözetimine ilişkin veriler yıllık rapor olarak İl Sağlık Müdürlüğü tarafından açıklanmalıdır. İl Sağlık Müdürlüğünün son yıllarda Bursa’ya ilişkin yıllık rapor yayınlamaması büyük bir
  2. Sağlık Bakanlığı’ndan veriler alınabilmiş olmakla birlikte, soruna yol açan nedenlerle ilgili her hangi bir açıklama elde edilememiştir. Bursa İl Sağlık Müdürlüğü akut barsak enfeksiyonlarına yol açan etmenleri ve alınan önlemleri ivedi olarak açıklamalıdır.
  3. Hastalıkların artma eğilimi 2013 yılında gözlenmiş olmakla birlikte; söz konusu hastalıkların önlenmesi için ne tür çalışmaların yapıldığı konusunda her hangi bir bilgi bulunmamaktadır. Sağlık Bakanlığı ivedi olarak Bursa’da akut barsak enfeksiyonlarının önlenmesi amacıyla son altı yılda hangi faaliyetlerin yürütüldüğünü açıklamalıdır.
  4. Akut barsak enfeksiyonlarına yol açan iki temel etken su kirliliği ve güvensiz gıda tüketimidir. Bursa’da su kirliliği ve gıda güvenliği ile ilgili mevcut durum ayrıntılı analiz edilmeli ve analiz raporları kamuoyuna açıklanmalıdır.
  5. Sağlıklı ve yeterince suya erişmek temel bir insan hakkıdır. Bursa’da halkın yeterli miktarda sağlıklı su tüketmesini sağlayacak bir planlamaya gereksinim duyulduğu açıktır. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Bursa’yı su yoksulu olmaktan kurtaracak her hangi bir planı olup olmadığı kamuoyuna açıklanmalıdır. İlçeler arasındaki su tüketim farklılıkları giderilmeli; günde kişi başına 200 litre su tüketilmesine olanak sağlayacak bir düzenlemeye gidilmelidir. Bu düzenleme sağlıklı suya erişimin önündeki engelleri (Ücret, coğrafi uzaklık, altyapı yatırım eksikliği ) kaldırmalıdır.
  6. Bursa’nın neresinde yaşarsa yaşasın, her yurttaşın, evine gelen suyun temiz olup olmadığı konusunda bilgi sahibi olması hakkıdır. Bu amaçla yurttaşlara ücretsiz su analizi yapılabilmesine dönük bir çalışmanın ilgili kurumlar tarafından (Belediye ve İl Halk Sağlığı Müdürlüğü) yürütülmesi uygun olacaktır.
  7. Su ve gıdayla bulaşan hastalıkların Bursa’da yaşayanlar açısından yaş, cinsiyet, yaşanılan ilçe/mahalle, eğitim durumu ve sosyoekonomik durum gibi değişkenlere göre bir farklılık gösterip göstermediği belli değildir. Bu hastalıklara karşı etkin bir mücadele yürütebilmek için sağlığın sosyal belirleyicileri açısından bir farklılık olup olmadığı ayrıntılı olarak incelenmelidir.
  8. Bu grup hastalıkların ölümlere yol açıp açmadığı da belli değildir. Bu konuda da Sağlık Bakanlığı’nın açıklama yapması gerekmektedir.

 

Sağlıklı yaşamanın en temel insan hakkı olması nedeniyle; kentimizde yaşayanların hastalanmasına yol açan su ve gıda kirliliğinin önlenmesi yaşamsal bir zorunluluktur. Başta Sağlık Bakanlığı ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı olmak üzere ilgili kamu kurumlarını bu konuda çaba göstermeye çağırıyoruz.

Teşekkür

Bursa’daki 2010-2014 yıllarına ilişkin akut barsak enfeksiyonu verilerinin elde edilmesini sağlayan Bursa CHP Milletvekili Orhan Sarıbal’a teşekkür ederim.

 

Kaynaklar

  • BHSM (2016). Bursa Halk Sağlığı Müdürlüğü web sayfası, http://suanaliz.bhsm.gov.tr/analiz.php?ilcekod=15 (Erişim tarihi: 18.09.2016).
  • BKHB (2016). Bursa Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği’nin 01.06.2016 tarihli yazısı.
  • T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (2015). Bursa İli İl Çevre Durum Raporu, Bursa/2014.
  • T.C. Sağlık Bakanlığı (2015). T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı’nın 21.08.2015 tarih ve 13588366/197 sayılı yazısı.
  • TÜİK (2014). Seçilmiş Göstergelerle Bursa 2013, Türkiye İstatistik Kurumu, Ankara.
  • UÜ-HSEUM (2015). Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Eğitim ve Uygulama Merkezi 2014 Yılı Çalışma Raporu, s.43.
Hekimce Bakış 91. Sayı