Bitmemiş senfoni gibi edebiyatta da yarım kalmış romanlar, kitaplar vardır. Ölüp gitmiş yazarın ardında bıraktığı karmakarışık notlardan bazen bir yayıncı yıllar sonra yazarın biçemine uygun bir kitap çıkarır. Muriel Rukeyser’in 1937 de yazdığı ancak 2013 te yazarın arşivinde keşfedilip Feminist Press tarafından basılan bu kitabının öyküsü biraz farklı.
Uçuş Teorisi adlı ödüllü şiir kitabından sonra kaleme aldığı COSTA BRAVA’nın basımı yayıncısı tarafından politik ve cinsel içeriği nedeniyle reddedilir. Politiktir, çünkü İspanya İç Savaşını cumhuriyetçi direnişçiler cephesinden radikal bir dille anlatır. Kahramanı kadın olan romanın cinsellik konusundaki dürüst ve açık anlatımı da o dönem için saygısız bulunmuştur.
1936 temmuzunda Muriel Rukeyser henüz 23 yaşındayken Barselona’ya Hitler’in Nazi olimpiyatlarına alternatif olarak düzenlenen Halk Olimpiyatları’nı (Olimpiada Popular) izlemek üzere gönderilir. Ödüllü bir şair ve aktivist bir gazeteci olan Muriel Rukeyser Barselonadan önce 1933te Afrikalı Amerikalılara ”kardeşçe davrandığı” gerekçesiyle hapsedilmiş; Batı Virginiadaki maden felaketini belgelendiren epik Ölüler Kitabı’nı yazmıştır.
Barselona’ya varışının ertesi günü İspanya İç Savaşının habercisi genel grev başlar ve çatışmalar hızla tüm ülkeye yayılır. Costa Brava romanı yalnızca bir savaş günlüğü değildir; aynı zamanda bir yabancının politik bir aktiviste, naif bir genç kızın olgun bir kadına dönüşümünün de öyküsüdür.
1936 yazında Hitler’in düzenlediği Berlin Olimpiyatlarını ( siyah atlet Jesse Owens’in altın madalyaları toplaması Hitler’in stadı öfkeyle terketmesine neden olmuştu.) protesto etmek için İspanyada yeni kurulmuş cumhuriyetçi Halk Cephesi hükümeti alternatif bir olimpiyat düzenler. Olimpiada Popular’a tüm dünyadan atletler katılır. Ancak olimpiyat oyunları başlamadan iç savaş patlak verir. Pekçok sporcu ülkesine geri dönmek yerine Halk Cephesiyle birlikte savaşa katılı Rukeyser’in Barselonada tanıştığı sevgilisi Alman sporcu Otto Boch da onlardan biridir. Savaşın sonuna doğru 1939da cephede ölür.
COSTA BRAVA Muriel Rukeyser’in otobiyografik, belgesel romanı. Kitabın kahramanı gazeteci Helen, Muriel Rukeyser’in alteregosudur. Helen, Costa Bravadan trene biner, ancak Barselona’ya varamadan patlak veren faşist darbe ve direnişçilerin sürdürdüğü genel grev nedeniyle tren bir kasabada durmak zorunda kalır. Trende olimpiyatlara giden Macar sutopu takımı, dünyadan habersiz, bol bavullu Amerikalı turist bir kadın, İngiliz bir çift, İspanyol felsefe profesörü, Nazilerden kaçıp Fransaya gitmiş Bavyeralı bir solcu olan Hans ( Otto) ile mahsur kalır. Amerikalı kadın Helen’in reddettiği Amerikan değerleriyle karikatürize edilmiş bir tiptir. Bu küçük Katalan kasabasında iki gün geçirirler ve halkın direnişine tanık olurlar. Kamyonla zorlu bir yolculuktan sonra Barselonaya varırlar. Halk Cephesinin elindeki kentte Zaragoza cephesine giden gönüllüleri görürler. Oyunlar ertelenmiş, atletlerin bir kısmı uluslararası tugaylara katılmaya karar vermiştir.
İspanya İç savaşının ilk günlerini yaşayan Barselona, Helen ya da Rukeyser için taştan ve sudan yapılmış bir şehirdi. Helen burada kaldığı kısa süre içinde hızla radikalleşecek, Hansla yaşadığı romansla cinselliğini keşfedecektir. Bir bakıma Helen ya da Rukeyser için Barselona yeniden doğuşu simgelemektedir. Henüz 20li yaşlarının başındaki bu genç kadının hem Falanjistlerin faşist darbesini ve hem de Katalonyanın devrimci tepkisini gözlemlemesi dönüşümü getirir.
Sonraları İspanyayı, iç savaşı, ölenleri, sürgündekileri yazacaktır. Rukeyser, sadece beş gün ”savaşın ilkel başlangıcını görmeye yetecek kadar” İspanyada kalır ama; Barselona’yı ”kafa karışıklığının bittiği”, ”inandığını söylemeye başladığı” yer olarak hatırlar. Yıllar sonra yazdığı şiiri ”LONG PAST MONCADA”da savaşta yitirdiği sevgilisi Otto’ya şöyle seslenir:
Senin söylediğin gibi devrim
başka aşkları, başka çocukları, başka hediyeleri getirdi, ama
sevgilim senin olduğun yerdeydi yaşam
Saatlerimdeydin, savaşta düşsen de
Güneşin aydınlattığı tarlalarda ya da bir yerlerdeki mucizede,
Senin aşk ve savaş sözcüklerin, ölüm ve başka vaatlerin
Yadigarım ol hayat boyu süren bir sesle…
Helen Moncada’daki dayanışmayı, Barselonadaki insanların faşist darbeye karşı direnişlerini, geçirdikleri dönüşümü, sevgilisi Hans’ın cepheye yollanmasını izler ve bu devrim düşüncesini benimseyerek kendi dönüşümünü gerçekleştirir. Artık yeni bir görev onu beklemektedir: ”Ülkesine geri dönüp İspanyada gördüklerini anlatmak.”
Bir kadın ozanın şiirli diliyle yazdığı COSTA BRAVA, bir başka kadın direnişçi Dolores İbarruri’nin destansı kitabı NO PASARAN gibi 20.yüzyılın bu en romantik devriminin acıklı öyküsünü yeniden anımsatıyor.
2013 yılında günışığına çıkarılan Costa Brava şiirselliği korunarak Sedef ilgiç tarafından türkçeye çevrilmiş ve Güldünya yayınlarınca basılmış ; feminist duruşu, radikalizmi, sansürleniş öyküsü, yazarının direnişçi kimliği nedeniyle çok özel bir kitap.
Dr. ENGİN DEMİRİZ