Yıllardan 1968, günlerden ise 1 Aralık Pazar. Kahvaltı sonrası gazetesini alıp bir köşeye çekilen babam, başını kaldırıp üzüntülü bir sesle anneme seslendi, “Dario Moreno İstanbul’da ölmüş”. Annem mutfaktan ellerini önlüğüne kurulayarak çıktı, beraberce haberi okumaya başladılar. Bana bir yakınımız ölmüş gibi geldi… Babam gazeteyi okumayı bitirip, katlayıp sehpanın üzerine bıraktı. Ben yerimden kalkıp gazeteye baktığımda bu gün hala anımsadığım fotoğrafı gördüm. Gazetede yerde yatan bu adamın neden annemle babamın bu kadar üzülmüştü? merak etmiştim. Sorduğumda bir şarkıcı olduğunu söylemekle yetindiler.
Sonra babamdan duyduğum bu ismin radyoda her anons edilişinde müziğine kulak kabartır olmuştum. Daha sonra anladım ki bu ufak tefek neşe dolu adam ailemin müzik hatıratında önemli bir yeri var. Bugün biliyorum ki bu yazıyı okuyan birçok kişi Dario Moreno’nun ismi geçtiğinde yada şarkıları sorulduğunda hemen şarkılarını mırıldanabilir. Hatta pek çoğunuzun bu şarkıları mırıldandığını duyar gibiyim “deniz ve mehtap sordular seni, neredesin?” Hemen hatırladıklarınızı sıralayayım İzmirli diyeceksiniz. Evet İzmirli… Hayatının sonuna kadar da İzmirli kaldı. Dünyanın neresine giderse gitsin.
Bu arada Dario Moreno’nun adı gerçek adı “David Aguretta”. Dario ilk adına babasını adı olan Moreno’yu ekleyerek bir sahne ismi oluşturmuş, sanatçıyı bütün dünya da bu isimle tanıdı. Ankara’daki yaşamı ile ilgili bir anekdot var anlatılan. Bir oda arkadaşı var ama tanışmaları bir türlü kısmet olmuyor. Sonrasını Dario Moreno şöyle anlatıyor; Hergele
meydanında 3’uncu sınıf bir otelde iki kişilik bir odaya yerleşmiştim. Bir hafta geldim gittim, oda arkadaşımı tanımak kısmet olmadı. Ya ben geç geliyordum ya o. Sabahleyin birimizden biri erken kalkıp gidiyordu sonunda bir sabah gözlerimi açtım oda arkadaşımda gözlerini açtı. Birbirimize baktık. Ben “merhaba” dedim. O da “merhaba” diye karşılık verdi. Benim hakkımda o zaman Ankara gazetelerinde ufak tefek yazılar çıkmaya başlamıştı, komşum beni bu yazılardaki resimlerden tanıyormuş. Peki, siz kimsiniz? Ne iş yapıyorsunuz? Diye sordum. Gülümsedi “ “boş gezerim” dedi, “adım Orhan Veli’dir”. Şair Orhan Veli ile oda arkadaşlığımız uzun bir müddet devam etti, Orhan, yeni yazdığı veya sevdiği bir şiiri mutlaka bana okutur ve hep “ne güzel şiir okuyorsun sen” derdi.
Dario, Kalipsolar, Türk müziğini motiflerini parçalarını batı enstrümanlarıyla yorumlama, çaça, mambo gibi Latin ezgileri ile ünlü oldu. Fakat bu ün ona galiba az geldi, önce Atina’da bir süre çalıştı, sonra ver elini Fransa… Fransa’da ilk yıllar istediği gibi geçmedi. Fakat sonra “Jezabel “şarkısı ile büyük bir üne kavuştu ve bundan sonra arka arkaya plaklar yapmaya başladı. Daha sonra söylediği kalipsolarla “Adieu Lizbon, cou cou rou cou cou” iyice ününü sağlamlaştırdı. Dünya turnelerine çıktı, her yıl 16 ülkede konser verirdi. 45 adet filmde rol aldı. O yılların efsane film yıldızları Brigitte Bardot, Melina Mercouri gibi sanatçılarla filmlerde oynadı. Birde “Oeil Pour Oeil” (göze göz)filmi ile en iyi Fransız yardımcı aktör ödülü var kendisinin. Ülkemizde de yaptığı şarkılar Sezen Cumhur Önal ve Fecri Ebcioğlu tarafından söz yazılarak dinleyicilerle buluşuyordu. Hatıralar Hayal Oldu, Deniz ve Mehtap, Güzel İzmir, Sarhoş Türkçe söylediği en güzel şarkılarıydı, bu listeyi uzatabiliriz. Hep İzmirli kaldı dedik, TC. Pasaportunu hiç değiştirmedi. Paris’te zengin bir hayat sürmesine rağmen İzmir’le bağını hiç koparmadı. Hatta Paris’te yapılan bir Latin Amerika Şarkıları Festivalinde aldığı birincilik sonrasında göğsünden bir Türk bayrağı çıkararak “ben Türküm İzmirliyim” demiştir. Jacques Brel’in yazıp sahneye koyduğu ve başrolünü oynadığı, L’Homme de la Mancha adlı müzikaldeki Sancho Pancho rolü, son çalışması oldu.
Ölümünden sonra vasiyeti İzmir’e defnedilmekti. Olmadı, Dario Moreno; İsrai’de Holon’da mezar taşında bir Ayyıldız bulunan ve taşın üzerinde Türkçe olarak “İzmir Çocuğu David Aguretta burada yatıyor” yazan bir mezarda, edebi uykusunda.
Eğlenmeyi severdi , çok neşeli bir insandı, yemek yemeyi özelikle İzmir köfteyi ve de, ve de İzmir’i çok severdi. İzmir’de evinin olduğu sokağa ismi verildi. Bizde onu çok sevdik. Şarkıları hala dillerde, deniz ve mehtap……..
Şarkıları, kırk yıllı aşkın bir süredir hala bu toprakların insanının dilinde, gönlünde. Galiba şarkılarını bir de en güzel Tanju Okan söyledi… Biz ailece, yurdumuzdan uzakta, bir gece bunu test ettik. Geceye en çok yakışan şarkıların birçoğu, Dario’nun şarkıları idi.