Dr. Murat Derin’in hazırladığı Müziğin Güzel Günlerine Yolculuk : İnci Çayırlı’nın Anıları adlı kitapta ,ömrünü Türk musikisine adamış bir ismin anıları var. Son yarım yüzyılda kent kültürünü nasıl yitirdiğimizin ipuçlarını da kitapta bulmak mümkün.
İnci Çayırlı, Türk müziğinin yaşayan nadide isimlerinden. Onu değerli kılan sadece duygu yüklü, dinleyenin ruhunu sükûna erdiren sesi değil; İnci Çayırlı bugün artık içi boşaltılan ‘sanatçı’ kelimesinin halihazırdaki birkaç gerçek karşılığından biri.
Ömrünü Türk musikisine adamış, yaşadığı sıkıntılara rağmen duruşundan taviz vermemiş bir isim. Bugün seksen yaşında hâlâ aşkla bağlı olduğu Türk musikisini doğru şekilde temsil etmeyive tecrübelerini genç kuşaklara aktarmayı sürdürüyor. Sanatçının hayat hikâyesi Dr. Murat Derin tarafından Müziğin Güzel Günlerine Yolculuk: İnci Çayırlı’nın Anıları adıyla kitaplaştırıldı.
İnci Çayırlı’nın anılarında kişiler önemli yer tutuyor. Münir Nurettin Selçuk, Emin Ongan, Mesut Cemil Bey, Sadeddin Kaynak, Alâeddin Yavaşça, Nevzad Atlığ gibi Türk müziğinin önemli isimlerini tanıma imkânı buluyoruz. Bilmediğimiz yönlerini, sanatçı kişiliklerinin yanında insani ilişkilerini de keşfediyoruz. Dönemin ruhunun sanatçıların kişiliğindeki etkisini de satır aralarında okumak mümkün. Diğer yandan, Çayırlı’nın sanatçı kişiliğinin oluşmasında ailesinin ve çevresinin büyük önem taşıdığını söylemek gerek. Murat Bardakçı kitabın önsözünde bu durumu şöyle belirtiyor: “Çayırlı birkaç nesil İstanbullu olan bir aileden gelmesi ve eski payitahtın sanat havasını çocukluğundan itibaren teneffüs etmesi sayesinde bir fem-i muhsin olmuştur.”
Dr. Murat Derin’in deyişiyle, “Çayırlı’nın anıları sadece bir ses sanatçısının sanatçılarla olan ilişkilerinden ve hatıralarından ibaret değil.” Son derece dikkatli ve yaşadığı topluma yönelik refleksleri gelişmiş bir insanın tanıklığında, son yarım yüzyılda kent kültürümüzü nasıl yitirdiğimizin ipuçlarını da kitapta bulacaksınız.
Ülkemizdeki çoğu sanatçı gibi İnci Çayırlı’nın hayatı da mücadele içinde geçmiş; en büyük mücadelelerini ise bürokrasiye karşı vermiş. Bu sancılı mücadele, sanatçı-devlet arasında yaşanan çatışmanın sadece bugüne has bir şey olmadığını gösteriyor. Çayırlı’nın Türk müziği için hayati önem taşıyan İstanbul Radyosu ve TRT’de yaşadığı sıkıntılar onun sanatçı duruşunun göstergesi. Özellikle darbe yıllarında yaşadıkları ve korkusuzca çıkışları, sanatçı-iktidar ilişkinin nasıl olması gerektiğine dair ipuçları veriyor. Öte yandan bazı siyasilerin onu koruması ve bunun için yönetmeliklerde yapılan değişiklikler de siyasilerin sanatçılara verdiği değerin her devirde devam ettiğinin bir işareti. Ama şunu gözden kaçırmamak gerek: Çayırlı’nın bu mücadelesindeki temel sebep kendi gururundan çok, aşkla bağlandığı Türk müziğine olan saygısı.
Bir İstanbul hanımefendisinin ve büyük bir sanatçının portresi olan kitap, müzikle ilgilenenler için önemli bir kılavuz. İnci Çayırlı’nın, Sadeddin Kaynak’ın deyişiyle “platin sesli” sanatçının en önemli yönü, sesine ve yorumuna -bugün eksik olan- duyguyu katmasıydı. Öte yandan popülerlik ve şöhret tuzaklarına düşmeden sanatını icra etmesi, yaşantısında ilkeli bir duruş sergilemesi, kendinden ve doğrularından ödün vermemesiyle de örnek bir sanatçı Çayırlı. Murat Bardakçı’nın belirttiği gibi: “Münir Nureddin ve Safiye Ayla gibi büyük sesler artık mevcut değil. Musikiyi olması gerektiği gibi icra edebilen sadece birkaç kişi kaldı ama onlar da müziğin bugünkü halinden ikrah ederek köşelerine çekildiler ve İnci Çayırlı bu işi şimdi sanatından taviz vermeden, malum zarafetiyle ve tek başına götürüyor.”