‘’Geçmişin şimdiki zaman olduğunu ve hatıranın şimdiye dönüşmek için dün olmayı bırakacak şekilde anlatılabileceğini keşfettim’’
Hikaye Avcısı, Arjantinli muhalif yazar Eduardo Galeano’nun ölümünden sonra basılan son kitabı. Editör Carlos Diaz, önsözde Galeano’nun son ayrıntıya dek kitabı gözden geçirip tamamladığını; metinleri ardı ardına yazdığını ve cilalayıp parlattığını belirtiyor. Ancak sağlığı yayınlanma aşamasına geçmeye elvermiyor. Ölümünden bir yıl sonra ölümle ilgili düşüncelerinin yer aldığı son karalamalarının da eklendiği Hikaye Avcısı kitabı basılır.
Hikaye Avcısı dört bölümden oluşuyor: zamanın değirmenleri, hikayeler anlatıyor, kılavuz ve istedim,istiyorum, isterdim. Zamanın Değirmenlerinde Galeano’nun kendine özgü çok az sözcükle ve vurucu tümcelerle anlattığı, aşktan, savaştan, barıştan, bellekten, futboldan, söz eden hikayeler yer alıyor. ”Dünya yolculuk ediyor. Yolcudan ziyade kazazede taşıyor üzerinde. Yoksulların bile zengin olduğu ve hepsinin Hollywood’da yaşadığı o vaat edilen cennete doğru seferlerini tamamlamadan binlerce çaresiz ölüyor her yolculukta. Oraya varmayı başaran pek azının yanılsamasıysa çok uzun sürmüyor.”
Hikayeler Anlatıyor’da sürgünlük yıllarını ve önceki kitaplarıyla ilgili anekdotları anımsıyor ve yaşamının bir özeti olan kitaplarına birlikte göz atıyoruz: Uruguaylı bir futbolcu 2009 yılında Galeano’yu arar ve ona yıllardır yanında taşıdığı bir şeyi vermek istediğini söyler. 1984de çatışmada ölen bir gerillanın sırt çantasından çıkan ve ortasında kurşun deliği olan ünlü kitabı Latin Amerika’nın Kesik Damarlarının eski bir baskısıdır vermek istediği.
Kılavuz, kitabın en kişisel bölümü. Galeano onu yazmaya iten nedenleri anlatıyor: Gençliğinde Bolivyada bir maden bölgesinde bir süre madencilerle birlikte yaşar. Ayrılacağı gece düzenlenen eğlentide madenciler kendilerine denizi anlatmasını isterler. ”Yoksulluğa ve erken yaşta ölüme mahkum, denizi asla göremeyecek bu insanlara denizi onlara getirme, onları ıslatmaya muktedir sözcükleri bulma sorumluluğu omuzlarımdaydı. Yazmanın bir işe yaradığı kesinliğinden hareketle, yazar olarak ilk meydan okuyuşum bu oldu.”
Kitabın son bölümünü Navajo yerlilerinin gece türküsünden esinlenerek İstedim, İstiyorum, İsterdim olarak isimlendirmiş. Bu son bölümde yineleyen kanseri nedeniyle çok az zamanı kaldığını bilen Galeano ölüm ve yaşama dair düşüncelerini paylaşmış.
Gazeteci ve gerçeğin peşinde bir yazar olan Galeano’nun düşleri, yanılsamaları, düşünceleri, yaşanmış olayları birbirine eklemleyerek yazdığı her kısa ve derin öyküden evrensel bir anlatıya ulaşılır.
Eduardo Galeano kendisinin de söylediği gibi bir hikaye avcısı, seslerin dinleyicisidir. Çağdaşı büyük yazar John Berger’in tanımıyla o, bu dünyanın vicdanıdır. Görünmeyenlerin yüzü, işitilmeyenlerin sesidir.” Zamanın ve haritaların çizdiği sınırların çok ötesinde adalet ve güzellik peşinde koşan kadın ve erkeleri bulmaya çalıştım; çünkü nerede doğmuş olurlara olsunlar onlar benim vatandaşlarım ve çağdaşlarım.”
Tüm ezilenlerin mücadelesini efsaneler, anekdotlar, yaşanmış gerçek olaylarla anlatan ve direnişin belleği olan Latin Amerika’nın Kesik damarları, Aşkın Ve Savaşın Gündüz Ve geceleri, Tepetaklak, Ve Günler Yürümeye Başladı, Ateş Anıları, Kadınlar, Aynalar, Yürüyen Kelimeler gibi unutulmaz kitaplarıyla dünyanın alternatif tarihini yazan Galeano artık bizimle değil ama; sözcükleri yürümeye devam ediyor.
Latin Amerika’nın ödün vermeden inandıklarını savunan son şövalyesiydi. Bu dijitalleşerek yozlaşmış banal kültür çağında kitaplarına sığınmak bana iyi geliyor. Bir kez daha Eduardo Galeano’yu Kitap Kokusu’nda saygıyla anıyorum.
” Rüzgar martıların izini siler.
Yağmur insanın ayak izini siler.
Güneş zamanın izini siler.
Öykü anlatıcıları yitik hatıranın,aşkın ve acının görünmeyen ama hiç silinmeyen izini arar.”
Dr. Engin DEMİRİZ