COVID-19 Sürecinin Yükselen Yıldızı: Sağlıkta Teknoloji

Bu yüzyılın insanlığa sunduğu, ilk akla gelen ve hayatı tamamen değiştiren gelişme, teknolojidir. Teknolojinin olumlu olduğu kadar sosyolojik ve psikolojik açıdan değerlendirildiğinde olumsuz da birçok getirisi olmuştur. Kullanım alanı her geçen gün artarak ilerleyen teknoloji, özellikle sağlık alanında devrim niteliğinde gelişmeler göstermiştir. Sağlık alanında yapılan yenilikler, yaşamın kalitesini yükseltmiş ve insan ömrünün uzamasını sağlamıştır.

Sağlıkta teknoloji kullanımının bir başka şekli ise dijital sağlıktır. Dijital sağlık, daha iyi sağlık hizmeti sağlanması için bilgi teknolojilerinin ve çevrimiçi iletişim araçlarının kullanılmasıdır. Bu teknolojiler ile dijital sağlık araçları, sürekli geliştirme ve uygulamaların her zamankinden daha güçlü olması amaçlanmaktadır. Dijital sağlık uygulamalarının maliyetleri kısa vadeli düşünüldüğünde oldukça fazladır, geleceğe bir yatırım olarak düşünüldüğünde ise sağladığı ve sağlayacağı faydalar paha biçilmez olarak değer görmektedir.

Coronavirus ve Dijital Sağlık
COVID-19 krizinin ortaya çıkmasıyla birlikte dijital sağlık uygulamaları ön plana çıkmıştır. Bir başka deyişle, bu kadar bütünleşmiş bir dünyada, teknolojinin ilerleyişinin insanlığa sunduğu hizmetlerin başında sağlık alanındaki gelişmeler gelmektedir. Dijital sağlık, sosyal medya aracılığıyla günlük gelişmelerin takibi, virüs bulaş hızı ve korunma yolları ile ilgili bilgilerin çevrimiçi haber kaynakları ile dünya genelinde milyonlarca insanın tek bir kaynaktan bilgi sağlamaktadır. Dijital platformlar birçok bilgi kaynağı sunmakta fakat içlerinden hangisinin doğru olduğuna dair bilgilerin kontrol edilmesini, kişinin kendisine bırakmaktadır.

Bu virüs aracılığıyla dijital epidemiyoloji de ortaya çıkmıştır. Virüsün yarattığı krizin olumsuz etkilerini öngörme, izleme veya önleme konusunda yapay zekâ, büyük veri ve diğer yeni teknolojilerinin potansiyelini araştıran ve kullanan büyük aktörlerini yeni bir oyun kurduklarına şahit oluyoruz. Dünya Sağlık Örgütü’nün COVID-19 salgınını pandemi ilan etmesinden günler önce, BlueDot adlı bir Kanadalı yapay zekâ şirketi hastalık hakkında uyarıda bulunmuştur. Yapay zekâ aracılığı ile elde edilen veriler, insanlığın başına gelecek durumlar ile ilgili birçok simülasyon çizmekte ve olacaklar hakkında bilgi vermektedir.

Coronavirus krizi, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve diğer küresel sağlık örgütlerinin çalışmalarında dijitalleşmeyi daha da hızlandıracaktır. Bu amaçla, COVID-19 salgınını ile bir anda dünyanın gidişatının değiştiğini anlamlandırıp bu yönde politikalar üretilmelidir. Bu doğrultuda dijital sağlık alanına ait birleşenleri iyi tanımalı ve sistemin bütünlük içinde kurulması sağlanmalıdır. Son geçirilen salgın, dijital sağlığın gerekliliğini vurgularken bazı reformların yapılmasının gerekliliğini de göstermiştir.

Bir Telefon Kadar Yakınındaki Sağlık
Son yirmi yılda telefon teknolojisi oldukça ilerleme kaydetmiştir. Önceleri bir çağrı cihazı niteliğinde kullanılan, sonra mesajlaşma fırsatı sunan telefon, şimdilerde onsuz yaşanmayacak kadar hayati bir hâl almıştır. Telefon, öncelikli işlevinden çok insanları hayata bağlayan bir cihaz halini almıştır. Günlük bizi takip eden bir cep asistanı görevini sürdüren telefonlar, aslında bize sağlığımız ile ilgili bilgiler vermektedir. COVID-19 salgını ile ceplerimizde taşıdığımız bu ayrılmaz parçalar, günlük rutin sağlık taramasından ziyade, enfekte olanların takibinden gittiğimiz yerlerin hijyenik olmasına kadar birçok konuda insanları uyaran bir görevi üzerine almıştır. Özellikle salgın döneminde virüsün yayılmasını azaltmaya yönelik geliştirilen bu teknoloji, insanlığın yaşayacağı büyük hasarı, aza indirmektedir. Bir diğer önemli görevi ise, doktorlara erişim kolaylığı sağlanmasıdır. Telefon teknolojileri, internetin gelişimi ile birlikte oldukça geliştiğinden dolayı sağladığı görüntülü konuşma sayesinde hekime erişim kolaylığı yaşanmaktadır.

Tele tıp normal zamanlarda takdir edilesi faydalar sağlayan, insan hayatını kolaylaştıran bir uygulama iken özellikle salgın döneminde önemi paha biçilmez hale gelmiştir. Tele tıp, özellikle klinik çalışanları veya uygulama ile ilişkisi olan hekimler tarafından hastalara hızlı temas kurması ve bakımın sürekliliğini sağlanması konusunda yardımcı olur. Teknolojinin sağladığı bu kolaylık, özellikle uzak bölgelerde yaşayan veya yaşlı yetişkinler dahil olmak üzere kolayca seyahat edemeyen hastalar için yararlı olabilir. Pandemi döneminde ise, hastalar virüse maruz kalma riski olmadan hızlı bir şekilde değerlendirilebilir ve tedavisi desteklenebilir. Görüntülü konuşma aracılığıyla hastaların ev ortamlarında artık görülebilecekleri geleneksel ev ziyaretinin güncellenmiş bir versiyonu olan hastaların yaşamlarına doğrudan bir destek sunuyor.

Telefonla kendi sağlığının takibini sağlamak bireyler için önemli bir gelişim olmasının yanı sıra birilerinin bunu kayıt altına aldığının bilinmesi kişisel haklara, hasta haklarına ya da henüz tanımlanmamış özlük haklarına uygun olmadığı da farklı disiplinler tarafından tartışılmaktadır. Bu konu hakkında tüm dünya çalışma içinde. Yakın zamanda yapılan bir haberde, İngiltere, NHS 2017’de, Google’ın yapay zekâ kolu olan DeepMind‘a 1.6 milyon İngiliz hastanın kişisel tıbbi kayıtlarına erişmesini sağladığında veri koruma yasalarını ihlal ettiğini söyledi.

Pandemi süresince görüntülü konuşma ile hastalarına bağlanan bir doktorun değerlendirmesi (Chwistek, 2020) “Pandeminin ilk haftalarında deneyimlerimiz büyüdükçe, tele tıbbın herkes için olmadığı ortaya çıktı” şeklindedir.

Gelecekte, öngörülemeyen ve geçmiş deneyimlerden yardım alınamayan muğlak bir zaman dilimi var. Bu kaotik durum, sürekli yeni bir deneyime fırsat vermenin yanı sıra tele tıbbın faydalı olduğunu kanıtladı. Zaman içerisinde, destekleyici teknoloji ve sistemler, sanal ziyaretlerin daha verimli, daha koordine edilmiş olacaktır. Bu konudaki beklenti, sistemin daha hasta dostu haline gelmesidir.

Sanal olarak gerçekleştirilen hasta-hekim buluşmaları, şüphesiz ki geleneksel uygulamalarının değişimine sebep olmuş, aynı zamanda durdurulamaz bir yükselişte olacağına da işaret etmektedir. Bu değişimin hızlı, bir anda ve düzensiz olmasından dolayı tıp uygulamaları ile ilgili bir kaygı yükselmiştir. Gerek yasal gerek sistemsel değişimlerin planlı ve iş birliği şeklinde olması gerekir fakat COVID-19 bu durumun bir anda, yoğun olarak kullanılmasına sebep olmuştur.

Peki Türkiye Dijital Sağlık Alanında Nerede?
Türkiye’de epeyce bir süre sağlık hizmetlerine erişim için internet vasıtası ile enformasyon sistemleri kullanılmaktadır. Bu şekilde sağlık sistemi hızlanmış ve daha verimli hale gelmiştir. Dijital olarak sağlık sistemini kullanma ise ilk kez Patoloji Hizmet Alım Laboratuvar Entegrasyon Projesi ile tüm patoloji laboratuvar sonuçlarının ve süreçlerinin takibi ile başlamıştır. Bu proje birçok açıdan kolaylık sağlamıştır. Patoloji alanında yaşanılan teknik aksaklıkların büyük bir kısmını ortadan kaldırmıştır. Hastadan alınan örnek ile ilgili bütün süreçlerin hasta tarafından takip edilebilmesi, bunun yanı sıra örnek takibini hangi doktor veya teknisyen tarafından yapıldığını gösteren dijital bir hizmettir.

Sağlık Bakanlığı sağlık alanında bilişimi desteklemek için sağlık bilişim dergisi çıkarmaktadır. Bu alandaki gelişmelerin dikkate alındığını ve ilerlemenin ya da çalışmalarının sürdüğünün önemli bir göstergesi olarak kabul edilebilir.

2015 yılında Sağlık Bakanlığı, “e-nabız ile Tele-tıp ve Tele-radyoloji sistemi” kurulması için genelge yayınlaşmıştır. Bu uygulamaların değerlendirilmesi üzerine yapılan çalışmada (Çapacı ve Özkaya, 2020) uzaktan sunulan sağlık hizmeti sınırlı olduğundan bahsedilmiştir ve örnekler ile açıklanmıştır. Bunula birlikte hiç sağlık hizmetinden mahrum kalmasındansa, az da olsa bazı hizmetlerin alınması faydalıdır. Bu bağlamda önemli adımların atılmış olması ülkemiz adına sevindirici olmasının yanı sıra ilerlemenin devam etmesinin de gerekliliğinin altı çizilmelidir.

Dijital Sağlık Yatırımları Artırılmalı
Hiç şüphesiz dijital sağlık, yükselişini sürdürecek ve insanlığa hizmet etmeye devam edecektir. Salgın ile birlikte birden gözde olan ve ilerlemesini artıran bu alan, tıp bilimin, insanlığın geleceği için daha çok üretim yapacağı aşikardır. Teknolojinin tüm üretimlerinin yararlı olacağı bu alanda şimdilerde üç boyutlu yazıcı ile üretilen organlar, tele-cerrahi operasyonları, vücuda yerleştirilen çipler, medikal nano robotlar, kardiyolojik piller gibi insan ömrünü ve kalitesini artıran gelişiminden yararlanılmaktadır.

Bilgiye ulaşmanın şeklinin değişmesiyle beraber alışkanlıklar, davranışlar, iletişim şekli ve en önemlisi kültürler değişim göstermektedir. Tıp bilimi tüm bu değişimlerin tam ortasında yer alıyor. Bu alandaki çalışmalardan, teknik olarak tüm canlıların etkilenmesine neden olmaktadır. Bu durumunun bir başka boyutu ise Covid-19 salgını sonrasında fark edildi ki bu alana yatırım yapmak ve dijital sağlık alanında ilerleme kaydetmek, bu yüzyılın gerekliliğidir. Ülke olarak dijital sağlık alanındaki gelişmelerin içinde olmalı ve gelişmeye yönelik desteklerin artırılması gerekmektedir.

COVID-19 salgını ülkelere önemli birçok ders vermiştir. Fakat en önemlisi ve belki de geleceğe olan aktarımın en fazla olanı tıbbi ve medikal teknolojiye yatırımdır. Dünyanın ekonomik olarak dev olarak nitelendirilen ülkelerinin, dijital sağlık alanına yaptığı onlarca yatırımın bugün ne kadar önemli ve değerli miras olduğu görülmektedir. Bugün politika yapıcıların da sağlık alanına yapılan yatırımların, teknoloji ile birleştirilmesi ve geliştirilmesinin önemini kavraması gerekmektedir. Akademik anlamda, dijital sağlık ile ilgili üretim oldukça azdır. Bunların ivedilikle desteklenmesi ve fikri üretimin artırılması, dijital sağlık teknolojilerinin üretilmesini sağlayacaktır. Üniversite ve Eğitim Araştırma Hastanelerinin önemi yetkin hekimler yetiştirmesinin yanı sıra onları çağa uygun teknolojiler ile donatmalı ve desteklemelidir.

 

Alıntı: https://covid19.tabipacademy.com/2020/07/24/covid-19-surecinin-yukselen-yildizi-saglikta-teknoloji/