Verileri işlemenin yeni bir biçimini araştıran McMaster ve Harvard Üniversitesi’nden bilim insanları, lazer ışınlarının katı madde aracılığıyla birbirleriyle iletişim kurduğu yeni bir platform geliştirdi.
McMaster Üniversitesi’nde kimya doçenti Kalaichelvi Saravanamuttu’nun aktardığına göre yeni teknoloji, Harvard’lı ekibin geliştirdiği bir hidrojeli ışığı kullanma ve ölçme teknikleriyle bir araya getirdi. Bu teknikler de Saravanamuttu’nun ışığa tepki veren malzemelerin kimyası üzerinde çalıştığı labaoratuvarda geliştirildi.
Hidrojel, üzerinde su tutabilen minik gözenekli malzemelere verilen isim. Görüntüsü jöleyi andıran yarısaydam malzeme, ışıkla karşılaşınca yapısı değişen duyarlı molekülleri kullanıyor. Böylece jel, ışığın bilgisini hem saklama hem de iletme özelliklerini bir arada taşıyor.
DAHA FAZLA OKU
Google’ın dünyayı değiştirecek keşfi: Kuantum üstünlüğü nedir?
Işık demetleri genellikle ilerlerken yayılıyor ancak yeni jelin üzerindeki ince kanallar, lazer ışığının dağılmadan tek bir doğrultuda ilerlemesine imkan veriyor.
Her biri insan saçının yarısı kalınlığındaki çok sayıda lazer ışını aynı malzemenin içinden geçiyor ve optik alanları kesişmese bile birbirlerinin şiddetini etkileyebiliyor. Bu da jelin “akıllı” olduğu anlamına geliyor.
Saravanamuttu’ya göre bu ışık kanalları arasındaki etkileşim durdurulabiliyor, kontrol edilebiliyor, okunabiliyor ve yüksek hızlı öngörülebilir bir çıktı üretiyor. Bu nitelikler yeni platforma herhangi bir devre olmadan bilgi işleme gücü veriyor.
Üniveristenin internet sitesinde yer alan bilgiye göre Saravanamuttu, “Birbirlerinden ayrı olmalarına rağmen ışın demetleri birbirleri görebiliyor ve sonuç olarak değiştirebiliyor” dedi ve ekledi:
Uzun vadede bu akıllı tepki verme özelliğini kullanarak hesaplama işlemleri tasarlamayı hayal edebiliriz.
Saravanamuttu’nun laboratuvarında yüksek lisans öğrencisi Derek Morim de çalışmada yer aldı ve yeni teknolojinin gelecek vadeden bir platform sunduğunu belirtti.
“Işıkla karşılaştığında optik, kimyasal ve fiziksel özelliklerini değiştirebilen duyarlı malzemeler tasarlamakla kalmıyoruz, bu değişiklikleri ışık kanalları oluşturmak veya yönlendirilebilen ve değiştirilebilen ışınları hapsetmek için kullanabiliyoruz” diyen Morim sözlerini şöyle sürdürdü:
İleri araştırmalar hem ışığı hem de malzemeyi özel yollarla değiştirebilen daha da karmaşık malzemeler tasarlamamıza imkan tanıyabilir.
Harvard Üniversitesi Mühendislik ve Uygulamalı Bilimler Fakültesi’nden yüksek lisans öğrencisi Amos Meeks de bu teknolojinin, ışıkla gerçekleşen bilgi işlem fikrini geliştirmeye yardımcı olduğunu söyledi.
“Şu anda bilgi işlemin büyük kısmı kablolar, yarı iletkenler ve elektroniği ışıkla bir araya getirmek için fotodiyotlar kullanıyor” diyen Meeks sözlerine şöyle devam etti:
Tamamı ışığa dayalı bilgi işlemin ardındaki fikir, bu katı bileşenlerin tamamını ortadan kaldırmak ve ışığı ışıkla kontrol etmek. Mesela tamamen yumuşak ve devreleri olmayan bir robotun enerjisini de Güneş’ten aldığını hayal edin.
McMaster Üniversitesi
Kaynak: independentturkish.com