Page 19 - Hekimce Bakış Dergisi 100. Sayı
P. 19
çeşitli iç çatışmaları, yaşama dair
kararsızlıklar hissettiklerini, yol
ayrımlarında seçimler yaptıklarını
fark etti. Az önce dilsiz olan bu
insanları, şimdi kendi hayatı kadar
canlı hissediyordu.
Gözlerini kapadı. Yanından geçen lir
sanatçısının aklındaki ilahileri işitti..
çocuğun annesine ısrarını.. savruk
gencin sorgulamasını.. bir şairin
yanından usulca yürüdüğünü ve
sözcüklerinin sonsuzluğa aktığını..
Nasıl da bitti yaz!
Yeşil bahçelerde salyangoz kabuğu.
Sıcağında ruhun.
sürünmek pahasına da olsa, bir bulamazsa, her şeyi göze alarak Sonra söğüt, şıpırtılı dere, balık,
sarmaşık gibi başkasının varlığını, İskenderiye ya da Bergama’daki
kendine dayanak yaparak yaşamak kütüphanelere gidecekti. düş ve dem
istemiyordu. Yalnızca kendine Celsus’dan çıktıktan hemen sonra masaldı, eski o taş köprü de.
tutunmak, kendine sarılmak, Agoranın kalabalığına karıştı.
kendiyle var olmak istiyordu. Bak gölgeler bürümüş o yeşil yolları,
Aklında değerler, insan olabilme,
Bu çok zor bir şey miydi? Oysa özgürlük vardı. Kendini yalnız yaprakları, ıslak şiirleri...
Epistetos bunu başarmıştı ve nasıl hissediyordu. Hatta bütün bir Ah unutuş!
başarılacağını, kendisine elbette evrende kimsesiz ve tek başınaydı.
söyleyebilirdi. Kırıntılar, dallar, esrik sözcükler..
Sonunda yol bitmiş, Celsus
Kütüphanesi bütün görkemiyle
görünür olmuştu. Dış kapıda
bulunan bilgelik, bilgi, zeka ve
yiğitliği simgeleyen heykellerin
yanından galeriye girdi. Okuma
salonundan geçerken aklına
Epiktetos’un “İnsanın gerçek
soyluluğu doğuştan değil,
erdemden gelir”
diyen sözleri geldi.
Kitaplar, iç duvarlar
boyunca yapılmış
dörtgen nişlerdeki,
raf ve dolaplarda
bulunuyordu. Bu
raflardan birinde
Epiktetos mutlaka
kendisini bekliyordu. Kentin karmaşası artık gerilerde
Yolunu aydınlatacak kalmıştı. Şarabi renkleriyle akşam
bilge çok yakınında yeni var ediliyordu. Islak bahar
olmalıydı. Ne yazık buseleriyse, çoktan toprağa inmişti.
ki öyle olmadığını akşama doğru Yamaçları bürüyen sisler, büyüler,
anladı. Hiçbir kitapta onun izine Sonra birden başka insanların da, gölgeler ve izler içinde, iki bin yıllık
rastlayamadı. Yarın yine gelecek, kendi gibi iç sesleri olduğunu, onların akışta, her şey gibi O da usulca
okumaya devam edecekti. Burada da kendi hayatlarını yaşadıklarını, gözlerden kayboldu.
hekimcebakis.org 19