Page 30 - Hekimce Bakış Dergisi 105. Sayı
P. 30

CUMHURİYET








                                                          Dr. Zehra Betül YAZICI |  zebeye@gmail.com



               Yirmi üç yaşında annemi, kırk   kırmızı ipek iple işlenmiş bir   kıpkırmızı, kenarları kıvrım
               üç yaşında beni doğurmuş.       leylekle sarmış sarmalamıştı,   kıvrım bembeyaz dantelsi bir
               Kızımı da seksen üçünde.        hücrelerime eşitliği koymuş daha   cam güzeli. Bir açelya,  açmaz
               Onda yumurta bol. Birden çok    doğmadan; dengeyi koymuştu,     denen bir mum çiçeği; kırk yılda
               annedir, Kibele gibi iri memelidir,   savaşçı ruhumu ve koyu    bir açar dedikleri,  inanırsan
               bereketli elleri üstümdedir.    kırmızısını Türkçe’nin. Urallardan   eğer dedikleri. Açmış işte.
               Önce ona inanmaktan onu         Altaylardan toplayıp getirmiş.   Açtırıp vermişler elime ateş
               doğurduk hepimiz. Sonra o       Tek tek getirmiş, üşenmemiş;    renginde sıcacık bir Cumhuriyet,
               hepimizi doğurdu.  Kara çarşaflı   harf harf getirmiş dağlardan.   gözleri alev alev bir Atatürk.
               gövdemi çiçekli bir tarlaya     Oysa çok yorgundu. Hepsi çok    Bembeyaz dişlerim olmuş sonra.
               çevirerek bağışladı bana. Evet   yorgundu. Donunu, gömleğini    Kiraz dudaklarım.  Bulutsu
               saçım açık, bal rengindeki      koyarak,  yokuş yukarı tırmanan;   düşlerim. Saçlarımda bembeyaz
               kollarımı, bacaklarımı neden    tıslayarak tırmanan kamyonun    iri bir gül. Tükürüp atmışsam
               gizlemeli. Suç değil. Günah     patlak lastiğine doldurarak     çürük bir diş gibi o Arabi dili.
               değil; D vitamini demek bu      donunu gömleğini, anadan        Türkçe şimdi ağzımda katmerli
               güneşli ülkede, güçlü kemikler   doğma kalarak o soğukta,       bir açelyaysa. Uzaklaştırmışsam
               ve sağlam bir omurga.  Sihirli   karanlıkta, inanmanın gücüyle:   bacaklarımı yakalamaya çalışan
               değneğini değdirdi o bana.      Varlığım Türk varlığına armağan   aterosklerozlu damarlarıyla yaşlı
               Saçlarımı taradı,  ördü sıra    olsun!  Olacak! diyerek. Hırsla   elleri; beni çöllere çeken, kör
               sıra. Bugün burada hâlâ böyle   tıslayarak kamyonu gibi,        köstebeklerin yanına.  Pırıl pırıl
               hürsek. Böyle güzel.  Doğruyum   konuşmaya mecali yokken        bir misket üzümünü koymuşlar
               çünkü çalışkanım çünkü.         dişlerinin arasından:  Doğruyum!   bir bereketli toprağı, ormanları
               Şimdi çalmaya çalışıyorlarsa;    Çalışkanım! . Sırtımda kocaman   kabarmış yüzümde. Asma
               özgürlüğümü, sevincimi elimden   bir havan mermisi. Çıplak      kütükleri yeşermiş. Öyle bir kara
               almaya, sağmaya gülüşümü        ayaklarım.  Yağmur yağıyor.     ki kabuğuna değen ışığı anında
               ağzımdan. Adaleti, hukuku,      Süzülüyor saçlarımdan gelin     tersine çevirmiş.  Cumhuriyet
               kanunları bir Converse kutusuna   telleri gibi incecik sular.   bir karalahna üzümüdür kısaca,
               sığdırmaya çalışıyorlarsa.      Olacak.  Olacak.  Tek vücutlu   karanlıktan aydınlık doğuran.
               Ama sığmaz,  bilinsin! Çünkü    iri memeli doğurgan bir ülke bu.    Pembesi bir manolyanın; kökleri
               çalıntı değildir Cumhuriyet.    Varlığım armağan olsun Türk     derinde.  Bir de mavisinden
               Çalışkanım, Doğruyum,           varlığına. İçimde açmış daha    Akdeniz’in bir damla bırakmışlar
               Türküm. Çünkü Sümerbank         doğduğum an, tam ortasında      derime,  derinime. Göbeğime
               patiskasından zıbın üzerine     gövdemin tomur tomur açmış      inanmanın toprak renginde bir








                30  hekimcebakis.org
   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34   35