Page 9 - Hekimce Bakış Dergisi 85. Sayı
P. 9
Hekimce Bakış 13
en delikanlı yıllarını değil; çocuksu heyecanını,
havalansın diye saatlerce arkasında sürüklediği
uçurtmasını, beraber dersten kaçacağı
arkadaşlarını, annesiyle tanıştıracağı hayatının
aşkını, babasını zorla kaleye geçirip futbol
oynamayı öğretmeye çalıştığı oğlunu, bisiklete
binerken düşmesin diye gizlice tuttuğu kızını
öldürdünüz.”
…Ve 269 gün boyunca da her gün yenilenen tüm
umutları...
Elinizden... Ekmeğimize yüreğimize kan sıçradı.
Sessizliğe şiire umuda ve çocuklara kan sıçradı.
Tabutlar küçülüyor, ülke büyüse ne olur?
Berkin ve ağabeyleri öldürülürken “bir duayı, bir
başın sağolsun” demeyi çok gördüğünüz babaların,
anaların, kardeşlerin, arkadaşların öfkesini siz
köpürttünüz.
Sakız çiğnemenin oruç bozmadığını saatlerce
konuşanlar, cinayet, hırsızlık, yolsuzluk, tecavüz
konusunda bir tek laf etmediniz.
Dindar olmanın, vicdanlı olmak için yeterli
olmadığını gösterdiniz.
Kısacık bir mesajda arkadaşı Ezgi’den geldi;
“Bir ekmek almanın bedelinin bir hayata denk
olduğu ülkede siz onun sadece çocukluğunu,
İlave Not; Bu yazı 11.Mart.2014 günü
Berkin’in ölümü üzerine yazılmıştı.
Ardından yüz binlerin katıldığı cenaze
töreni oldu. Ve akşamına yine toplumsal
olaylar yaşanı. Nefret ve öfkenin
tohumları sonuca ulaştı. Yazının çıktığı
günün akşamı İstanbul’da 22 yaşındaki
Burak Can Karamanoğlu ve Tunceli’de 24
yaşındaki polis memuru Ahmet Küçütağ
bu şiddet, öfke ve nefret ortamının
kurbanı oldu. Bu iki gencecik insanın da
ölümü, Berkin’in ölümü kadar acıdır. Bu
ölenler de evlattır. Ölümün sağı solu, ileri
gerisi olmaz. Her ölüm kabul edilemez
ve nefretle kınanmalıdır. Bu çatışma
ve nefret iklimini yaratan ve devamlı
kışkırtan “usta” artık zehirli diline,
buna karşı kışkırtılan, sokağa dökülen
gençlerde şiddete son vermelidir.