Page 7 - Hekimce Bakış Dergisi 86. Sayı
P. 7

Hekimce Bakış  13

                                                               insanın yaratma gücünün ve sabrının bir nişanı gibi
                                                               duran çiftçinin duyarlılığıyla; eskiden öğretmen olan
                                                               ve  sonradan hayatın tüm çelişkileriyle bir köle olarak
                                                               yaşayanın kızgınlığıyla yargılanacaktır.

                                                               Ve Lukullus çıkarları uğruna ,yaşattığı acıların bedeli-
                                                               ni , ‘Hiçlik’e gönderilerek ödeyecektir.
                                                               Aslında yargılanan Lukullus değil, onu bir kahraman
                                                               gibi gören , kazananın yazıldığı bir tarih ve çıkarlar
                                                               uğruna girişilen tüm kanlı savaşlar ve bu savaşlarla
                                                               dayatılan kahramanlar olacaktır.
                                                               Görüldüğü gibi kahramanlarımız, ne kadar da çok
            1951 yılında, Danimarka’da , önce bir radyo tiyatrosu   benziyor düşmanlarımıza... ”Ve daha ne kadar dayan-
            ,sonra bir opera olarak  yazdığı bu oyunda, adına zafer   malıyız biz ve bizim gibiler onlara...“
            takları yapılan Romalı bir general olan Lukullus, onun
            gözüyle yeniden yargılanacaktır.
            Şan,şöhret,zenginlik,ihtişamın adıydı Lukulllus .De-
            desi, Roma Senatosu’nda konsüllük yapmıştı. zengin
            bir ailesi vardı. Komutanlığında, idaresindeki Roma
            Lejyonları’yla Anadolu’da yedi kralı tahtından et-
            miş,  Pontus Kralı Mithridates’i ve Ermenistan Kralı
            Tigranes’i yenerek iki Asya’yı fethetmiştir. Roma’yı
            servetlere boğmuştur. Lüks kelimesi Lukullus gibi   Bu nasıl bir yazgı?
            yaşamaktan türetilmiştir. Kirazı Anadolu’dan Avru-
            pa’ya getiren ilk kişi olmuştur.Tarihte bilinen ilk gur-   Ne zaman insanlığa soyunsak , bir tarafımız hep
            melerden biridir. Ganimetleriyle döndüğünde, Roma   çıplak ve sahte kalır, tarihi yazan onu yapana sadık
            ‘da muhteşem törenlerle karşılanmış ve bu ihtişamın   kalmadığı için.
            içinde, Roma’da ölmüştür.                          Tarih , insanoğlunun belki de en tehlikeli icadıdır. Sa-
            Oyunun konusu Lukullus’un ölümüyle başlar.O dö-    vaşlar dayatır , kahramanlar yaratır  ve çark boyuna
            nemdeki Roma inancında, ölenlerin, karanlıklar ülke-  insan öğütür.
            sine mi yoksa cennete mi gideceklerine ,üç antik kral
            tarafından yargılanarak karar verileceğine inanılırdı.
            Kralları işin içine sokarak ihtişamın, gücün ve iktida-
            rın sömürüsü ölümden sonra da taçlandırılırdı.
            Brecht, tiyatroya kazandırmaya çalıştığı yeni görme
            biçimiyle, bu yargı gücünü, gösterilmeye çalışılana
            değil görünene, yani halkın kendisine dayandıracak-
            tır. Üç antik kralın yerine halktan, sıradan beş kişiyi
            yargıç olarak kullanacak ve savaşın,zaferlerin, gani-
            metlerin, ihtişamın arkasında yaşanan acı ve ölümle-
            re ,gerçeğin ışığını taşıyacaktır.                 Bizler sebepsiz yorgunken , hayat kendine yorar tüm
                                                               zaferleri. Yorgunuz  evet, her düşe bir gölge gibi girip
            Lukullus ,savaşın tüm acılarını yaşamış, oğlunu    güneş battığında siliniyoruz. Kaçıp gizlensek mi tüm
            kaybetmiş ve pazarda balık satan bir kadının öfkeli   bu yaşanılanlardan yoksa utanıp değişsek mi insan
            feryadıyla; herkesin yok saydığı, kendini bir et par-  olduğumuzu? Çünkü, çark insan öğütmeye devam
            çası gibi görmeye zorlanan fahişenin -ve aslında tüm   ediyor.
            kayıp kadınların- acısıyla; emeğin herkes için ne
            kadar değerli olduğunu bağıran bir fırıncının teriyle;   Bu bilinen bir gerçek ; gizlenen şeyler görmesini bilen-
                                                               ler için sorun değildir. Söylenenler kadar , es geçilen
                                                               noktalar da  bir çok sırrı ele verir. Kahramanların sah-
                                                               teliği üstüne bahse girebildiğimiz halde, neden hala
                                                               kalpazanın kim olduğunu söyleyemiyoruz?

                                                               iyi oyun ,savaşçıdır. Geçmiş olana kaçış bırakmaz. Asıl
                                                               en güçlü cephesidir sahne. Taşır umutları tüm çağla-
                                                               ra...
                                                               işte bu yüzden “YAŞASIN TiYATRO !!!”
   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12