Page 27 - Hekimce Bakış Dergisi 87. Sayı
P. 27
1 EYLÜL DÜNYA BArIŞ GÜNÜNDE DİSK, KESK, TMMOB ve
TTB BurSA BİLEŞENLErİ OLArAK BASIN AçIKLAMASI YAPTIK
EMPERYALİZMİN, GERİCİLERİN VE
İKTİDARIN SAVAşINA KARşI
HALKLAR BARIşIN BARİKATINI KURUYoR
karşıya kalıyor. Şiddetin en ağır biçimlerine maruz kalıyor,
pazarlarda satılan kölelere dönüştürülüyor. Yerinden
yurdundan edilerek göçe zorlanan yüz binler adeta
soykırımla yok edilmek isteniyor.
Bugün ülkemizi yöneten AKP iktidarı ise tercihini
savaştan, çatışmadan yana koymaya devam ediyor. Akan
gözyaşı ve kana rağmen, Türkiye’de ve Ortadoğu’da
ırkçı/ayrımcı/tekçi/mezhepçi bir siyasette ısrar ediyor.
Halkları birbirine düşman eden, en azından birbirinden
uzaklaştıran bu siyaset ile seçim kazanmak, iktidar
için akan kandan, ölen insanlıktan önemli görülüyor.
4 milyon insanın öldüğü II. Dünya Savaşı’nın AKP iktidarı, Kürt Sorunu’nda özellikle son dönmede
5ardından, Hitler ordularının Polonya’yı işgal ederek çözüm, barış ve müzakere sürecine ilişkin yoğun mesaj
savaşı başlattığı gün olan 1 Eylül, Dünya Barış Günü ve temennilere rağmen çatışmacı dilini, barış karşıtı
olarak ilan edilmişti. Bugün, o savaşın üzerinden tutumunu sürdürüyor. Sorunu diyalog ve sağduyu
neredeyse 70 yıl geçti. Biz dünya halkları, emekçiler ile çözmek yerine “terör ve güvenlik” eksenindeki
olarak barış gününü kutlarken dünyayı yöneten güçler yaklaşımında inat ediyor olduğu gibi, sürecin
savaştan, kan dökmekten, barbarlıktan vazgeçmedi. dinamitlenmesine yol açabilecek provokasyonların altına
Başta bölgemiz olmak üzere tüm dünyada silahlar imza atmaktan geri durmuyor.
konuştukça kadınlar, gençler, çocuklar ve yoksullar
başta olmak üzere bütün insanlık ağır bedeller ödüyor. Ülkedeki siyasi gelişmeler de barış için daha fazla
Emperyalizmin bölgemizdeki hegemonya projeleri mücadele etmemiz gerektiğine işaret ediyor. IŞİD adı
insanlığın üzerine çöküyor. Etnik ve dini farklılıkların, verilen kanlı çeteyi “hoşnutsuzluktan kaynaklanan
bir zenginlik değil bir çatışma nedeni haline getirilmesi reaksiyon” olarak adlandıran Dışişleri Bakanı bu ülkenin
üzerine kurulu emperyalist hegemonya projelerinin Başbakan’ı oluyor. Ne var ki “tecavüz, çocuk istismarı,
sonucu olarak, halkların bugünleri, gelecekleri ve bir kadınların köleleştirilmesi, kesilen kelleler”, Türkiye’yi
arada yaşama umutları yok ediliyor. Filistin’de, Suriye’de, yönetenlerce uzun süre desteklendiği ortada olan
Irak’ta, Rojava’da, Şengal’de, tüm Ortadoğu’da insanlık bu çetenin hoşnutsuzluğunu bir türlü gidermiyor. 15
kitlesel biçimlerde katledilirken, bizlerin kanın kırmızısını yaşındaki Berkin Elvan’ı öldürüp “terörist” ilan edenler,
gördüğü yerde, birileri petrolün siyahını, doların yeşilini konsolosluk çalışanlarını rehin almasına rağmen bu
görüyor. Bölge halklarının insan onuruna yakışır biçimde barbarlara bir kere bile hak ettiği sıfatla hitap edemiyor.
yaşatabilecek kaynaklar insanların kanını oluk oluk
akıtmak için harcanıyor. Filistin’de, Gazze’de her gün insanlık ölürken Türkiye’nin
İsrail ile askeri/siyasi/ticari ilişkilerine bile son verilmiyor.
Emperyalist güç odaklarının emellerini hayata geçirmek Aksine son yıllarda Türkiye, askeri malzeme de dahil
için kullandıkları işbirlikçileri, kukla çeteleri, önce olmak üzere İsrail’in en önemli ticari partnerlerinden
Suriye’de, sonra Irak ve Rojava’da ve en son Şengal’de eşit, biri haline gelmiştir. Gazzeli çocukların üzerine atılan
özgür ve kardeşçe bir geleceğin önüne savaştan kalın bir her İsrail bombasında bu topraklardan bir kuruş katkının
duvar örmeyi hedefliyor. Ezidilerin kutsal topraklarında, olmasını önlemek, anlaşılan o dur ki bu hükümetin harcı
Şengal’de kanlı katliamlar, özellikle de kadın kırımı değildir. İsrail’den hesap sormak, yüreği Ortadoğu halkları
yapılıyor. IŞİD çetesi tarafından “savaş ganimeti” olarak ile atan biz işçilerin, emekçilerin, zalim ile akçeli işleri
görülen kadınlar, Ortaçağ gericiliği ve zulmü ile karşı olmayanların görevidir.
34 Aralık 2014

