Page 5 - Hekimce Bakış Dergisi 87. Sayı
P. 5

YAşAMAYA DAİR







       Yaşamak şakaya gelmez,
       büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
                              bir sincap gibi mesela,
       yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
                              yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
       Yaşamayı ciddiye alacaksın,
       yani o derecede, öylesine ki,
       mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
       yahut kocaman gözlüklerin,
                               beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
                                           insanlar için ölebileceksin,
                               hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
                               hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
                               hem de en güzel en gerçek şeyin
                                             yaşamak olduğunu bildiğin halde.
       Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
       yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
                  hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
                  ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
                                             yaşamak yanı ağır bastığından.


       Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
       yani, beyaz masadan,
                     bir daha kalkmamak ihtimali de var.
       Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
       biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
       hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
       yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
                                       en son ajans haberlerini.
       Diyelim ki, dövüşülmeye deşer bir şeyler için,                  Bu dünya soğuyacak,
                                      diyelim ki, cephedeyiz.          yıldızların arasında bir yıldız,
       Daha orda ilk hücumda, daha o gün                                                      hem de en ufacıklarından,
                                  yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.   mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
       Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,                                                       yani bu koskocaman dünyamız.
                               fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz   Bu dünya soğuyacak günün birinde,
                               belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.   hatta bir buz yığını
       Diyelim ki hapisteyiz,                                          yahut ölü bir bulut gibi de değil,
       yaşımız da elliye yakın,                                        boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
       daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.                                  zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
       Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,                         Şimdiden çekilecek acısı bunun,
       insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla                    duyulacak mahzunluğu şimdiden.
                                           yani, duvarın ardındaki dışarıyla.   Böylesine sevilecek bu dünya
       Yani, nasıl ve nerede olursak olalım                            “Yaşadım” diyebilmen için...
                 hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

                                                                                                Nazım HİKMET rAN
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10