Page 54 - Hekimce Bakış 95. Sayı
P. 54
daNS dEğİl, HaYaTIN KENdİSİ: TaNGo
dr. Nilay TaNIK
Biz hekimler, belki dünyanın en çileli mesleğini
yaptığımız için, belki de sürekli sağlık sorunları olan
kişilerle uğraşıyor olmanın getirdiği bir ruh haliyle
hep bir başka şeye yöneliyoruz. Sadece Bursa’da
müzikle, edebiyatla, gastronomiyle, sinemayla, sporla,
heykeltıraşlıkla, resimle, fotoğrafla, geziyle, ve daha
sayamadığımız bir çok etkinlikle uğraşan ve uğraştıkları
konularda çok başarılı olana o kadar çok hekim var
ki! Bir uğraşı olmayıp sadece okuyan, sinema izleyen,
gezen ve yemek yiyen bir çok arkadaşımız bile takip
ettikleri konularda çok derin bir bilgiye sahip. Geçmiş
çağlardan beri ve dünyanın her yerinde hekimlik
mesleğini yapanların çok farklı uğraşları olduğu ve
uğraşlarında çok yetkin oldukları bilinen bir gerçek.
Biz de bu sayımızda, genç bir meslektaşımızın farklı bir
tutkusunu ve onun aracılığı ile bir asırdır hiç modası
geçmeyen tangoyu sizlere tanıtmak istedik: Dr. Nilay
Tanık, halen Nilüfer Toplum Sağlığı Merkezi’nde görev
yapıyor. 1992 yılında Bursa’da doğdu. Liseye başladığı
yıllarda tango ile tanıştı. Uludağ Üniversitesi Tıp
Fakültesi’ni kazandı. Üniversite yılları boyunca dans
topluluğu başkanlığını yürüttü. Dans partneri Ahmet
Gezen ile birlikte her yıl 200’den fazla kişiye ders verdi,
birçok gösteri grubu hazırladı. 2013 yılında partneri
ile katıldığı Arjantin Tango Türkiye Şampiyonası’nda
1.oldu. Çeşitli organizasyon ve festivallere eğitmen
olarak ya da gösteri yapmak üzere konuk olarak
katıldı. Dr. Nilay Tanık ile tangoyu ve kendisinin tango
serüvenini konuştuk
Tangoyu biz biraz kırılgan, naif bir müzik türü olarak
tanıyoruz. Yanılıyor muyuz acaba, nasıl bir müzik ve
dans tango? Hikayesi nasıl başlıyor?
1800’lü yıllar… Savaşlar, açlık, kıtlık kasıp kavuruyor
Avrupa’yı. İşçi sınıfı güzel bir gelecek arayışıyla Güney
Amerika’ya göç ediyor. Büyük umutların yitirilmesine
bir avuntu olması için midir bilinmez, Arjantin’in alt
sınıflarında yepyeni bir dans doğmaya başlıyor. Acaba
tango işte tam da bu noktada elde edilemeyen “aşkın” mı
dansı oluyor? Çünkü tango şarkılarının sözleri dayanılmaz
bir melodramı, arabeski barındırır cümlelerinde; “Papatya
gibi beyaz ve ince değildir” yani.
Göçün erkek nüfusunu artırması, ve bunu takiben
genelevlerin sayısının artması ve en nihayetinde bu evlerin
önünde uzun kuyruklarda bekleyen erkekleri eğlendirmek
için tango müziğinin kullanılması. Daha ne kadar anonim
başlayabilirdi bir dansın hikayesi? Ne olmuştu aşka?
Şehvet burada devreye girmişti belli ki ve belki de tango
birden şehvetin dansı olmuştu file çoraplarıyla?
54 Hekimce Bakış

