Page 40 - Hekimce Bakış Dergisi 102. Sayı
P. 40

İÇİMİZE


                                                                                       BAKIŞ







                                                 Dr. Ömer Levent SOYDİNÇ  |  leventsoydin@yahoo.ca




               GİTME KAL AYSEL

               “Bu mahallenin bütün cenazeleri   kararmış plastik tabağa bıraktı   fazla içerseniz, sonunda kanser
               helva kokuyor, ama çam          para üstünü. Ben bıraktı diyeyim,   olacaksınız.’ Oldun mu? Oldun.
               fıstıksız...”                   sen tükürdü anla.               Öldün mü? Öldün.
               Livatya’nın poyrazı meşhurdur   Merdivenleri çıkarken göğsüme   Şükran yine soğan kavurmuş
               meşhur olmasına da, sabah       bir ağrı saplandı. Son üç gündür   sabah sabah. Allah şu fakirliğin
               ezanından beri iyice azdı       aynı şey oluyor. Bıçak gibi bir sızı!   belasını versin. Kız da haklı
               mübarek. Körpe’nin bakkal       Bir an nefesim kesiliyor, sonra   anacığım, adam işsizin, uğursuzun
               dükkânına gidene kadar iki kere   geldiği gibi kaybolup gidiyor. Artık   teki. ‘Al hanım şu pirzolayı da
               uçurmaya kalktı beni; Şevrole   gücüm kalmadı. Eskisi
               İhsan az gülmedi taksi durağının   gibi, soluklanmadan
               kulübesinde çayını höpürdetirken.   çıkamıyorum ta beşinci
                                               kata. Servet’e o
               ‘Pislik herif! Paran var mı taksiye
               binmeye diye sor bir bakalım!’   zaman da demiştim,
               diyemedim tabii.                ‘almayalım bu daireyi.
                                               Yaşlanınca nasıl inip
               Bu sabah Körpe’nin keyfi        çıkacağız?’ diye; her
               gıpgıcır. Açmış ALEM FM’i,      zamanki alaycı gözlerle
               arabeskin dibine vurmuş hınzır   bakıp, cevap vermeye
               herif. Akşamdan kalma besbelli.   zahmet etmemişti. Al
               Gözlerinin altındaki mor halkaları   işte Servet! Sen gittin,
               sayarak akşam kaç şişe Bomonti   ben kaldım. Hep haklı
               içtiğini anlayabiliyorum artık.   çıktım da ne oldu ki?
               Ekmekler sıcacık Allah’tan. Elli
               lira uzattım. Tükürür gibi sordu:   Burnunun dikine
               “Bozuk yok mu yenge?”           gide gide kanser de
                                               oldun zaten. Doktor
               ‘Elinin körü var!’ diyemedim    ne demişti sana,
               tabii. Tezgâhın üzerindeki kirden   ‘sigarayı bu kadar








                40  hekimcebakis.org
   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45