Page 61 - Hekimce Bakış Dergisi 90. Sayı
P. 61
Batı haç kolunun alttaki Göğe Yükseliş sahnesi Karatepe Geç Hitit Çağında M.Ö. 8 yy. da Adana
kısmen görülebilmektedir. Bazı figürlere göre Ovası Hükümdarı Asativatas tarafından, krallığını
olması muhtemel iki sahne, İsa’nın ölümünden kuzeydeki vahşi kavimlere karşı korumak üzere,
sonra annesi Meryem’le birlikte havarilere bir hudut kalesi olarak yapılmıştır.
görünmesi kısmen kuzey haç koluna taşarlar.
Kalenin biri güneybatısında, diğeri
Akdamar Kilisesi’nin kulaktan kulağa anlatılan kuzeydoğusunda olmak üzere iki kapısı vardır.
bir hikâyesi var; Adada yaşayan Papazlardan Güneybatısındaki giriş kapısında kırık parçalarla
birinin “Tamara” adlı genç ve güzel bir kızı var. ekli iki aslan heykeli bulunuyor. Sağ ve sol yan
Tamara karşı kıyıda yaşayan bir kürt çobana odacıklarda esmer ve açık sarı, sert taneli bazalt
aşık olmuş. Aşıklar haftanın belirli günlerinde taş bloklar üzerinde duvar kaplaması niteliğinde,
gizlice buluşuyorlarmış. Tamara bu gence ışık o günün inanç ve yaşayışını sergileyen çeşitli
yakıp adaya gelirken yön bulmasında yardımcı figür rölyefleri mevcut. Kapı içinde ise yaklaşık
olurmuş. Babası bir gün bu genci öğrenmiş ve üç metre boyunda fırtına Tanrısının heykeli hala
kızı bir odaya hapsetmiş. Kızından çocuğun gücünü gezenlere hissettiriyor.
geleceği saati ve günü öğrenmiş. Çocuk
yüzmeye başladığında onu ışıkla hep yanlış yere Kuzeydoğu kapısında insan başlı, aslan gövdeli,
yönlendirmiş. Sonunda genç aşık yüzmekten karşılıklı iki sfenks var. Sağ ve sol odacıklarda
çok yorulmuş ve gücü kalmamış. Genç aşık Güneş Tanrısı rölyefi ve diğer çeşitli rölyefler ile
karaya çıkamadan yorgunluktan dolayı sulara karşılıklı aynı metin olmak üzere, Finike çivi ve
batıp çıkmaya başlamış. Ve son nefesinde Ah… Hitit hiyeroglif yazıları mevcut.
Tamara diye bağırmış ve boğulmuş. Ada ilk önce
Ahtamara olarak adlandırılmış, sonraları yerel
dil dönmesi ve şiveden dolayı Akdamar olarak
değişmiş.
Kilise dış
duvarında ki
kabartmalardan
biri hayli
ilginç. Her ne
kadar Yunus
peygamberin
denize atılış
sahnesi olsa da Karatepe 1946 yılında Saimbeyli’den koyun
Yunus’u yutan dev otlatmaya gelen çobanlarca tesadüfen bulunmuş
balık o kadar güzel ve öğretmen Ekrem Kuşcu tarafından Adana
betimlenmiş ki , Müzesi Müdürü Naci Kum’a bildirilmiştir.
bu mekânda Van Yaşar Kemal’in de bu dönemlerde öğretmen
Gölü canavarını yardımcılığı yaptığı ve Ekrem Kuşcu’nun
o dönemin kendisine öğretmenim dediği biliniyor. Bu
insanları görmüşler mi? diye düşünmemek yüzden olsa gerek antik kentin bulunuşunda,
elde değil. Bu arada Yunus’un hikâyesini Yaşar Kemal’inde adı geçiyor. 1946 yılının
bilenler hatırlayacaklar. Tanrı’nın ona verdiği ilkbaharında Alman arkeolog Bossert
sorumlulukları yerine getiremeyeceğini düşünen başkanlığında kazı çalışmalarına başlanır.
peygamber bir tekneye atlayarak kaçmayı planlar. Çalışmalar da büyük katkısı olan dünyaca ünlü
Nereye mi? Tarsus’a. Türk arkeolog Halet Çambel’dir. Onun sayesinde
bilinen Finike çivi yazılarından, önceleri tam
Paylaşmak istediğim ve görmüş olmaktan da çözülememiş olan Hitit hiyerogliflerinin
büyük mutluluk duyduğum ikinci Anadolu okunmasına imkân sağlayan bir anahtar ele
hazinesi; Karatepe Aslantaş Hitit Kalesi. Bir diğer geçmiştir. Böylece dünya üzerindeki Hitit yazıları
mutluluğum da burayı sanat tarihine gönül ilk defa burada okunmuş ve Anadolu’da M.Ö.
vermiş, fotoğraf sanatçısı Dr. Haluk Uygur 2000 yılına kadar giden hiyeroglif yazıların
rehberliğinde gezmek.
tamamı çözülmüştür.
Hekimce Bakış 69

