Page 57 - Hekimce Bakış Dergisi 91. Sayı
P. 57

iÇiMiZE BAKIŞ


















        DR. ÖMER LEVENT SOYDİNÇ             leventsoydin@yahoo.ca

                                                                                              www.hekimcebakis.org

         KIRMIZI ŞAPKALI KIZIN




         HAZİN İZDİVACI





        Efendim bir zamanlar dünya üzerinde yaşayan insan       gidiyorduk kendi halimizde. Septisizm denen bir şey icad
        soyu, göklerde yaşayan tanrılarla doğrudan ilişki halinde   ettiler batıda. Bir olgunun varlığını kanıtlamak için deney
        olduğunu  söyleyen “kutsal”  din  adamlarına  inanırlarmış.   gerektiği, üstelik bunun kesinleşmesi için de, aynı deneyin
        Çaresiz  kaldıkları  her zorluğun hallinde,  özellikle de   sayısız kere yinelenerek aynı sonucu vermesi gerektiği
        hastalanıp yatağa düştüklerinde bunlardan medet         söylendi bilim adamları tarafından.  Yandı gülüm keten
        umarlarmış. Eh, o zamanlar “iyi olursa Allah’dan, iyi olmazsa   helva. Bizim “sağaltıcı” atalarımız, kutsal din adamlarımız
        hekimden” şiarına sahip olmadıklarından kaderlerine razı   çok  şaşırdılar  bu gelişim  karşısında.  Fakat adamların
        olup, kahinin ya da büyücünün eline bakarlarmış. Gel zaman   haklılığı kısa sürede anlaşıldı. Gözlem yapıyorlardı, deney
        git zaman riski düşük, getirisi o zamanın şartlarına göre   yapıyorlardı, sonuçları kayda geçirip defalarca tekrarlıyor,
        oldukça verimli olan bu mesleğe ilgi artmaya başlayınca   sonra da işe yaradığını görüp ilaçların formülünü bütün
        bu “sağaltıcı” ların da sayısında artışlar gözlenmiş. Binlerce   insanlıkla paylaşıyorlardı. İnsanlık tarihi için pek de uzun
        yıl önce yaşamış “prototip” meslektaşlarımız, doğrusu bize   sayılmayacak bir süre sonunda “sağaltıcılık” gözden düştü.
        göre çok daha konforlu bir hayat sürmüşler. Ne de olsa   Artık  “doctore” ler peydahlanmıştı. Latincede öğretmen
        meslek “kutsal”, meslek “denetime kapalı”, meslek “sınıfsal   anlamına  geliyordu  bu  sözcük.  Öğrendiğini  öğreten
        ayrıcalıklı”, meslek “pazarlığa kapalı”, meslek “bilim” denen   insanlardı bunlar. Bilimin ışığında ilerlemeye başlayan
        şeytan icadından bihaber. Bir iki kerameti kendinden    sağaltıcılık bir süre sonra profesyonelleşmeye başladı.
        menkul dua, oradan buradan toplanmış otlardan yapılma   Önceleri astroloji, felsefe, matematik, hatta siyasetle
        tütsü, mümkünse davudi bir ses tonuyla hitabet, süslü ve   yakından ilgilenen bu insanlara o kadar çok rağbet edildi
        pahalı kıyafetler(gerçi günümüzde de giysi önemli), uzak   ki, sonunda sadece bu işe odaklanmak zorunda kaldılar.
        diyarlardan gelen gezginlerin tavsiye ettiği otlarla yapılmış   Tıp bilimi kırmızı şapkalı kızın ıssız bir korulukta yürüyerek
        ilaçlar ve biraz da din sosu.                           ninesine yemek götürüşü kadar savunmasız ve masum
                                                                ilerliyordu. Hain kurt fazla gecikmeden  onu fark etmişti
        Bilmiyorum ben mi yanılıyorum ama geçmiş çağlarda       bile. Saklandığı ormanında açlığını bastırmak için yeni bir
        hastası iyileşmedi diye bu kutsal sağaltıcılardan dayak yiyen,   yem çıkmıştı önüne. Makyavelli’nin sapık düşüncelerinin
        öldürülen olmamıştır sanırım. İşte o “güzel” zamanların   çirkin eseri kapitalizm ejderhası bilimin iştah açıcı fırsatlar
        o güzel insanları maalesef kozmosun külleri arasına     barındırdığını çabuk fark etmişti. Ona göre üretilebilen ve
        karıştı gitti. Bilim denen  şeytani tanım yapıldı yapılalı,   pazarlanabilen her şey zenginleşmenin anahtarıydı.
        bize de bu dünyada huzur kalmadı. Ne güzel geçinip




                                                                                                    Hekimce Bakış  57
   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62