Page 53 - Hekimce bakış 94. Sayı
P. 53

iÇiMiZE BAKIŞ


















        Dr. ÖMer leVeNt SOYDİNÇ             leventsoydin@yahoo.ca

                                                                                              www.hekimcebakis.org





        DelİÇaY YaMaN aKar




        PaZarteSİ                                               dağıttığı izlenimi verilen, ne kendine ne de bir başkasına
                                                                faydası olmayan  sarhoş bir baba gibi dağın eteğinde
        Sabah vizitini bitirdikten sonra apar topar polikliniğe indi.
        Saat 11’e doğru geldi görev emri. Bütün keyfi kaçtı. “Kürt   çirkin ve heybetli gövdesiyle uzanmış yatan üç katlı sakil
        Mehmet nöbete!  Yavrum Hamdullah, sana da yazıklar      bir bina. Geçen seferki görev emrini aldığında müdürlüğe
        olsun. İyice bir diklenmedin ki şu herife anlasın dünya   gitmiş, müdür muavini diye karşısına çıkan yeni mezun
        kaç bucak!  “ Sövmemek için uğraşıyor, reçeteyi bir an   bir delikanlıya dert anlatmaya çalışmıştı. Harcırah
        önce yazıp odadan fırlamak istiyordu. Hamdullah sessiz,   verilmiyordu, kalacak yer yoktu, alet edevat eksikliği
        sakin tabiatlı; Hamdullah çalışkan, kanaatkar; Hamdullah   korkunçtu.  “Ameliyathanenin içinde fare gördüm yahu!
        sevilen, sayılan, halk çocuğu bir doktor…Hamdullah’ı    ” demiş, delikanlı kös dinlemişti.  “Koskoca vali muavini
        herkes  seviyor,  en  çok  da  Sağlık  müdürü!  Geçici  görev   imzalamış, gitmeyip de ne yapacaksın” , delikanlının ikram
        mi var, Hamdullah gider, ne de olsa bekâr delikanlı.    ettiği bayat çayı içip yola koyulmuştu.
        Doktorlardan biri mi hastalandı, hiç mesele değil efendim,
        Hamdullah tutar nöbeti. Tatile çıkacak bir cerrah mı var,   Yaz gelince Deliçay’dan yükselen su buharı dağın
        ne mühim yahu, Hamdullah onun hastalarını da takip      yamacına varmadan usanır, bozuk asfaltın üzerine bırakır
        eder. Çok seviliyor Hamdullah.                          kendini. Öyle olur ki, miniminnacık serçeler soluklanmak
                                                                için asfalta indiğinde hazırlıksız yakalanır da, kaygan yola
        Başhekimlik koridoruna açılan geniş kanatlı, görgüden   tutunamayıp dereye yuvarlanıverirler.
        uzak, süslü püslü kapının önüne geldi. Elindeki istifa
        dilekçesi avucundaki terle nemlenmiş, orasından         Altındaki arabanın kabak lastikleri ilk uyarıyı Sakarlı
        burasından buruşarak tuhaf bir şekle bürünmüştü. Sövüp   köprüsünden geçerken vermişti. Az daha dikkatsiz
        sayacak, dilekçeyi adamın alnının ortasına yapıştırdıktan   davransaydı köprünün demir korkuluklarına yapışacaktı.
        sonra arkasına bakmadan çekip gidecekti. Az sonra       Sırtından soğuk bir ter boşandı. “  Vaktinde  yetişeceksin
        elindeki dilekçeyi çöp kutusuna atıp çay ocağına doğru   de ne olacak Kürt Mehmet! Vali yardımcısı madalya mı
        yürüdü.                                                 takacak? “ Kendi kendine attığı fırçadan memnun oldu.
                                                                Yarım saat geçmişti,  daha da süratlendiğinin farkında
        SalI                                                    değildi. Akşam bastıran ani yağmurla dağın yamacından
        Beş bin nüfuslu dağ kasabasına devlet hastanesi kurulmuş.   asfalta  inen  cıvık  mı  cıvık, killi  toprak sabah güneşiyle
        Genç Cumhuriyet vatandaşına sahip çıkıyor diye yazmış   kurumuş, uğursuz bir macun gibi asfaltı sarıya boyamıştı.
        gazeteler. Sonra mı, ne gelen var, ne giden. Hamdullah   Deliçay’ın suları uçup uçup yapışıyordu sarı macunun
        kendini bildi bileli bu hastanede doktor durmuyor. Geçici   üzerine. Bir iki serçe konmayı denedi, kayıp dereye
        görevlerle kör topal işletilen, işletiliyormuş gibi yapılan, şifa   yuvarlandı. Hamdullah da öyle…


                                                                                                    Hekimce Bakış  53
   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58