Page 54 - Hekimce bakış 94. Sayı
P. 54
ne de iri yarı biriydi. Aksine, narin gövdesinde bir dirhem
fazlalık yoktu. Kara kuru bir Kürt delikanlısı. Babası da
öyleymiş. Anasından dinlerdi hep. Gözlerini iri iri yapar da
kendisi de inanmıyormuş gibi konuşurdu. Çok boğazlı bir
adammış. “Boğma rakıyla bir kuzuyu oturup yerdi de bir
dirhem yağ tutmazdı mübarek adam!” diye anlatırdı hep.
Kaçaktan dönerken mayına basmışmış.
Az önce anababa günü gibi kalabalıktı mezarın başı. İmam
Suphi Efendi cebine sokuşturulan zarfın içindekileri bir an
önce saymak için hızlı hızlı adımlayarak, hatta tabanları
kıçına vura vura koşturarak mezarlık kapısına doğru
uzaklaşırken geride sadece ama sadece, ve de ömür boyu
oradan ayrılmamaya yeminliymiş gibi bir kadın kaldı. İki
büklüm Meyro Ana hep ağladı, hep dövündü. Hamdullah
duymadı, duyamadı, kalkıp sarılmadı.
İKİ PaZarteSİ SONra, Sabah 09:00
Devlette doktor biter mi hiç! En yakın vilayetten yeni bir
ÇarŞaMba doktor atandı hemen. Hamdullah’ın masasında bir tek
Çopur Hasan Müdür Bey’in kapısında dikilmiş, vücudunu bozuk radyosu kalmış. Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar
hamle eder gibi hafif eğik tutarak düşünüyordu. Bu hep aynı istasyon çıkıyor. Sekreter kız herkese “rahmetlinin
sabah çok sinirliydi müdür. Ama bu konuda da müdürün ruhu bu odadan çıkmıyor herhal bacım. Radyoda hep
görüşünü almak elzemdi Hasan için. Bütün cesaretini aynı kanal çalıyor. Ne kadar uğraştımsa boş” diye anlatıp
toplayıp, ölümü bile göze almış Kıbrıs Gazisi Kör Hamdi dert yanıyor.
gibi- kasabasının gururuydu Kör Hamdi- daldı içeriye.
Müdür haddinden fazla abartılı sakil koltukta arkasına Elinde tahlil kâğıtları, filmler, bir türlü düzgün taşımayı
yaslanmış, dışarıdaki kalabalığı sıkıntıyla seyrediyordu. beceremediği için kuyruk gibi sarka sarka ardından gelen,
Arkasına dönmeden, “ Gene ne var Hasan, gene ve var?” biraz da uzun çekilmiş EKG kâğıdıyla şişman bir adam
diye patladı. Ezilip büzülerek, “ efendim hastaneden aradılar girdi içeriye. Masaya eğildi. Alnında biriken ter damlaları
az önce. Mevtayı morgdan getirelim mi bahçeye diye sekreter kızın üzerine düştü düşecek. “Hamdullah doktor
soruyorlar da, malum hava cehennem gibi sıcak. Beklerken yok mudur bacım? Benim ameliyat evrakları hazır. Gün
bozulup kokar mokarsa diye şey etmişler, hem…” Müdür verecekti bugün bana” Kız şaşkın, “ Duymadınız mı,
bir daha patladı, “ Ohooo, bunu da mı bana soracaklar Hamdullah bey trafik kazasında öldü iki hafta önce” Adam
yahu? Hastane müdürü ne iş yapacak peki? Onun ilk şaşkınlıkla cevap veremedi. Sonra gözleri hafifçe kısıldı,
maaşını da bana versinler o zaman! “ Baktı ki Hasan’dan dudaklarında kime kızacağını bilemediği için kelimelere,
ses çıkmıyor, kendini toparladı, “ Öğlen namazına çok cümlelere dökülemeyen şaşkın bir öfke birikti. Neden
var daha. Ezandan yarım saat önce getirsinler bahçeye. sonra terbiyesiz, fütursuz bir cümle döküldü yağlı ter
Benden sonra başhekim konuşur, vakit kalırsa belki bir karışmış dudaklarından, “ Hay Allah yahu, doktor da ölecek
mesai arkadaşı daha, hepsi o kadar! Cami yakın zaten. zamanı bulmuş! Kim yapacak benim ameliyatımı şimdi? “
Off, mübarek hava da amma sıcak bugün.” Boyunbağını
az daha gevşetti. “ Mübarek adam da ölecek günü buldu herhaNGİ bİr SalI
yahu. Mezarlık toz dumana boğulmuştur şimdi. Keşke Servinin boyu az biraz uzamış gibi geldi Meyro’ya. Eğilip
eski takımı giyseydim. Yazık oldu lâcilere” diye düşünüp toprağın üzerinde yeşermiş yaban otlarını ayıklamak
daha da hayıflandı. “ Soğuk bir ayran getir bana. Şevket istedi. Sonra acı bir gülümsemeyle vazgeçti. Hamdullah
Bey yanıma gelsin” Hasan ikiletmeden odayı terk ederken neydi ki sanki, ayrık otu değil mi? Naylon ibrikteki su
deminden beri içinde tuttuğu soluğu keyifle bıraktı, “Ohh güneşin altında iyice ılımıştı. Oğlunun saçlarına denk
be, hasarsız atlattık “ gelen toprağı güzelce ıslattı. Ardından şefkatle okşadı.
Arapça bilmiyordu, pek dua bildiği de yoktu kadıncağızın.
ÇarŞaMba 16:00 Yalan yanlış bir şeyler okudu, ardından nasırlı elleriyle
Uzun mu uzun servinin gölgesi altına yeni bir mezar daha yüzünü kapatıp içinden kopan haykırışı dizginlemekten
kazılmıştı bu öğlen. Az önce atılan kürek kürek toprakla usanmış gibi ”amiiinn” dedi.
iyice kabarıp yükselen mezar, altında çok şişman birinin
yattığını düşündürtüyordu. Oysa Hamdullah ne şişman,
54 Hekimce Bakış