Page 49 - Hekimce bakış 94. Sayı
P. 49
Bana sarılarak, kulağıma “Başardık,” dedi. Bütün hislerimi tarifsiz mutlulukla babama her zamankinden çok daha
kaybetmiş gibi etrafa zoraki gülücükler saçıyordum. sıkı sarıldım. Onlara asla yalan söylememe konusunda
Ardından müdür yardımcısı devam etti, “Sırada asıl söz verdikten sonra aklımda olan tek düşünce bir an önce
yarışma olan İstanbul var, okulumuzu temsil etmek üzere sabah olmasıydı. Okulda Selma’ya ödülünü vermek için
öykü İstanbul’a gönderildi,” diye devam etti. Bir an önce sabırsızlanıyordum. Sabah olduğunda erkenden kalkıp
bitmesini istediğim bu durum beni oldukça rahatsız okula gittim. O gün müdür yardımcısı tören öncesi beni
ediyor, diğer yandan Selma’nın mutluluğuna da şahit tebrik etti ve başarılarımın devamını dileyip, okulun
oluyordum. İl birinciliği en çok anne ve babamı mutlu başarılı olarak nitelendirilmesinden gururlu bir şekilde
etmişti. Kızlarının eğitimi, başarısı onları gururlandırıyor, beni alkışlattırdı. Benimse gözlerim öğrencilerin arasında
benden övünerek söz ediyorlardı. Anne ve babam Selma’yı arıyordu. Sınıflara dağılmaya başladığımızda
müdür yardımcısından öğrendikleri birincilik haberine arkadaşlarıma Selma’yı sormaya başladım. Bir haftadır
çok şaşırdılar ve bana neden onlara hikaye yazdığımı ve okula gelmediğini, annesinin çok hastalandığını ve
bir yarışmaya katıldığımı söylemediğimi sordular. Ancak babasının onu okuldan aldığını söylediler. Hemen sınıf
bu, şu anda üzerinde durulacak önemli bir detay olarak öğretmenimizin yanına koşup, Selma’nın okuldan ayrılıp
görünmüyordu. Onlar için önemli olan sonuçtu ve sonuç ayrılmadığını sordum. Söylenenlerin doğru olduğunu
birincilikti. ancak okuldan kaydının silinmediğini söyledi. Biraz olsun
Zamanla ben de bu duruma alışmaya başladım. Selma rahatlamıştım ancak içim hiç rahat değildi. Sınıftakiler
ile arkadaşlığımız devam ediyor, öykü konusunu çok beni soru yağmuruna tutmaya başladılar. Sorulara geçici
konuşmuyorduk. Birbirimize daha sıkı bağlanmıştık. Daha cevaplar verirken arkadaşlarım çoktan havalandığımı,
rahattı benim yanımda Selma. Onun yaşamak istediklerini kendimi çoktan ünlü olarak gördüğümü söylüyorlardı.
yaşıyordum, o da bunu biliyordu, ancak o, başarıyı daha Söylenenlerin hiçbirine aldırmıyordum. Ancak içimde
çok bir eserin kendisinde görüyordu. İnsanların başarılıyım oluşan o tarif edemediğim boşluk ile kendimi koca
dediklerine değil, yapıp etmelerindeki başarıya bakmanın taşın yanında buldum. Selma yoktu, hayallerimiz yoktu,
daha doğru olduğunu ifade etmekteydi. Selma’nın bu hikayemiz bitmiş miydi? Kimseyle konuşmak istemiyor,
olgun tavrı ve düşünceleri karşısında içime biraz olsun su sadece Selma’yı merak ediyor, ona hak ettiği ödülünü
serpiliyor, onun gözlerine bakabilme cesareti buluyordum vermek istiyordum. Selma’nın köyünden olanlara her
kendimde. Bir yandan onun hayatını yaşıyor, diğer yandan gün Selma’yı soruyordum. Aldığım cevaplar hep aynıydı,
onun başarısını kutluyorduk. görmediklerini, annesinin hasta olmasından dolayı
hastanede olabileceğini söylüyorlardı. Günler geçiyor
Kısa süre sonra İstanbul’a çağrıldım. Sonucun tören ile ama Selma’dan hiç ses çıkmıyordu. Üç haftadır Selma’yı
açıklanacağının bildirilmesi üzerine apar topar İstanbul’a görmüyordum. Her teneffüs gittiğim koca taşın oraya da
yola çıktık. Yanımda annem ve Türkçe öğretmenim eskisi gibi gitmiyordum artık. Selma’nın önerdiği kitapları
vardı. Ödül töreninde dördüncüden başlayarak ödüller okuyor, çok sıkıldığımda dere kenarına gidiyor ve orada
sahiplerine verilmeye başlandı. Heyecandan kalbim devam ediyordum okumaya. Başka türlü olmadığını,
yerinden çıkacak gibi oluyor, yanımda oturan annemin insanı rahatsız eden bir şeyler varsa kitap okuyarak
elini tüm gücümle sıkıyordum. Sonunda benim adım rahatlayabildiğini o zaman anladım. Selma’yı görmediğim
birinci olarak okundu. Sahneye ödülü almak için dördüncü haftayı da bitiriyordum. Acaba onu görebilecek
merdivenleri ağır adımlarla çıkıyor, sadece adını bildiğim miyim diye düşünürken, koşarak gelen nöbetçi öğrenci,
öykünün ödülü olan plaketi alırken ne düşüneceğimi ve kapıda Selma diye birinin beni sorduğunu söyledi. Hemen
ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Elime verdikleri mikrofona dış kapının önüne gittim. Gözlerim Selma’yı arıyordu
heyecanımı bastırarak kalabalığa söylediğim şu sözler ki, onu görmüştüm. Siyah saçlarını kapatmış, küçücük
oldu; “Başarı benim başarım değil, başarı öykünün başarısı. yüzü yazmasının altında daha da küçülmüş gibiydi.
Bana bu yolculuğa çıkma fırsatı tanıyan, başka dünyalar Nöbetçi öğrenciden beni dışarı çıkarmasını istedim ama
da olduğunu gösteren arkadaşım, dostum olan Selma izin vermedi. Demir kapının ardından sarıldık, “Ne oldu,
Kaya’ya bu ödülü ithaf ediyorum,” diyebildim. Bir hafta neden gelmiyorsun okula?” diye sordum. “Öykümüz”
İstanbul’daki akrabalarımızda kaldık. Türkçe öğretmenim dedi meraklı bakışlarla. “Kazandın! Birinci oldun tabi ki de!
törenin ardından beni tebrik ederek geri döndü. İşkence Sen kazandın!” dedim. “Bekle, sana ödülünü vereceğim,”
gibi gelen hayatımın bu faslının bitmesinden dolayı dedim, tam koşmaya hazırlandım tuttu kolumdan. “Dur!
rahatlamıştım artık. Döndüğümde anne ve babama her Sana bir defter daha bırakıyorum, bunu da sakla olur mu,”
şeyi anlatmaya karar verdim. Her şeyi anlattıktan sonra dedi. Annesinin hastalığı dolayısıyla başka bir hastaneye
ödülü gerçek sahibine verecektim. Böylece vicdanımın gideceğini ve annesinin yanında olması gerektiğini
biraz olsun rahat edeceğini düşündüm. Annem bir şeyler söyledi. Baban mı dedim, başını önüne eğdi. Hastaneye
sakladığımı anlamıştı. Yolculuğumuz sırasında anneme mutlaka geleceğimi, beni hastaneden aramasını söyledim.
bütün olan biteni anlattım, ister istemez üzüldü. Doğru Sonra iki dakika bekle, sana ödülünü getireceğim dedim
olanı yaptığımı söylemiş olsa da çok üzgün görünüyordu. ve koşarak sınıfa gittim. Çantamda her gün özenle
Döndüğümün akşamı babam beni kucaklayıp alnımdan getirdiğim paketi alıp dış kapıya koştum. Ödülü alırken ki
öptü ve benimle gurur duyduğunu söyledi. Bunun yüz ifadesini düşünüyor, heyecanlanıyordum. Kucağımda
üzerine ağlamaya başladım ve olan biteni babama da taşıdığım paketi vermek üzere geldiğimde, Selma gitmişti.
anlatmak için anneme baktığımda, başıyla onayladı. Omuzlarım çökmüş, sanki bütün nefesimi o anda almışlar
Babam dinledi ilk önce hiçbir şey söylemeden. Gözlerinde gibi hissettim. Olduğum yere oturdum ve ağlamaya
oluşan hayal kırıklığı beni çok üzmüş olsa da doğru olanı başladım. Nöbetçi öğrencinin uzattığı kırmızı kaplı defteri
yaptığımı hissediyordum. En sonunda babam sessizliğini alıp koca taşın oraya gittim. Hayatımda ilk kez hıçkıra
bozarak, bundan kimseye bahsetmememi ve aldığım hıçkıra ağladım. Biraz sonra defteri açtığımda yarışmaya
ödülleri de Selma’ya vermemi söyledi. İçimde oluşan gönderdiği hikayenin el yazılı aslı ilk sayfada duruyordu.