Page 55 - Hekimce Bakış Dergisi 96. Sayı
P. 55

“Dudağının kenarındaki bu leke nedir Afitap teyze?”

                                                                “Ben”

                                                                “Evet sen, sana sordum!”

                                                                Anlamadı ne dediğimi, uzun uzun baktı yüzüme. Araya
                                                                annem girdi sırıtarak,

                                                                “ Aptal çocuk, güldürme insanı. Ben, o lekenin adı
                                                                anladın mı şimdi? Hem neymiş öyle teyze falan! Afitap
                                                                Abla diyeceksin!”

                                                                Afitap Abla’ nın yüzüne bakıyorum. Utanmış biraz;
                                                                yere bakıyor. Garson sipariş almaya gelince anneme
                                                                yalvardım ekler yesin diye. Sonunda muradıma erdim
                                                                elbette. Onlar lafa dalmışken Afitap Abla’ nın sütlacından
                                                                iki kaşık, annemin eklerinden de üç ısırık çaldım. Artık
                                                                akşama kadar konuşabilirler, bana ne...

                                                                Konserve kutusu kılıklı “gemi” iskeleye yanaştı.
                                                                Kadıköy’ün akşam uğultusu bile değişmiş. Evde bekleyen
                                                                işlerin bıkkınlığı genç kadınların yüzünden okunuyor.
                                                                Emekçilerin yüzlerine çaresizliğin kasveti sinmiş. Ne
                                                                alan memnun, ne satan. Ne gelen mutlu, ne de koyup
                                                                giden. Çirkin binaların arasından geçip eski dostumun
                                                                yazıhanesinin bulunduğu iş hanına ulaşıyorum. Girişteki
                                                                çay ocağını aynı adam işletiyor. Selam verip geçiyorum.
        İskeleye iner inmez annem gönlümü alıyor. En sevdiğim   Hırlı mı hırsız mı diye bakıp selamımı yarım ağız alıyor.
        macuncu yine orada işte. Kırmızı, sarı, bir de yeşil    Belli ki tanımadı.
        olanından koyduruyorum. Elindeki kalın tornavidayı
        öyle mahir kullanıyor ki, gören de fezaya gönderilecek   “Sen İstanbul’u tanıdın mı ki, adam seni tanısın?”
        füzenin son cıvatalarını sıkıyor sanacak. Aptallık benimki
        ama henüz farkında değilim. Macunu yalayıp yutana       Acı acı gülümsüyorum. Adam arkamdan seslenir
        kadar Baylan Pastanesi’ne ulaşıyoruz. Annem Afitap Abla   gibi oluyor. Duymazdan geliyorum. Dönüşte Baylan
        ile Baylan’da buluşacakmış meğer.                       kapanmamış olsa bari!

        Baylan’ ın kapı girişindeki vitrini görünce beynimden
        vurulmuşa dönüyorum. Bin bir çeşit pasta, ekler,
        muhallebi, sütlaç, profiterol tabakları yan yana dizilmiş.
        Pastanenin arkasındaki minik bahçeye geçiyoruz.
        Masaları da minik minik yapmışlar. Bahçenin üzerindeki
        asma çardak yaz kış gölge yapıyor. Etrafta benden başka
        çocuk göremedim. Hoş olsa da fark etmezdi benim
        için. Öyle yılışık oğlanlar gibi hemen dost olamam ben
        herkesle.

        “Acaba gidip kussam mı tuvalette? O ekleri yemezsem
        ölürüm mutlaka.”

        İyi ki Afitap Abla fazla gecikmedi. Anne olmayan
        kadınların yürüyüşü bir başka oluyor galiba. Bahçeye
        açılan dar kapıdan görününce herkes dönüp ona bakıyor
        nedense. Yürürken kalçaları değirmen taşı gibi dönüyor.
        Dudaklarının birleştiği yerin sol kenarında siyah bir leke
        var.
                                                                                                    Hekimce Bakış  55
   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60