Page 77 - Hekimce Bakış Dergisi 97. Sayı
P. 77

dinmiş, morarması azalmıştı.      bir çaresi? Trafik polisleri nerede? Neden   dinlenin.”
            “Hemen 112 Acil’i ara kardeşim.”  açmıyorlar yolu?”                 Genç doktor, içindeki şefkati sesine
            “Eşiniz trafik polisi değil miydi? Onu   Ambulansın içindeki telaş, şimdi caddeye   yansıtan, iyi bir insandı. Korkmaz,
 iÇiMiZE    arasak yardımı olur mu ki?”       de yansımıştı. Kuyruktaki bütün araçların   minnetle uzanıp doktorun elini sıktı.
                                                                                Hülya, kadına sarılıp hüngür hüngür
                                              sürücüleri, araçtan inip yola çıkmıştı. Az
            “Hayır, o şimdi görevde. Cumhurbaşkanı
            geliyor bugün. Çok işleri var. Sen   ilerideki trafik polisine bağırıp çağırıyor,   ağlamaya başladı.
 BAKIŞ      dediğimi yap hemen.”              yolu açmasını istiyorlardı. Trafik polisinin   “O, bizim her şeyimiz doktor hanım.
            Hülya, 112’yi aradı. On dakika sonra
                                              de bu durumdan rahatsız olduğu,
            sokağa giren ambulansın ortalığı yıkan
            siren sesiyle irkildiler.         yüzündeki çaresizlikten belli oluyordu.   İçeri girip, yavrumun, Müge’min minicik
                                                                                ellerini öpmeme izin verir misiniz?”
                                              Genç bir taksi şoförü dayanamayıp   “O bize emanet. Size metin ve sabırlı
            >>  Fabrikanın kapısından öfkeyle   aracından inerek polisin yanına gitti.   olmak düşer. Bana ve arkadaşlarıma
            çıktı. İlk geçen minibüse atladı. Eve   “Memur bey, görmüyor musun   güvenebilirsiniz. Müge için elimizden
 Dr. Ömer Levent SOYDİNÇ  |  leventsoydin@yahoo.ca  ulaştığında, kapının önünde toplanmış   ambulansın çaresizliğini? İçindeki hasta   geleni yapacağımıza emin olun.”
 hekimcebakis.org  kadınları görünce yüreği cız etti. Onu   senin, benim yakınım olabilir. Nasıl bu
 SAVULUN!   görünce kafalarını yere eğip uzaklaşmaya   kadar vurdumduymaz olabiliyorsun?   >>  Ilık bahar rüzgârları, Uludağ’ın
                                                                                gümrah ormanlarından yükselen taze
                                              Beş dakikalığına aç şu yolu.
            çalıştılar. Bakkalın karısı Nimet’i severdi.
 DEVLET GEÇİYOR  “Nimet abla, hayırdır? Neden toplandınız   Cumhurbaşkanımız duysa, o da aynısını   çam filizi kokularını sokağa taşımaya
                                              yapardı. Biraz duyarlı olmalısınız. Birinin
                                                                                başlamıştı. Müge, balkonda ders
            böyle?”                           hayatı söz konusu şu an.”         çalışıyordu. Eğitim hayatına, bir aylık
 >> Elini bir kez daha Müge’nin, sabahtan   Birden bire ayıldı. Alnına hatırı sayılır bir   düştü.  “Duymadın mı Korkmaz? Müge biraz   aradan sonra yeniden başlamıştı.
 beri cayır cayır yanan alnına korku dolu   şaplak attı,  rahatsızlanmış. Ambulans da senin   Tahsin, geçen ay bir arkadaşının başına
 bir umutsuzlukla götürdü. Evet, korkmakta   “Vay şerefsiz İhsan vaayy! Demek sen    >> Eli ayağına dolaşmıştı. Çorbanın   önünden yola çıktı. Devlet   Öğretmeninin verdiği
 haklı olduğuna bir kere daha inandı.   ispiyonladın. Ulan ben bunun hesabını   altını söndürüp odaya adım atmıştı ki,   hastanesine gidiyorlar.”  ödevleri yetiştirmek için
 Yavrucağın kuru dudaklarını ıslatmak   sormaz mıyım sana deyyus?”  Müge’nin sarsılarak kasıldığını gördü.   acele ediyordu. Hiç acelesi
 için komodinin üzerindeki yarısı dolu   Sinirlerine hâkim olmaya çalıştı.   Çocuğun yüzü giderek morarıyordu.   Beyninden vurulmuşa   yokmuşçasına sokağa
 bardağa uzandı. Kız, uzak bir diyara dalıp   Durumu diğer arkadaşlarıyla enine   Dudaklarının kenarından hafifçe kan   döndü.  giren minibüsün tepesine
 gitmiş gibiydi. “Tanrım, lütfen ona bir   boyuna tartışmadan İhsan’a saldırmak   sızmaya başlamıştı. Pikeyi kaldırıp attı.   “Ya Hülya? Yanında mı   yerleştirilmiş hoparlörden
 şey olmasın.” Duvardaki Çin malı, ucuz   istemiyordu. Çok geçmeden ustabaşı   Ne yapacağını bilemiyordu. Ardı ardına   gitti?”  yükselen çirkin bir ses
 saate bir kez daha baktı. Antibiyotiği içireli   Hüseyin, kaş göz işareti yaparak   gelen kasılmalar hiç ara vermiyordu.  “Evet, evet. Sacide Hanım   ortalığı ayağa kaldırdı.
 henüz iki saat olmuştu, ateş düşürücüyü   Korkmaz’ı atölyenin dışına çağırdı. Elinin   “Kızııımm, Mügeemmm! Uyan anneciğim,   da onunla gitti.”  Uyuyanlar uyandı, uyumaya
 de öyle. Bardağı, çocuğun kor gibi yanan   kirini silip, bir sigara yakarak herifin   uyan nolursun!”   Sokağın başına koştu.   çalışanlar homurdandı.
 dudaklarının arasına yerleştirdi,   yanına yanaştı.   Omuzlarından tutup sarstı. Çocuk,   Sarı İsmet, elindeki kirli
 “Hadi bebeğim, biraz daha su içmelisin.”  “Buyur abi, hayrola?”   giderek morarıyordu. Kapıya fırladı.   bezle taksinin ön farlarını   Hastalar ilendi, yaşlılar
 “Hayır mı şer mi bilmem aslanım. Sendika   Karşı komşunun kapısını yumruklamaya   beyhude bir özenle silmeye   pencerelere koşarak
  Müge’nin dudakları mühürlenmiş gibiydi.   kurmaya çalıştığınız doğru mu? Patron   başladı.   çalışıyordu.  seyre durdu. Yaşlılar
 Bedeni, ince pikenin altında belli belirsiz   fena şeyler duymuş senin hakkında”   “İsmet abi, hemen gidelim.   için, sokakta gelişen her
 titriyordu. Alnına koyduğu bez parçasını   “Sendika kurmanın bana göre bir fenalığı   Sacide, başında namaz tülbendi ile kapıyı   Müge’yi devlet hastanesine kaldırmışlar.”  gelen olayı düşünüyordu. Yine böyle bir   olağanüstü durum, bedava eğlence
 aldı. Bez, küçük kızın vücudundan fışkıran   yok Hüseyin abi? Patron bunun için çağırdı  yarı aralayıp, şaşkın gözlerle komşusunu    Adam, lafı ikiletmedi. Kontağı çevirdi, az   devlet büyüğünün konvoyu geçerken   fırsatı demekti. Sesine boğuk bir hava
 alevle sımsıcak olmuştu. “buzluktaki   demek ki! Üzmesin tatlı canını. Kaderden   süzdü.   ilerde trafik polislerinin yolu kapattığını   selam vermedi diye, adamı doğduğuna   katmaya çalıştığı belli olan bir türkücü,
 son buz kalıbı da bitmek üzereydi. Hem   kaçılmaz.”  “Hayırdır inşallah Hülya Hanım, buyurun   gördüler. Hastaneye yan yollardan   pişman etmişlerdi. Amirlerinden emir   slogan atarak meydanları coşturmaya
 onları yenilerim, hem de yoğurdu çıkarıp   geçin. Hay Allah, geçin, geçin lütfen.”  ulaşmaları gerekecekti. Korkmaz,   almadan yetki kullanmaktan ödü   çalışan bir eylemcinin kararlı sesini taklit
 biraz çorba yaparım.” Başka işleri de   “Akıllı ol aslanım. Çoluk çocuk evde   “Müge, Mügee! Çocuk çok fena oldu   derin bir nefes alıp, ağzına gelen   kopuyordu.  ederek türkü söylüyordu. Türkü, parti
 vardı. Birkaç saniye içinde plan yaptı.   ekmek bekliyor serçe yavruları gibi. Bu   Sacide abla. Kime haber verelim? Eşiniz   kelimeleri içine gömdü. İsmet, tartışmak   liderini göklere çıkarmaya yönelik, abartılı
 Omuzlarına binen binlerce kiloluk yüke   adam hepinizin ocağını söndürür, ocağını.   yardım edemez mi?”  istemeyeceği kadar fanatik bir partiliydi.          “Emir böyle kardeşim. Sesini yükseltme   ve abuk subuk kelimelerin bir araya
 aldırmadan bir çırpıda ayaklandı. Müge,   Bak! Dışarıda aç, açık bekleşen binlerce   ve aracının başına geç. “  getirilmesiyle harmanlanmıştı.
 uykusunda sayıklamaya başladı.  adam var senin gibi. İyi düşün Korkmaz,   “ Tahsin mesaide bugün. Durun, sakin   >> Çakırhamam önündeki yol ayrımında   Taksici, gözlerinden ateşler saçarak
 iyi düşün.”  olun. Çocuk nerede?”  trafik polisleri yolu kapatmıştı. Heykel   dönüp gitti.  Korkmaz, işten atıldığından beri evden
 >> Elindeki işi bitirmek için acele   Sigarayı ağzından fırlatıp hışımla ezdi.   “Odada baygın yatıyor. Ateşi yüksekti   yönüne giden araç trafiği tamamen   çıkmıyordu. Hoparlörün boğuk sesini
 ediyordu. Patron aramış, “çıkmadan   Sesini içine hapsetti.  akşamdan beri. Bu sabah önce kasıldı,   kesilmişti. Bütün araçlar yan yola   >>  “Önümüzde zor geçecek iki gece   duyunca Müge’nin yanına çıkıp, kızına
 önce odama uğrasın” demiş. Hüseyin’e   sonra morarmaya başladı. Allah aşkına,   yönlendirildiği için, yan yolda başlayan   daha var. Kasılmaları engellemek için   sarıldı.
 sormuştu nedir diye, adam kem küm   “Allah topunuzun belanızı versin be! Adam   yardım edin.”  araç kuyruğu hastanenin giriş kapısına   şimdilik uyutmaya devam ediyoruz. Bir
 etmişti.   değilsiniz hiçbiriniz. Beni, evde ateşler   kadar uzamıştı. Ambulans kuyruğun yüz   gelişme olursa sizi bilgilendireceğim.   “Geçecek kızım, geçecek. Güzel günler
 içinde yanan evladımın yiyeceği iki lokma   Kadın, lafın gerisini dinlemeden Müge’nin   metre kadar gerisinde canhıraş sirenlerle   İkinci sorunuza gelince; beynin etkilenip   göreceğiz.”
 “Mutlaka vardır bir bit yeniği, yoksa   ekmekle mi tehdit ediyorsunuz yani? Sahi,   yanına koştu. Üç çocuk büyüten her kadın   yol istiyor, bir adım bile ilerleyemiyordu.   etkilenmediğini anlamak için henüz
 koskoca patron neden çağırsın beni   çocuk ne oldu acaba? Hülya’yı arayayım   gibi, durumun ne kadar acil olduğunun   Hülya haykırmaya başladı,  erken. Çocuklar dirençlidir. Müge de   Müge, neyin geçeceğini bilmiyordu.
 odasına? Samet’le yaptığımız toplantıyı   bari. Kafa da bırakmıyorlar ki insanda.”   farkına varmıştı. Odaya girdiğinde   “Açın şu yolu. Allah aşkına açın. Evladım   çabuk atlatacaktır. Bu konuyu daha sonra   Güzel günlerin ne anlama geldiğini de
 duydu besbelli.”   Telefonu eline aldı, numara meşgule   yavrucağı titrerken buldu. Kasılmalar   elimden kayıp gidiyor. Şoför bey, yok mu   konuşalım istersiniz. Şimdi gidip biraz   bilmiyordu.



 76 Hekimce Bakış                                                                                       Hekimce Bakış  77
   72   73   74   75   76   77   78   79   80   81   82