İstilacı sivrisinek Aedes Türkiye’ye de ‘yerleşti’
Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC), giderek ısınan Avrupa’da ciddi hastalıklara yol açabilen Aedes (Asya kaplanı sivrisineği) türü sivrisineklerinin yayılmaya devam ettiği uyarısında bulundu. Merkezin yayınladığı son haritada, Türkiye’de de istilacı Aedes albopictus ve Aedes aegypti türlerinin yerleştiği ya da görüldüğü yer alıyor.
ECDC’nin son verilerine göre chikungunya ve dang virüslerini insanlara bulaştıran Aedes albopictus Avrupa’da daha kuzeye ve batıya doğru yerleşiyor. Ayrıca, dang humması, sarı humma, chikungunya, Zika ve potansiyel olarak Batı Nil virüslerini bulaştırdığı bilinen Aedes aegypti, 2022’den beri Kıbrıs’a yerleşti. Diğer Avrupa ülkelerine yayılmaya devam edebilir.
Aedes albopictus daha yaygın olmak üzere her iki tehlikeli tür Türkiye’de de bulunuyor. Aedes albopictus da Kıbrıs’ta görülüyor.
Avrupa’da sıcak hava dalgaları ve sellerin daha sık ve şiddetli hale geldiğini, yazların daha uzun ve sıcak yaşandığını hatırlatan merkez, bu koşulların Aedes albopictus ve Aedes aegypti gibi istilacı sivrisinek türleri için elverişli koşullar yarattığını hatırlatıyor.
2013’te Aedes albopictus sivrisineği sekiz Avrupa ülkesinde yerleşikti ve 114 bölgeyi etkiliyordu. 10 yılda, 13 ülke ve 337 bölgeye yerleşti. Bu yayılma devam ederse dang humması, chikungunya ve Zika virüs ve Batı Nil virüsü hastalıkları ve bağlı ölümlerin daha da artacağı öngörülüyor.
Yine merkezin verilerine göre geçtiğimiz yıl Avrupa Birliği’nde 1133 Batı Nil virüsü vakası ve buna bağlı 92 ölüm rapor edildi. Bunların 1112’si ülkelerde yerel olarak edinildi. İtalya (723), Yunanistan (286), Romanya (47), Almanya (16), Macaristan (14), Hırvatistan (8), Avusturya (6), Fransa (6), İspanya (4), Slovakya (1) ve Bulgaristan (1) vaka bildirdi.
Aynı yıl 71 yerel olarak edinilmiş dang humması vakası kaydedildi. Bu 2010-2021 döneminde bildirilen toplam vaka sayısına eşit. Fransa (65 vaka) ve İspanya (6 vaka) tarafından yerel olarak edinilen dang humması vakaları bildirildi.
Çok hızlı çoğalıyorlar
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz, ECDC’nin uyarılarının dikkat çekici olduğunu söyledi.
Yavuz Aedes sivrisineklerinin yaşam alanlarının giderek genişlediğini vurguladı: “Merkezin de açıkladığı gibi, tehlikeli hastalıklar taşıyan Aedesin iki türü de Türkiye’de yerleşik. Başka, farklı hastalıklar taşıyan sivrisinekler de var. Sivrisinek popülasyonu çok geniş ve hızlı çoğalıyor. Sivrisineklerle bulaşan hastalıklar açısından kırılgan hale geldiğimizi söyleyebiliriz.”
Aslında sivrisineğin kendisinde bir hastalık yok. Sivrisinek hasta insanları ve bazen hayvanları ısırarak, mikropları vücuduna alıyor. Sağlam birilerini ısırdığında bu mikropları onlara bulaştırıyor.
Yavuz şunları söyledi: “Bu tip hastalıklara vektörlerle bulaşan hastalıklar diyoruz. Sivrisinek bir tür aracılık yapıyor aslında. Geçtiğimiz yıllarda, örneğin Batı Nil virüsü hastalığı Türkiye’de vardı. Bizi de riskli noktaya getiriyor. Bu tip hastalıklar için iki faktör gerekir. Virüsü ya da mikrobu kanında taşıyan hasta birey ve sivrisinek. Bu ikisinin bir arada olduğu yerlerde, sağlam insanların da hastalanma riski var.”
Seyahatlerden hastalıkla dönmek mümkün
İklim değişikliğinin yanı sıra, küresel hareketlilik özellikle seyahatler hastalıkların bir bölgeden, başka bir yere taşınmasına yol açabiliyor.
Yavuz şöyle konuştu: “Belki de en önemli etken, sivrisinek üremesini kolaylaştıracak alanların giderek daha fazla çoğalması. Bu sivrisinek popülasyonun artmasına ve hastalıklarla ilgili kırılgan hale gelmemize yol açıyor. Aedes cinsi sivrisineklerle bulaşan tehlikeli hastalıklar var. Bunlar dang humması, chikungunya ve Zika virüs ve Batı Nil virüsü hastalıkları. Bunların bir kısmını Dünya Sağlık Örgütü öncelikli hastalıklar listesine koydu. Hem sivrisinek popülasyonlarının yerleşimlerinin değişimi hem de küresel hareketliliğin artması ve hızlanması farklı coğrafyalarda vaka ve ölümler görmemize sebep olabiliyor.”
Yavuz yaşadığımız bu döneme “Küreselleşen Sağlık Tehditleri Çağı” da dendiğini anlattı: “Çoğu sağlık tehditi küreselleşti. Özellikle bulaşıcı hastalıklar çok daha hızlı bütün dünyaya yayılabiliyorlar. Yıllar önce ABD Hastalık Kontrol Merkezi bir değerlendirmesinde, ‘Artık bir köyde çıkan virüsün bütün dünyaya yayılması için 36 saat yetiyor” demişti. Bilhassa enfeksiyon hastalıklarının ciddi küresel tehditler oluşturabileceğini görüyoruz. Covid de yaşadığımız gibi. Sivrisinekle mücadelede de tek sağlık yaklaşımı çok önemi. İnsan, hayvan ve çevre sağlığını birlikte ele alıp, sağlık sorunlarını bir bütün içinde çözmeye çalışmak anlayışı bu.”
Yavuz sivrisineklerin bulaştırdığı hastalıkların Sağlık Bakanlığı tarafından etkili bir sürveyans sistemiyle yakından izlenmesi gerektiğini söyledi: “Sivrisineklerle bulaşan hastalıkların bildirimi zorunlu. Sürveyans sistemi var ama etkin hale getirmeliyiz.”
Durgun suları dökün!
Irmak kenarları, havuzlar, kuyular, yağmur suyuyla yerde, kayalıklarda, oluşan su birikintileri, bataklıklar, ağaç kovukları, erimiş kar suları, su dolu lastik, teneke, saksı altları sivrisinekler için ideal üreme alanları.
Sivrisineklerle mücadele ve baş etmek çok zor. Öncelik üremelerini durdurmak. En önemli üreme alanları durgun sular.
Yavuz şunları kaydetti: “Küçük bir kap suda bile yüzbinlerce larva bırakıp, çoğalabiliyorlar. Özellikle durgun su kaynakları kaldırılmalı. En büyük, başa bela olan durgun su kaynakları arasında eski, atık lastikler var. Yağmur yağdığında içlerinde biriken sular, üreme alanlarına dönüşüyor. Saksının altındaki tabakta kalan az suda bile üreyebiliyorlar.
Atıkların, çöplerin zamanında toplanması, foseptik çukur kapaklarının açık bırakılmaması gibi önlemler de önemli. Kimyasalların ya da pestisitlerin kullanımı sıkıntılı. Hem kullanıldıkları yerdeki ekosisteme zarar veriyorlar hem de toprağı, suyu kirletiyorlar. Ayrıca sivrisinekler bunlara karşı direnç geliştiriyor. Mücadele daha zor hale geliyor. Biyolojik yöntemlerle mücadele etmek daha önemli ve doğru.”
Kullanmadığınız kapları ters çevirin
Mücadele için, teneke kutular, boş saksılar, su varilleri gibi kolay üreyebilecekleri yerlerde su birikmesi önlenmeli. Su biriktiren kap ve oyuncaklardaki sular boşaltılmalı. Kullanılmadığı zaman ters çevrilmeli. Hayvan sulukları, yalakları düzenli temizlenmeli. İçindeki sular haftada en az üç kez değiştirilmeli. Yüzme havuzları kışın ya üzeri örtülmeli ya da boşaltılmalı.
Ayrıca kapı ve pencerelere sinek teli takılmalı. Sinek kovucular kullanılmalı. Sineklerin çok olduğu dönemlerde cibinlik kullanılmalı.
Alıntı: diken.com.tr