2024’te sağlığımız
Bunu ortaya koyabilmek için her şeyden önce güvenilir veriye zamanında ulaşmamız gerekiyor ama gittikçe zorlaşıyor. Kimi zaman bebek ölüm hızı gibi en temel göstergelerde bile çelişkili sayılarla karşılaşıyoruz. Milletvekilleri de çoğu soru önergesine açıklayıcı cevap alamıyor.
Önemli kaynaklardan biri Sağlık Bakanlığı tarafından her yıl yayımlanan Sağlık İstatistikleri Yıllığı’dır. 2022 Yıllığı, üç ay önce bir haber bülteni yayımlandığı halde, henüz ortada yok. Bu durumda görece güncel veriler bakımından 1 Haziran 2023’de Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan “Türkiye Sağlık Araştırması, 2022” önemli bir kaynak. TÜİK’in güvenilirliği tartışmalarını bir yana bırakalım.
Öncelikle vurgulamak gerekir ki, sağlık fiziksel, ruhsal ve sosyal tam bir iyilik hali olduğuna göre değerlendirmesi de bütünlüklü olmalı. Düzenli ve yeterli gelirimizin olmasından tutun, adalete güvenin olduğu bir ülkede yaşamaya, barış içinde huzurlu bir topluma, içtiğimiz sudan, soluduğumuz havaya, hastalanınca gittiğimiz hastaneye, hekiminden hasta bakıcısına sağlık çalışanlarının eğitimine ve çalışma koşullarına kadar her şey sağlığımızı belirliyor. Tümüne burada değinmek mümkün olmasa da bazı kritik verilere göz atmakta yarar var.
KRONİK HASTALIKLAR VE ENGELLİLİK
Bir ülkede sağlığın önemli göstergelerinden biri kronik hastalıkların önlenmesi ve yönetilebilmesi meselesidir. TÜİK’in son saha araştırması verilerine göre de 15 yaş ve üzeri yurttaşlarımızın yüzde 16,1’inde hipertansiyon, yüzde 11,4’ünde şeker hastalığı, yüzde 6,9’unda depresyon, yüzde 8,1’inde astım var. Tüm bu hastalıklarda kadınlar aleyhine eşitsizlik göze çarpıyor. Kötü beslenme ve hareketsizliğin önemli göstergesi olan aşırı kilolu ve obez olma durumu kadınlarda yüzde 54,5 erkelerde ise yüzde 57,2 iken yıllar içinde olumsuz tablonun devam ettiği görünüyor.
Her gün tütün kullananların oranı artmaya devam ediyor. 2012’de yüzde 23,2’ye düşen oran 2022’de yüzde 28,3’e yükselmiş durumda. Hepimiz tütün kontrolünde ciddiyetin azaldığının tanığıyız.
Engellilik konusu çok önemli. TÜİK raporuna göre, 15 yaş ve üzeri yurttaşlarda, son 10 yılda işitme engellilerin oranı yüzde 2,2’den yüzde 3,4’e, herhangi bir yardım almadan ya da yardımcı bir araç kullanmadan yürüyemeyenlerin oranı 4,5’ten 4,9’a, merdiven inip çıkamayanların oranı yüzde 5,3’ten 6,6’ya, yaşıtlarına göre öğrenmede ve hatırlamada zorluk çeken bireylerin oranı yüzde 3,4’ten 4,5’e yükselmiş durumda. Görme engellilerde ise bu oranın yüzde 5,5’ten 5,1’e düştüğü bildiriliyor. Günlük yaşam aktivitelerinde ve öz bakımında zorlananların oranı yıllar içinde artış gösteriyor. Engellilerin ekonomiden sağlık hizmetlerine ve sosyal yaşama kadar içinde bulundukları sıkıntılar düşünüldüğünde sorunun büyüdüğünü söylememiz mümkün. Başta yaşlanma olmak üzere değişik gerekçelerle ortaya çıkan engellilik hali merkezi ve yerel yönetimlere daha çok görevler yüklüyor.
TÜİK raporunda olumlu göstergeler de var. En çarpıcı olanlardan biri hayatı boyunca hekimden hiç hizmet almayanların oranındaki azalma. Hiç diş hekimi hizmeti almayan yurttaşlarımızın oranı 2008’de yüzde 21,7 iken 2022’de yüzde 8,8’e, hiç uzman hekim hizmeti almayanların oranı ise 2008’de yüzde 11,3 iken 2022’de yüzde 5,9’a düşmüş durumda. Alınan hizmetin niteliği bir yana, buradaki iyileşmeyi vurgulamak ve ihtiyaç duyulan sağlık hizmetine erişimi kolaylaştırmak gerekir. Öte yandan hekime başvuru sayılarından cerrahi işlemlere, görüntülemeye, ilaç tüketimine kadar gördüğümüz bilim dışı artış, sağlık sisteminin “tüketme” üzerine kurgulandığını da gösteriyor.
HEKİMLERİN DURUMU
Bu konuda 2023’ün son iki ayında yapılan bir anket çalışmasını TTB yayımladı. Hekimlerin yüzde 44’ü aylık ücretlerinin tamamını harcamalarına rağmen yetmediğini ifade ediyor. Hekimlerin yüzde 64’ü iş yoğunluğu nedeniyle hastalarıyla yeterli ve uygun şekilde ilgilenemediğini düşünüyor. Katılımcıların yüzde 66’sı yurt dışında hekimlik yapmayı planlıyor.
Şiddet en önemli sorun olmaya devam ediyor. Hekimlerin yüzde 87’si hasta veya yakını tarafından sözel veya fiziksel şiddet gördüğünü bildiriyor. Şiddet görenlerin sadece yüzde 36’sı şiddet hattına bildirimde bulunuyor. Hekimlerin yüzde 91’i sağlıkta şiddet açısından güvenli bir çalışma ortamı sağlanmadığını düşünüyor.
Hemşirelerin durumu farklı mı? Bakınız son Hemşireler Haftası açıklamasında Türk Hemşireler Derneği ne diyor: “Hemşireler, olumsuz çalışma koşulları, aşırı iş yükü, ekonomik zorluklar, baskı, mobbing, şiddet gibi pek çok olumsuzlukla mücadele etmeye devam etmekte, tükenmekte, emekli olmakta, göç etmektedir.”
2024’e girdiğimiz bu günlerde sağlıklı olabilmekten çok uzağız. Çözüm ise sağlığı hak olarak gören, bilimin ve aklın gereği, kamucu bir sağlık sisteminden geçiyor.
Alıntı: birgun.net