TTB AHEK ve SES’in Çarşamba Eylemleri 50. Haftasında: Fitoterapi Merkezleri Değil, Koruyucu Sağlık Merkezleri; GETAT Değil, Bilime Dayalı Sağlık Hizmeti Vermek İstiyoruz!

Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimliği Kolu (TTB AHEK) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) öncülük ettiği, illerde sağlık emek-meslek örgütlerinin de katıldığı çarşamba eylemleri, 50. haftasında devam etti.

“Vergide adalet” ve “Eziyet Yönetmeliği’nin iptali” talepleriyle süren, 14 Mart Tıp Haftası’na giden süreçte ise her hafta farklı bir konuyu gündeme alan eylemlerin bu haftaki konusu aile sağlığı merkezlerinde (ASM) fitoterapi ile geleneksel ve tamamlayıcı tıp (GETAT) uygulamalarının verilmesiydi. ASM’lerde “Vergide adalet istiyoruz”, “Eziyet Yönetmeliği’ne hayır”, “Hacamat değil, koruyucu hekimlik istiyoruz” yazılı pankartlar ve dövizler taşındı.

Sağlık Bakanlığı’nın ASM’leri mesai saatleri dışında ücretli olarak fitoterapi ve GETAT uygulamalarının yapılabileceği, bilimsel dayanağı olmayan tedavi merkezlerine dönüştürmesine tepki gösterilen açıklamada; birinci basamak sağlık hizmetlerinin amacının toplum sağlığını korumak olduğunun altı çizildi. Açıklamada sağlığı ticarileştiren, hizmetleri taşeronlaştıran, emekçileri sömüren, hastaları müşterileştiren politik tercihlere ve sağlık sistemindeki çöküşe karşı 14 Mart’ta G(ö)REV eylemine katılım ve destek çağrısı da yapıldı.

Çarşamba eylemleri, sağlık çalışanları için vergide adalet sağlanana, vergi kesintileri yıl içinde sabit kalana ve kesinti oranı üst sınırı %15 olana, “Eziyet Yönetmeliği” iptal edilip talepler karşılanana dek her çarşamba sürecek.

50. hafta için hazırlanan basın açıklaması şöyle:

Fitoterapi Merkezleri Değil, Koruyucu Sağlık Merkezleri İstiyoruz!

GETAT Değil, Bilime Dayalı Sağlık Hizmeti Vermek İstiyoruz!

Emeğimiz ve Sağlık Hakkı İçin 14 Mart’ta İş Bırakıyoruz!

Çarşamba eylemlerimiz tam 50 haftadır devam ediyor. Bir yıldır her hafta, aile sağlığı merkezlerinden (ASM), hastanelerden, meydanlardan seslendik.

“Sağlıkta ticaret ölüm getirir” dedik. Sağlıkta ticaret; çeteleşmeyi getirdi, can aldı. “Performans sistemi ölüm getirir” dedik. Performans sistemi; halkın sağlığını kötüleştirdi, sağlık çalışanlarını tüketti, hastane acillerinde beklerken hastalarımız öldü, aşıya ulaşamadığı için çocuklarımız öldü, taşerona devredilen yoğun bakımlarda bebeklerimiz öldü. Randevu bulamadık, randevu bulsak tedavimiz için ilaç bulamadık, ilacı bulsak farkını ödeyemedik ve tedavi bulamadık. Sağlıkta dönüşüm ile bir milyar defa doktora başvurduk ama sağlık bulamadık.

Tüm bunların suçlusu sağlık emekçileri ya da yurttaşlarımız gibi anlatılıyor. Oysa biz tüm bu çökmüş sağlık sisteminin sorumlusunun Sağlık Bakanlığı’nın politikaları olduğunu biliyoruz. Sorumluların ne yapması gerektiğini de biliyoruz. Ya bilime dayalı, vicdana sığan bir sağlık sistemi kuracaklar ya da istifa edecekler!

“Aşı tereddüdünü önleyin, aşı gönderin, bebekler ölmesin” dedik. Sağlık Bakanlığı ise birinci basamağı ücretli hale getirmeye, ASM’leri mesai saatleri dışında ücretli olarak fitoterapi ile geleneksel ve tamamlayıcı tıp (GETAT) uygulamalarının yapılabileceği, bilimsel dayanağı olmayan tedavi merkezlerine dönüştürüyor. GETAT uygulamalarının birinci basamakta yeri olmadığını biliyoruz. Birinci basamak sağlık hizmetlerinin amacının fitoterapi uygulamak değil; toplumun sağlığını korumak, hastalanmalarını önlemek olduğunu hatırlatıyoruz.

Birinci basamak sağlık hizmetleri koruyucu sağlığı temel almalı; toplumun tümüne yönelik, şartlara göre bölge ve nüfus tabanlı, eşit, ulaşılabilir, tamamen parasız, yeterli ve nitelikli insan gücüyle, birinci ve ikinci basamak kurumlarıyla işbirliği içinde organize edilmeli; genel bütçeden finanse edilmelidir.

Haftalardır söylüyoruz: Geçinemiyoruz!

Hastalarımız gibi biz de ekonomik krizin yükü altında eziliyoruz. “Patronlardan almadığınız vergiyi bizim sırtımıza yüklemeyin” diyoruz. Ebe, hemşire arkadaşlarımız açlık sınırına yakın bir ücrete mahkum ediliyor. Maaşlarımız yoksulluk sınırına ulaşamıyor ama vergimiz patronlardan aşağı değil. Bizden toplanan vergilerin bir kısım yandaş patrona, bankalara, geçiş garantili yollara, hasta garantili hastanelere aktarıldığını görüyoruz. Bu kaynakların sağlığa ayrılması gerektiğini söylüyoruz.

Sağlık haktır, ücretsiz olmalıdır. Sağlık emekçilerine insanca yaşama koşulları sağlanmalıdır. 50 haftadır bunu söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz.

14 Mart’ta tüm sağlık çalışanlarını G(ö)REV’e davet ediyoruz!

Sağlık sistemimiz çökmüştür ancak başka bir sağlık sistemi mümkündür! Sağlığı ticarileştirmenin, hizmetleri taşeronlaştırmanın, emekçileri sömürmenin, hastaları müşterileştirmenin bir tercih olduğunu biliyoruz.

Bu nedenle 14 Mart’ta G(ö)REV’deyiz. Güvenli bir gelecek, bilime dayalı, sağlığımızı ve emeğimizi koruyan bir sağlık sistemi talebi olan herkesi bu eyleme katılmaya, destek vermeye davet ediyoruz.

50. haftada bir kez daha söylüyoruz:

Vergi kesintilerinin yıl içinde sabit kalmasını ve kesinti oranının en fazla %15 ile sınırlanmasını istiyoruz.

“Eziyet Yönetmeliği”nin iptal edilmesini ve ilan ettiğimiz taleplerin karşılanmasını istiyoruz.

Toplum yararına, koruyucu sağlık hizmetlerin öncelendiği, bilime dayalı bir sağlık sistemi için, sağlık çalışanlarının hakları için mücadelemizi sürdüreceğiz.

 

Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimliği Kolu

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası

Yazarın Diğer Yazıları
deneme bonusu veren siteler yeniokul.net casino deneme bonusu veren siteler