Sürgünden Doğan Vatan – Ay Işığında Yağan Yağmur
Anadolu Türklüğü’nün eski bir serhat kolunu teşkil eden Ahıska ve çevresi halkının bir kısmı,16 Mart 1921 tarihli, talihsiz bir antlaşma ile Türkiye sınırları dışında kaldı. Türkiye sınırına bitişik olan Ahıska bölgesini Türk unsurundan temizlemek için, 14 Kasım 1944’te komünist rejimi ve onun lideri Stalin tarafından topyekun Orta Asya’ya sürgün edilmiş, o çilekeş Türk Toplumu’nun bir çocuğuyum. Sürgün zamanı 5 yaşında idim ve çok şey hatırımda.
İkinci Dünya Savaşı sırasında, Sovyet Devleti’nin sürgünden önce silahaltına almış olduğu 40 bin Türk’ten biri olan babam, bir daha geri dönmedi. Kış gününde, yük ve hayvan vagonlarında yaptırılan, 45 gün süren sürgün yolculuğunda ağır hastalanan annem, kısa sürede 3 yavrusunu geride bırakarak hayata gözlerini yumdu.
Yabancı ülkelerde ayakta durabilmek için, yerli halklara göre kat kat daha iyi okumamız ve çalışmamız şarttı! Bende, yarı aç yarı tok halde didinerek hem çalıştım hem okudum. Doktor oldum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, 02.07.1992 tarihinde “Ahıska Türkleri’nin Türkiye’ye Kabulü ve İskanına Dair Kanun”u kabul etti. Kanunumuzun 1.maddesine istinaden, 1996 yılında Türkiye’ye göç ettim.
Her insanın hayat mücadelesi olduğu gibi benim de iyisiyle-kötüsüyle, zorluğuyla-kolaylığıyla bir hayatım oldu. Ve ben bu hayatımı sayfalara dökerek hem sizinle paylaşmak hem de çoktan gömmüş olduğum o duygularımı tekrar hissetmek, hatırlamak ve sürgünlerde geçmiş olan hayatımın bütün zorluklarına rağmen, şu anda sahip olduklarımın gözümdeki değerini bir kat daha yükselterek, tekrar şükretmek istedim.
Dr. Seyfettin Bayram Paşaoğlu