Bir İnsan Kimerası, Dna Kanıtlarının Neden Sorgulanabilir Olduğunu Ortaya Koydu

Yunan mitolojisinde, Kimera alev püskürten, birden fazla yaratıktan; aslan başı, keçi vücudu ve yılan kuyruğundan oluşan bir canavardır. Gerçek hayatta, Kimeralar nadirdir ve bu kadar dramatik değildir. Ama vardırlar.

Kimerizm, iki farklı genotipli tek bir organizmayı tanımlayan genetik terimdir. Bazı insan ikizleri Kimera olarak doğabilir, diğerleri ise tıbbi prosedürler sonucunda genetik kimera olabilir.

Kemik iliği nakli yapılan bir Amerikalı olan Chris Long bunu ilk elden keşfetti. Genetik testleri geldiğinde yalnızca kendi DNA’sını değil aynı zamanda Alman donörünün DNA’sına sahip olduğunu da gösterdi ki DNA kanında, yanaklarında ve hatta semenindeydi.  Bunu Nevada’daki Washoe County şerif ofisinde çalışması sayesinde öğrendi.

Long’un adli tıp birimindeki meslektaşları prosedürün DNA’sına ne yapacağını merak ediyorlardı, böylece Long onların deneylerinde yer almayı kabul etti. Hayat kurtarıcı nakil işleminin gerçekleşmesinden bu yana dört yıldır ofiste sürekli genetik testlerden geçiyor.

Adli tıp uzmanları nakil sonucu Long’un DNA’sında bazı değişiklikler bekledi. Amaç, kanını vericisinin kanı ile değiştirmekti, bu yüzden kanının genetiğini doğal olarak etkilenmiş olabilecekti. Fakat gerçekte yaşadığı değişimin boyutunu asla hayal edemediler.

Şu anda, Long’un spermindeki DNA artık kendinin değil, vericisinden. Sadece kafasındaki ve göğsündeki kıllardaki DNA tamamen değişmeden kaldı. Long, New York Times’a, “Ortadan kaybolabileceğimin ve başka birinin ortaya çıkabileceğinin inanılmaz olduğunu düşündüm” dedi.

Şerifin ofisinde çalışan meslektaşı da benzer bir düşünce ifade etti. Darby Stienmetz, “Chris’in artık mevcut olmadığı konusunda biraz şok olduk” dedi.

Fakat Long aslında ortadan kaybolmadı. Değişiklikler gözle görülemiyor ve genetik uzmanlar Times’a, Long’un gittiğini öne süren sperm test sonuçlarına rağmen, bir vericinin DNA’sını bir çocuğa geçirmenin imkansız olacağını düşündüklerini söylediler.

Yine de, davası, ceza soruşturması ve kovuşturmalarında DNA kanıtlarının güvenilirliği hakkında merak uyandırıcı sorular ortaya koyuyor. Bu yüzden Long’un meslektaşları, suç mahallinde kalan DNA kanıtlarının kişinin kimliğini ve hatta cinsiyetini ortaya koymadığı diğer durumları göz önünde bulundurarak, bu konuya ilgi duydu.

Bir Kore davasında, bir araştırmacı mağdurun bedeninde, biri erkeğe, diğeri kadına ait iki ayrı DNA kümesiyle karşılaştı. Ölü adamın kemik iliği nakli geçirdiği ve kızının bağışçı olduğu ortaya çıktı. Kızının DNA’sının bir kısmı onun yerini aldı.

Biyolojik açıdan bakıldığında, bunların hepsi büyüleyici! Ancak, bir araştırmacı açısından, bu tuhaflıklar büyük bir problem ortaya koyuyor.

Semeninde bir başkasının DNA’sı olan Long gibi bir kimera tecavüz gibi bir suç işlemiş olsaydı, örneğin, genetik testler polisin yoldan çıkmasına yol açardı. Yine de jüriler, çok fazla şey anlattığına dair DNA kanıtlarına çok fazla güveniyor. Laboratuvar hatalarını ve diğer karışıkları hesaba katamazlarsa, bunun tanık ifadesinden veya kişinin suç anında başka yerde olduğu iddiasından çok daha güvenilir olduğunu, reddedilemez bir kanıt olarak gördüklerini söylüyorlar.

Yanlışlıkla bu durumda suçlanan birisi, kanıtın doğruluğuna olan inanç göz önüne alındığında, mahkumiyetten kaçınması çok zor olacaktır. Ve şimdiye kadar, bazı tıbbi prosedürlerin bir bireyin DNA’sını etkileyebileceği konusunda yaygın bir farkındalık olmamıştır. Bir bağışçı muhtemelen katkılarının yanlış kovuşturmaya yol açtığını asla bilemezdi.

Ancak, DNA kanıtlarının güvenilirliği konusundaki belirsizliği yepyeni bir seviyeye getiren Long’un durumu bunu değiştirebilir. Şerif ofisinin bir çalışanından kriminolojiye uygun bir katkı.

Yazının Orjinali: https://qz.com/1763584/dna-evidences-reliability-called-into-question-by-human-chimera/

 

Yazarın Diğer Yazıları
deneme bonusu veren siteler yeniokul.net casino deneme bonusu veren siteler