Yıkılsın Duvarlar, Kalksın Engeller
DETONE
1980 yılında Güney Afrika okullarında protesto şarkısına dönüştüğü için yasaklanan bir şarkı, bizim şarkımız oldu.
Pink Floyd’un kült şarkısı Another Brick In The Wall’dan bahsediyorum. Hakları Roger Waters’ta olan şarkı, albümün yayınlandığı 1979 yılından bu yana ilk kez grup dışına verildi. Stanley Kubrick, in ”Atom Heart Mother Suite” albümünü ”Otomatik Portakal” filminde soundtrack olarak kullanmak istemesine hayır diyen bir guruptan bahsediyoruz. Waters, “Yaşam Hakkı – Duvar” ismiyle Türkçeye çevrilen şarkının haklarını iki yıl boyunca kullanılmak şartıyla “İstanbul Zihinsel Engelliler için Eğitim ve Dayanışma Vakfı”’na (İZEV) ücretsiz olarak verdi. Her zaman sosyal projelere destek olan Roger Waters’ı ayakta alkışlıyoruz. “Öneri: İçeriği okurken “The Wall” albümünü dinlemenizi tavsiye ediyorum”
Olayın hikayesi az çok şöyle gerçekleşti; İZEV tarafından, projeyi anlatan bir e-postayla Down sendromlu gençlerin zeybek oynarken çekilen videosu, ‘Roger Amca’ya selam olsun’ mesajıyla Roger Waters’a gönderildi. Waters bir buçuk ay sonra onlara yanıt verdi ve şarkının 2 yıl kullanım hakkını vereceğini söyleyip, “iki gün içinde şarkının Türkçe sözlerini bana gönderin” dedi. Şarkıyı İZEV’deki Down sendromlu gençler, Selda Bağcan, Funda Arar, İclal Aydın ve Kubat gibi müzisyenler seslendirdi ve bir de klip çektiler. Şimdi İZEV, çektiği klibin on milyon izlenmeye ulaşmasına çalışıyor. Klibin on milyon kişi tarafından izlenmesiyle elde edilecek gelirle her yaştan ve her engel grubundan Down sendromlu ve otizmli bireyler için kısa süreli veya uzun süreli kalabilecekleri bir sosyal yaşam alanı oluşturularak, bir yaşam köyü kurulması planlanıyor. Bu yazıyı yazarken video, youtube’da henüz 2.528.310 görüntülemeye ulaşmıştı.
İzlemek isterseniz… https://www.youtube.com/channel/UCq7SnT4aH91gaiDXiYAjYBg
Yaşam Hakkı – Duvar (Another Brick In The Wall)
Yıkılmak zorunda olan zihinlerdeki duvar, Yaşam hakkı istiyoruz bize “dur!” diyenlerden
Hey dinle, biz duramayız.
Sadece Farklıyız ama hayattayız. Duvarları yıkın Çünkü biz de varız.
Türkçe Söz: Hakan Kural
Aslında bu projeye bundan daha uygun olan başka bir şarkı düşünemiyorum. iZEV’in “Yıkılmak zorunda olan zihinlerdeki duvarlar” sloganıyla çok örtüşüyor. The Wall albümünün en kült şarkısı olan Another Brick In The Wall adlı parça, eğitim sisteminde (olay İngiltere’de geçiyor ama tüm dünya için genellenebilir sanırım) yönetici ve öğretmenlerin; öğrencilerin yeteneklerini, kapasitelerini, yaratıcıklarını ve kişiliklerini hiç dikkate almamalarını ve onları aynılaştırmalarını anlatır. The Wall albümü neredeyse tamamen Roger Waters’ın elinden çıkmış gibidir. Pink Floyd’un diğer elemanlarının da katkısı bulunsa bile albüm, o dönem grupla beraber olmayan Pink Floyd’un kurucularından Syd Barrett’in ve Roger Waters’ın yaşamlarından kesitler gibidir. Pink Floyd’un bu albümde, Pink adında sanal bir karakter üzerinden, giderek yalnızlaşan, yabancılaşan insanın, korkularıyla kendi çevresine ördüğü soyut duvarı anlatır. Albümde kapitalist topluma yönelik ciddi bir eleştiri vardır. Bu kadar keskin yapılmış toplumsal bir eleştiri, Pink Floyd’da da, Rock tarihinde de ilk kez görülüyordu. Şarkını klibini neredeyse bilmeyen yoktur. Gelmiş geçmiş en fazla izlenen rock kliplerinden biri olduğu su götürmez bir şekilde gerçektir.
“Pink” adındaki kahramanın doğumundan itibaren anlatılan yaşamından kesitler vererek savaş, babaya duyulan hasret, eğitim sistemi, aldatma gibi konuların işlendiği albüm, 1982 yılında Alan Parker yönetmenliğinde 85 dakikalık bir filme çekildi. “The Wall” filmi Cannes film festivaline yarışma dışı katılarak dünya çapında ilgi topladı. Albümde ve filmde birçok simge yer almaktadır. Çekiçler tuğlalar, gözleri ağızları olmayan yüzler, solucanlar, çiçeklerin savaşı, akrep, anne, öğretmen, yargıç, savcı ve domuz… Albümün anti kahramanını filmde Bob Geldof canlandırdı.
Sonunda bir duvarın yıkılışında, Berlin Duvarının yıkılışında Pink Floyd yine vardı. 21 Temmuz 1990 tarihinde Berlin Duvarı’nın yıkılışı sebebiyle düzenlenen konserde “duvar” bir kez daha ve çok daha büyük ölçülerde Berlin’de Roger Waters ve pek çok sanatçının katılımıyla yeniden sergilendi. Gösterinin çeşitli bölümlerinde duvardaki her bir tuğlaya fotoğraflar yansıtıldı. Bu fotoğraflar turne başlamadan önce Roger Waters’ın sitesine savaşlar ve çatışmalar sırasında yakınlarını kaybedenler tarafından gönderilen gerçek kişilerdir. Türkiye’den de Atatürk, Uğur Mumcu, Adnan Menderes ve Hırant Dink yer almaktaydı.
Bu yazı Pink Floyd’u anlatmak üzere başladı. Fakat yazma yolculuğunda çok biçim değiştirdi. Yazma sürecinde zaten fark etmiştim; yakın bir arkadaşımın uyarısı ile de anladım ki Pink Floyd tek bir yazının konusu olamaz. O yüzden bu efsane grubun ülkemin insanlarına yaptığı güzellik için teşekkür ettiğimi iletip huzurlarında saygıyla eğildiğimi belirtmek istiyorum. Bu yazı burada bitmez, devamı var deyip…
Son bir not ekleyelim; Bu, Roger Waters’ın ülkemize ilk şarkı verişi değil. Hit parçaları olan “Wish You Were Here”i de, 1987 yılında TRT’de 17 yıl boyunca yayınlanan Rock Market programının sunuculuğunu yapan, o tarihte tıp fakültesi öğrencisi olan Dr. Şener Yıldız’a vermişti.
Müziksiz kalmayın.