Page 10 - Hekimce Bakış Dergisi 101. Sayı
P. 10
yürüdüğünü gördü. Başında kasketi, olmadan gitmeyecekti. Kadın fazla “Adını bağışla”
omzunda heybesi, elinde bir sopa, üstelemeden eline bir numara verdi ve “Memiş”
kendisi gibi şalvarlı biriydi. Önce boş bir sandalyeye oturttu.
tanıyamadı. Adımlarını hızlandırdı ve Bazı hastaların girmesiyle çıkması “Ne derdin var?”
yetişti. Yolcunun, amcaoğlu Hüseyin bir oluyor, bazıları da 15-20 dakika “Sen anlayacaksın doktor bey, aynaya
olduğunu gördü. Hüseyin de 6-7 içeride kalıyordu. Böyle giderse gece koyup bakacaksın”
ay önce doğan oğlunun nüfusunu yarısı sıra gelecekti Memiş Ağa’ya.
çıkartmak için şehre gidiyordu. Kadına sordu; “o kadar sürmez” dedi “Sen hele söyle de ayna kolay”
Uzun yolculukta bir yol arkadaşı kadın. “Çoğu kontrol hastası bunların!” “Karnım ağrıyor, kusuyorum”
bulduğuna sevinmişti Doktor daha başka sorular
Memiş Ağa. Uzun yol yalnız sorunca Memiş Ağa
çekilmezdi. Muhabbet telaşlandı;
ede ede giderlerdi.
Hüseyin,“Hayrola, nereye “Aynada bakmayacak mısın?”
böyle,” diye sordu. “Memiş Ağa, önce bir
“Şehire bir doktor gelmiş. muayene edelim, nereye
Aynada bakıyor, içini bakacağımıza karar verip
görüyor, hastalığının ne bakacağız herhalde. Aynayla
olduğunu biliyormuş. Benim bakmadan olmaz ki” dedi.
de karnım ağrıyor. Belki “Her tarafıma aynayla bak
benim de içimi görür, ne doktor,” dedi. “Ne varsa çıksın
olduğunu bilir diye ona ortaya”
gidiyorum”
Doktor Memiş Ağayı muayene
Havadan, sudan, divanına yatırıp bir güzel
işlerden konuşa konuşa yola devam Nihayet sıra ona gelmişti. Hava muayene etti. Muayene sırasında da
ettiler. Gidiş kolaydı. Bayır aşağı kararmış, kadın iki lüks yakmış, birini bazı sorular sordu. Memiş Ağa ikide
iniyorlardı. Dönüş zorlu olacaktı. doktorun odasına, birini salona bir “Ayna” deyip duruyordu. Nihayet
Bugün dönemeyeceklerine göre bir koymuştu. Odada üzeri çay ve sigara doktor kalkmasını, bitişik odaya geçip
gece handa kalır, ertesi sabah yola yanığı lekelerinden görünmeyen bir soyunmasını istedi.
çıkarlardı. masa, doktorun oturduğu eski bir
koltuk ve masanın önüne iki kahve Memiş ağa uçkurunu eliyle tutup
Vakit ikindiyi devirdiğinde şehre postalını bile giymeden bitişik
vardılar. Hüseyin geç olduğunu, bu sandalyesi konmuştu. Karşıdaki odaya geçti. Oda gaz lambası ile
gece handa yatıp yarın hükûmete pencerenin önünde bir muayene aydınlatılmıştı. Köşede bir askı,
gideceğini söyledi. Memiş Ağa hemen divanı görünüyordu. yanında bir sandalye gördü. Odanın
doktora gitmek istiyordu. Ayrıldılar. Elindeki yumurta sepetini, heybedeki ortasında da adam boyundan yüksek,
bal ve tereyağını çıkartıp masanın
Memiş Ağa sora sora doktorun ön tarafında yeşilimtırak cam olan
yerini buldu. Çarşının ortasında, üzerine koydu. bir alet gördü. Uzun uzun bu alete
bir eczanenin üstündeydi doktorun “Çam sakızı çoban armağanı Doktor baktı. ‘Ayna dedikleri bu mu ola?’
yazıhanesi. Çok yorulmuştu; oflaya Bey, afiyetle yersiniz.” diye düşündü. Doktorun, “Soyundun
puflaya merdivenleri çıktı. Her Doktor teşekkür etti, kadını çağırdı, mu Memiş Ağa?” diye sorduğunu
taraf karanlıktı; merdiven başlarına masaya bırakılanları almasını söyledi. duyunca soyunmağa başladı. Üzerinde
birer mum dikerek koridoru Memiş ağaya masa önündeki Amerikan bezinden yapılma bir iç
aydınlatmışlardı. Doktorun kapısı sandalyeyi gösterdi gömleği, bir de dizine kadar uzanan
açıktı, içerisi de doluydu. Şalvarlı, donu kalmıştı. Doktor içeri girince iç
basmadan yapılmış bir bluz giymiş, “Otur Ağa” gömleğini de çıkarmasını istedi.
başı yarı bağlı bir kadın karşıladı Sandalyenin ucuna ilişti. Doktor Memiş ağayı elinden tutup aynanın
Memiş Ağayı. Çok kalabalık olduğunu, “Rahat otur” diye ikaz etti ve Memiş arkasına geçirdi. Loş ışıkta bir şey
isterse yarın gelmesini söylese de Ağa şte o zaman biraz rahatlayıp görünmüyordu. “Basamağa çık
Memiş Ağa bekleyecek, muayene sandalyeye yerleşti. şimdi…”
10 hekimcebakis.org