Page 9 - Hekimce Bakış Dergisi 101. Sayı
P. 9
KONUK
YAZAR
Dr. İbrahim BAŞEĞMEZ | drugurkoksal@gmail.com
AYNALI DOKTOR
Memiş ağa bir süredir kendini iyi İsminin geçtiğini duyan Hüsam Memiş ağa, “acaba ben de gitsem
hissetmiyordu. Karnında bir ağrı Ağa sandalyesini aldı, konuşanların içime bakıp hastalığımı görür mü?”
vardı, ara ara kıvrandırıyordu. yanlarına geldi. diye kendi kendine sordu. Hüsam
Midesi bulanıyor, bazen yediklerini “Vah!.. Vah!.. geçmiş olsun” dediler Ağa’yı yakalayıp tekrar konuşmalıydı.
çıkarıyordu. Bu ara ishal de başlamıştı. Hüsam Ağaya. Nitekim öyle de yaptı. Bu işe kafası
Fakat bu da seyrek oluyordu. yattı ve Ökkeş Doktor’a gitmeğe karar
“Herhalde yediklerim dokunuyor” “Sağolun” dedi Hüsam Ağa. verdi.
diye düşünüyordu. Halsizdi. Eskiden “Nasıl oldu? Anlat hele Hüsam Ağa” Hemen hazırlığını yaptı. Heybesine
bütün gün iki öküzün çektiği sabanın dedi biri. Zaten çok dolu olan, canı bu bir topan tereyağı, bir kabın içine yeni
arkasından koşturan Memiş Ağa, işe çok sıkılan Hüsam Ağa anlatmaya kestiği baldan okkalı bir petek koyarak
şimdi yarım gün bile çalışamıyor, başladı: heybesini sırtına attı; sepete de on beş
oturup dinlenmek lüzumunu kadar yumurta koyup yola koyuldu. Eli
hissediyordu. Geçen gün kahvede “Biliyorsunuz Zeynep kızı, Mehmet boş gitmek olmazdı. Devlet dairelerine
bir arkadaşı “Hasta mısın Memiş Ağa’nın oğluna verecektik. Düğün giderken de Allah ne verdiyse
Ağa, rengin solmuş?” diye sormuştu. hazırlığı yapıyorduk. O sıra ne olduysa götürüyordu. Doktorun onlardan ne
Yedikleri kendisini yiyip bitiriyordu. Çok Zeynep öksürmeğe, yemekten eksiği vardı ki boş gitsin. Hem kendine
yemek yemesine rağmen kilo vermişti. içmekten kesilmeğe başladı. Her
geçen gün zayıflıyordu. ‘Yavuklusu yakışmazdı eli boş gitmek.
Durmadan nane-limon kaynatıp askerde, onun hasretini çekiyor,’ dedik Oğlu da “Beraber gidelim baba, ne
içiyor, içi yumuşasın diye hergün ama kız her gün eriyordu. Ateşler olur ne olmaz” demişti de istememişti
yarım bardak zeytinyağını aç karnına içinde yanıyor, terliyordu. Aynı şekilde oğlunu yanında. Hem iş güç kalacaktı,
alıyordu. Hiç bir faydası olmuyordu. hasta olan ve şehirde oturan kız hem de şehirde bir iki gece kalması
Hatta bazan bunlar da bulandırıyordu kardeşime, halasına mektup yazdık. O gerekebilirdi. Masrafı çok olurdu o
midesini. Bibisi ** paryavşanı** da Ökkeş Doktor’a gitmiş. Doktorun zaman. Yalnız gider, yalnız gelirdi.
getirdi. “Bunu kaynat iç, bir şeyciğin bir aynası varmış, aynaya koymuş ve
kalmaz” dedi. Gerçekten kendini biraz şıppadanak hastalığı görmüş. Bunu Tan yeri ağarmadan kalktı, abdestini
rahatlamış hissetti. Sonra karın ağrısı, duyunca biz de ona gidelim dedik ve aldı, sabah namazını kıldı. İki elini açıp
şişkinlik, gaz tekrar başladı. Keyfi iyice Zeynep kızı ata bindirip şehre indirdik. duasını yaptı. Sonra yufkanın içine
kaçmıştı. Ökkeş Doktor aynada baktı, kızımın peynir ve bir dal da taze nane koyup
Bir gece yine kahvede otururken söz da şıp diye hastalığını bildi. Meğer kız iştahla yedi. Yolluk olarak da yanına
haşlanmış yumurta, peynir ve bir
hastalıklardan açıldı. Ahmet Ağa: verem olmuş. Halasından bahsedince,
“ondan mikrop almış olabilir”dedi ve miktar da kavurma almıştı. Acıkınca
“Duydunuz mu?” dedi. “Hüsam ağanın kızı hastaneye gönderdi. Üç aydır bunları da yufkaya sarıp yiyecekti.
gencecik kızı verem olmuş. Hastaneye yatıyor Zeynep hastanede. Şimdi Köyü çıktığında sabahın alaca
yatırmışlar.”
görün, kadana gibi oldu. karanlığında önünde birinin
hekimcebakis.org 9