Page 78 - Hekimce Bakış Dergisi 103. Sayı
P. 78
“Sen bilirsin!” Ben kaldım… alınacak: yufka, yumurta, yoğurt…
Yarın ıspanaklı börek var yemekte
Evde bir başıma…
Hep “sen bildin” zaten…
ÖYKÜ Acıktığımıza, neye acıktığımıza, Üstümde eski bir pijama… Gri… mutlaka, ne de güzel yapar hanım!
Mezar kazıcının karnı guruldayacak,
sıkıldığımıza, kızdığımıza hep
YARIŞMASI 1.si sen karar verdin… Bana sessizce Lastiği gevşek… Ben de zayıflamışım ağzı sulanacak düşününce…
galiba, belimden düşüp bileğime
Dr. Seval ÖZDEMİR gölgende beklemek düştü hep… yığılıyor sık sık… Toplayıp belime bir Sonra çukura inecek adam telaşla,
“Sükût ikrardan gelir” … düğüm atıyorum… hırsla kazacak, kazacak…)
Kazıyorum, kazıyorum… Tırnaklarım
Sükût ikrardan geldi… Duvardaki o delik çarpıyor benim de
GREGOR SAMSA’NIN MEZARI gözüme…Çivi deliği bu, şimdi artık kanıyor duvardaki çukur
Sükût ikrardan gitti…
orada olmayan bir çerçevenin kirli derinleştikçe… Kanım kazdığım
(Sahi sadece “sessizlik” sanır kalıntılarının ortasında… Gözlerim çukura bulaşıyor… Dalgın dalgın
sükûtun anlamını herkes… Oysa doluyor… Senin hatırlamaman eserime bakıyorum… Kürek
aynı zamanda “düş kırıklığı” da yakıyor en çok canımı… İkimizin bir kemiklerim kaşındığını hissediyorum
demektir.) fotoğrafı asılıydı eskiden burada… şaşkınlıkla… Sonra vücudum
küçülüyor, iki görkemli kanat çıkıyor
Sandım ki sukut edersem… Beni Mutlu zamanlara dair… Deniz sırtımdan… Korkuyorum…Nefesim
bırakmazsın… Göz kenarların kıyısında çekilmiş… Havada hafif hızlanıyor, çırpınıyorum… Çırpındıkça
öfkeyle kırıştığında gözün bana bir rüzgâr…Saçlarımız yüzümüzü sağa sola savruluyorum… Duvarlara
değer, varlığımdan huzur bulursun… okşuyor… Gülümsüyoruz… Öyle çarpıyorum, kanatlarımdan
Sandım ki… Sana liman olurum… gamsızız, öyle aşık… Kulağımızda acıyorum… Sonra duvarda açtığım
Hayatta öyle roller yokmuş meğer; denizin hışırtısı… Deniz kabuğuna çukuru görüyorum; hayret ne de
uçmak isteyene yuva, gitmek hapisli anılarımız… Ve martılar büyükmüş aslında… Acemice kanat
isteyene durak olunmazmış… Liman arkada… Martılar… Dünyanın en çırpıp içine giriyorum çukurun…
değil fırtınaymış seni cezbeden… gürültücü kuşları olmalılar… Bir şarkı Büzüşüp yatıyorum; kanatlarımı
Yazık, geç öğrendim… çığlıklarında… Eski bir İlhan İrem üstüme kapatıyorum… Gözlerim
şarkısı… Sen ve ben ve martılar… ağırlaşıyor; yanımda bir kıpırtı
Ağzımdan sadece cılız bir ses çıktı: “İşte hayat akıp gidiyor” … hissediyorum; kocaman bir böcek
“Sen bilirsin” …
Dalgın dalgın tırnağımla kazıp yatak arkadaşım… Gülümsüyorum;
Acıtacak kadar ilgisiz silkeledin büyütüyorum o çukuru… Mezar en iyi dostum o benim: Gregor
sigaranın külünü yere; sonra bu, Gregor Samsa’nın mezarı… Samsa…Aynı “bunaltıcı düşler ”den
bitirmeyi bile beklemeden tablaya Ben de mezar kazıcıyım, mesaim uyandık ikimiz de… Aynı “bunaltıcı
basıp söndürdün… Ellerini paltonun zamansız… düşler”e uyuduk belki…
*“Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı “Uykucu”?... Gözyaşından… Salyangozum ben cebine sokup döndün arkanı…
düşlerden uyandığında, kendini Beş gündür yatıp uyumadım ben… evet, en kırılgan yerim dışımda… (Sahi mezar kazıcılarla gassalların Aşağıda kanepede büzüşmüş
yatağında dev bir böceğe dönüşmüş Gözüm açık, ayakta belki… Atlar “Ayrılalım, olmuyor!” demiştin… Kapıdan çıkmadan durakladın mesaisi de sekiz- beş midir? Mesai yatan bir kadın görüyorum bir de…
olarak buldu” … sanki; kalbim umutla çarptı… “Ne bitimine yakın gelen cenazelere sinir Tırnakları kanlı… Kucağında bir
gibi… Çıtttt!... büyük bir delik olmuş duvarda” oluyor mudur mezarlık erbapları? kitap…
Peki ya ben? dedin… Sonra “Bana ne!” deyip
Ayıcık? Üstüme bastın, kabuğumu kırdın, Birbirlerine bakıp gözlerini Üstünde eski bir pijama…
Ben ne zaman insanlıktan çıktım? omuz silktin… deviriyorlar mıdır sessizce; “Nereden
Pehhh!... beni şekilsiz bir bok yığını olarak Gri…
Kaç gündür üstümde aynı pijama… Sahi ben neyim ki gerçekten? yere yapıştırdın… Yürüdün gittin… çıktı bu saatte cenaze?” diyorlar
Gri… Lastiği gevşemiş… Önünde Son bir gayretle omuzlarımı Sesimin yankısı kaldı geriye: mıdır? Önünde sevimli bir ayıcık
sevimli bir ayıcık resmi olan… Resmin Salyangoz belki… Kabuğunun dikleştirip derin bir nefes aldım. Öyle ya adamlar da haklı; daha pijamasının…
altında bir yazı: “I am a cute sleepy içinde saklanan… Saklandıkça göze Ağzımı bağıracak gibi kocaman “Sen bilirsin” … akşam trafiğinde yola revan Ayıcığın altında bir yazı:
teddy!” … batan… Nereye gitsem arkamda açtım; oysa küçük bir fısıltı çıktı Sen bildin… olunacak… Evin yakınındaki “I am a cute sleepy teddy” …
bir iz… Parlak, yapışık… Hüzün izi… markete uğranıp hanımın siparişleri
“Ben sevimli, uykucu bir ayıcığım” … ancak dudaklarımdan: Sen gittin…
*Franz Kafka _Dönüşüm
78 hekimcebakis.org 79